Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat

Bedevra

Öktem Aydın

Bedevranın mazisini tarihini ancak fi tarihi olarak bilirim ben. insanların, evlerinin, ağorlarının, komlarının, mereklarının, degirmalarının, yaylalarının. kartopi kuylarının başlarını (çatılarını) örtmek için kullanılırdı ta yirmi yıl öncesine kadar, gerçi hala bedevra ile örtülüdür %70 i ama eskiyen bedevranın yerine artık yenisi deyil sac örtüliyer.

Şunu hemen söylemeliyim ki yağmurun sesini yaylada dinlerken yanlız ve yanlız bedevradan dinleyeceksin, bir hüzünlü şarkı gibi. Peki nasıl açulirdi bedevra, galın hep beraber açağ, gerçi heç kimsa Rahmetli dedem AZMİ AYDIN (EZMİNDAR AĞA sulobanli) gibi açamaz ama onunla beraber çoğ bedevra açtım, azda olsa tecrubam var. Ben dedemla nasıl bedevra açtuğumi ağnadem.

Bir gün evveldan baltayi alıp meşaya (ORMANA) gedarduğ bedevraluğ ağaci bulmaya, en ey bedevraluğ ağaç ya kudetta yada kösağananın altında olurdi, bizda oralara gedarduğ, dalsız budağsız, egri bugri olmiyan, çapi kalın olan soç yada kukner ağacıni bulurduğ. Dedey irali ağaçtan bir sanağev yada nanağ alur ve denama yapardi. Acaba açıliyermi yoğsa aprak mi açıliyer, eyer duzgun açıldisa ağaci işretlar eva galurduğ ve ertasi guni yapacağlarımızi meşveret (plan) edarduğ, çunki yaptığımız işi bakımciların (ORMANCI) duymaması lazım kaçağ çunki, iyica meşveret ettuğdan sora o baştan (sabah ezanı okunmadan) meşaya gidar belliladuğumuz ağaci yığarduğ (kesarduğ) dedem ağaci bedevra karali ölçar oradan ğızarinan kesarduğ. Bu ağaci ya boyun olarak yada orada meser edıp okuz arabasinan eva gatururduğ, tabii bu yaptığımız işlari çoğ gizli yaparduğ kimsanın ruhi bila duymazdi. Belaca ilk işlem tamamlanurdi. Şimdi galalım ikinci kısıma.

Ağaci boyun (TOMRUK) olarak kapiya gaturdisağ oni olçar bedevra karali yani iki balta sapi uzunluğnda yada bizim ğızara göra soyliyerım bir buçuğ ğızar boyi kesıp sora meser edıp bedera açmaya hazır hale gatururuğ, dedem ve alurduğ elımıza beçlari ve toğmağlari başlarduğ bedevrayi açmaya, bir meserdan yedi sekiz adet bedevra çığardi. Bu işi yapmak o kadar yorucu ve bir okadarda zevkli idi, çünü bu işten hem para kazanıyorduk hemde ihtiyaçlarımızı gidermenin mutluluğu vardı içimizde. Bu para öyrenci okutmak ve ülkemize bir eyitimci yetiştirmekti belkide. Yaptıklarımızala gurur, onur ve şeref duyuyorum, çünkü birilerin sırtından geçinmedik, ormanlarımız bizim ve sulobanlıların aşı, ekmeyi, suyu ve hayatı olmuştur. Ormanlarımız bize asırlardır bakmış ve bütün ihtçlarımızı karşılamıştır. Ya biz ormanlarımıza nasıl baktık.

BEÇ: Bedevrayı açmaya yarayan 50cm boyunda 15cm genişliyinde tektarafı keskin ağaçtan tek sapı olan çelikten yapılmış sapıyla biçak açısı 90 derece olan kesici alettir. Tokmakla biçağın keskin olmayan tarafından vurulduğunda ağaca girer ve ince ince tahta biçiminde ayırmaya yarar.

TOKMAK: Beçe vurmak için ağaçtan yapılmış silindir rulo biçiminde ortadan ağaç saplı T şeklini alan alet.

HIZAR: Yassı çelikten yapılmış 1 veya 1.5m byunda 20cm genişliyinde tek taraflı kesici dişli iki taraftan ağaçtan sapı olan iki kişi tarafından kullanılan alettir. Boyları deyişe bilir

Saygılarımla.
ÖKTEM AYDIN

Not: Suloban ağzı konuşma ile yazdım. Aslına ugun

Bu İçerik 13975 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Polat Aydin

AMCA- YEĞEN

Polat Aydin - 22 Temmuz 2007
Memleket hasreti ile yanıp tutuşan kim varsa aynı düşünce içinde olur. Bir kelime bile memleket özlemini sanki söndürür. Bazısı aşk olur selvi boyluya, bazısı bir nesneye. Galiba biçok şeye aşığım. Başta hakka. Sorada soyuma sopuma ve doğup büyüdüpüm, sonrada ne şekilde cereyan etti ise terk ettiğim köyüme. Şavşat’ıma. Ne denir. Ka- lemine sağlık. Gözlerinden öperim. Amcan. Polat Aydın 22/07/2007

Kültür ve Sanat Üye Listesi