Şavşat Duvar Gazetesi Ekonomi

Şavşat Gerçeği Göç Ve Kalan İnsanlar

Müslim Törün

Son 20 yıl içerisinde Türkiye geneline bakıldığında göç veren illerin başında Artvin ili, Artvin ili içerisinde de Şavşat ilçesi gelmektedir. Bu yazıda bu göçün kabaca nedenleri açıklanacak olup sonuçları açısından da en vahimi olan "Yalnız Kalan İnsanlar" ele alınacaktır. Bu yazı akademik araştırma veya köşe yazısı olmayıp bölge insanlarından birisi olarak yaptığım gözlemleri yansıtmaktadır.

COĞRAFİ YAPI

Şavşat'tan göçün en önemli nedenlerinden birisi ilçenin yer aldığı toprakların coğrafi yapısı ve bu coğrafi yapının üzerinde yaşadığı insanlara sunduğu veya sunabildiği sınırlı olanaklardır. Bu nedenle Şavşat'ın coğrafi yapısı tanımakta fayda vardır.

Bilindiği üzere güzel Şavşat'ımız Doğu Karadeniz'in en doğusunda ve denizden içerde Çoruh nehrinin Şavşat Suyu vadisi ve eteklerinde kurulmuş olup rakım olarak ortalama deniz seviyesinden 1000~1500 metre yüksektedir.

Şavşat'ın bulunduğu topraklar oldukça kırık, engebeli, tarıma elverişsiz bir arazi yapısına sahiptir. Köylerin bir kısmı orman içerinde veya yakınlarında, diğer kısmı da dere içlerinde veya yamaçlarında kurulmuştur.


İlçe ve köylerindeki topraklar; ne tarım açısından ne de hayvancılık açısından burada yaşayan insanları geçindirecek büyüklükte olmayıp arazi sahiplerinin kendi ihtiyaçlarına yetecek kadar bile zor ürün vermektedir. Ayrıca her aileye ait ekilebilen ve biçilebilen arazi babadan çocuğa geçerken bölünerek iyice küçülmüştür.

TARIM VE HAYVANCILIK

Dere içi köylerinde yaşayan insanlar kısmen daha şanslı olup mısır, patates, fasulye gibi tarım bitkileri; üzüm, kiraz elma, armut gibi meyve yetiştirmektedirler.

Daha yüksek arazilerde yaşayanlar ise daha ziyade büyükbaş hayvan ve koyunculuk yapmaktadırlar.

Orman köylerinin durumu daha vahim olup ne hayvancılığa ne de tarıma müsait arazileri olup, bu insanlar 10 sene öncesine kadar komşu vilayetlerde tırpanla ot biçerek, daha sonraları da Rize'deki çay fabrikalarında mevsimlik işçi olarak çalışıp geçinmeğe çalışmışlardır.

EĞİTİM

İstatistikler bugün Artvin ili Türkiye genelinin en çok okur-yazar oranına sahip olduğunu göstermektedir. 1960 lı yıllarda Artvin'de yatılı Öğretmen Okulu, diğer komşu illerde de yatılı veya gündüzlü ebe-hemşire okulları, sağlık kolejleri ve ziraat okullarının açılmasıyla birlikte yoksul köylü çocukları bu okullara bir umut olarak akın etmişlerdir. Bu nedenle bugün hangi ile gitseniz mutlaka Şavşatlı bir memura rastlarsınız.

VE GÖÇ

1975'lerden sonra Şavşatlı aileler, memur olan çocuklarının yanlarına gitmeğe başlamışlar ve yavaş yavaş büyük şehirlerle tanışmışlardır. Ayrıca daha önceleri askerlik nedeni ile büyük şehirlere gelenler askerden sonra da bu şehirlere gelerek çalışmağa başlamış daha sonraları da ailelerini ve yakınlarını yanlarına taşımışlardır. Bu insanların şehirdeki yaşantılarının o günkü köylerdekilere göre daha lüks olması, daha iyi imkanlara sahip olmaları, sigortalı olmaları diğer köylüleri de göçe özendirmiştir. Bu dönemlerde köydeki arazilerini satabilenler şehirlerde ya ev alarak yada arsa alarak kendi evlerini yapmışlardır. Bu şehirlerin başlıcaları İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve Ankara'dır.

Bu gün Şavşat'ın köylerinde açık okul yoktur. Tarlalar ekilip biçilmemektedir. Yaşayan nüfusun yaş ortalaması 50~60 civarındadır. Birçok yaylaya artık gidilmemektedir. Köyler adeta terk edilmiş virane görünümündedir.

YALNIZ İNSANLAR

Yukarıda açıklanan ve daha başka nedenlerle büyük şehirlere zorunlu olarak göç eden , yıllardır toprağa bağlı, suya para vermeyen, özgürlüğüne düşkün bu insanlar büyük şehirlerdeki apartmanlarda kendilerini hapsedilmiş hissetmişlerdir. Nasıl olmasın ki; canı sıkıldığında tarlasını gezen, ahırındaki hayvanını seven, onu ailesinin bir ferdi sayan bu insanlar, yani anne ve babalarımız, köy özlemi ile yanıp tutuşmuşlardır. Kış olunca büyük şehirlerde yaşayan çocuklarının yanına gelen bu yaşlı insanlar köyüne dönmek için baharı zor beklemişlerdir. Bu durum çocuklarla anne-babalar arsında tartışmalara neden olmuş, aileler içinde büyük kırgınlıklar yaşanmıştır. Bu sıkıcı hayata dayanamayan yaşlı insanlar sinir, stres tansiyon ve kalp krizi gibi hastalıklar geçirmeğe başlamışlardır.

Bu sıkıcı hayata dayanamayan yaşlı insanların bir kısmı köylerine dönerek ocaklarını yalnız başlarına tüttürmeğe başlamışlardır.

Bu arada, şehirde yaşayan çocuklar ancak yaz tatillerinde köylerine ziyaret için gidip gelmektedirler. Fakat kendilerinin yerleşik düzeninin şehirlere de olması, çocuklarının okullarda okumaları nedenleri ile de emekli bile olsalar köye kesin dönüşleri imkansız olmaktadır.

Bu gün Şavşat'ın köylerinde yaşlı karı-koca, yalnız kadın veya yalnız erkek oldukça çok sayıda insanımız yaşamaktadır. Acı ama bu insanların büyük bir kısmı kendi ihtiyaçlarını zor karşılamakta hatta karşılayamamaktadırlar. Bu ihtiyaçların en önemlisi kışlık yakacaktır. Ayrıca hasta olduklarında doktor ve ilaç ihtiyaçları komşularının yardımı ile ancak temin edilmektedir. Kışın karın yağması ile bir çok köyün yolları uzunca süre kapandığından bu da imkansızlaşmaktadır. Ciritdüzü Köyü'nde yalnız yaşayan yaşlı bir dedenin öldüğü ancak günler sonra kokunca anlaşılabilmiştir.

Peki ne olacak, ne yapılanabilir?

Bu insanlara doğup büyüdükleri, çocukluk ve gençliklerini geçirdikleri, sevdalandıkları, evlendikleri, çoluk çocuk sahibi olukları, çocuklarını davullu zurnalı evlendirdikleri, atalarını gömdükleri, hep beraber neşelendikleri veya üzüldükleri bu yerleri; törenle ekip biçtiği tarla ve çayırlarını, bin bir zorlukla yetiştirdikleri o lezzetli meyvelerini, aile fertleri gibi sevdikleri hayvanlarını, bin bir çiçek açan yaylalarını, pancarcı şenliklerini bıraktırıp büyük şehirde 60 metrekare bir apartman dairesine veya suyu akmayan bir gecekonduya hapsetmek onlara yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.

Benim kişisel görüşüm şudur:

Çeşitli vakıf ve dernekler ve devlet kurumları yardımı ile ve iyi bir organizasyonla Şavşat merkezinde bu insanların kışı geçirebileceği, bir birleriyle sohbet edebilecekleri (zaten hemen hemen hepsi birbirlerini tanır), yemek-çamaşır-sağlık gibi ihtiyaçlarının karşılanacağı bir yaşlılar yurdu oluşturulabilir. Sonbaharda bu insanlar bu yurda yerleşir, baharda ise köylerine dönebilirler.

Ayrıca Şavşat merkezinde ve bazı köylerde arıcılık, hayvancılık, meyvecilik, tarım ve el sanatlarına yönelik atölye, fabrika ve imalathaneler kurarak, kooperatifçiliği dirilterek bölgede istihdamı arttıracak önlemler, teşvikler yaratılabilir. Bu sayede geriye kalan genç insanların da göç etmesi önlenebilir.

Büyük şehirlerde yaşayan bizler ise her fırsatta bu insanları ziyaret ederek, maddi ve manevi destek vererek, geriye kalan hayatlarında doğdukları topraklarda mutlu bir şekilde yaşamalarına yardımcı olabiliriz.

Saygılarımla.

Bu İçerik 2075 Kez Görüntülendi

Ekonomi Üye Listesi