Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat

Morbet -II

Tamer Yalanız

Morbet Şavşatlı oldu olalı köyde görmedikleri nice yeni şeyleri keşfetmişti.Köyde özleminiduyduğu beyaz ekmek evinin tam karşısındaki fırında yapılıyordu.Okuldan geldikten sonra uzunca bir süre evinaltındaki demirci ustalarının soba yapımını izlerdi.Aslında okadar fazla izlemezdide köyün kırmızı ford minibüsü en son oradan hareket ettiği için orada köylülerini köye yollarken belkide bazı hayelleride o kırmızı minibüsle köye giderdi.Bir önceki kuşaktakilerden okadar şanslıydıki onlar kışın Saharayı aşıp gelmişler ama yinede bizlere örnek olmuşlardı. Bizde onlar gibi tatile giderken çantaya takdirimizi koyar köyün yolunu bir hafta önceden tutardık.

Kışın tatillerde büyüklerimizin yöresel skeçleri mini doğaçlama tiyatroları vede köyümüzün benim için çok önemli bir kişi olan Ahmet Efendinin ekseni etrafında geçerdi.Her nasihatını cankulağıyla dinlediğim bu filozof insanın sözleri hergün önüme atasözü gibi geldi. Onu çok sevdiğimiz için tüm arkadaşlar bazan ölçüsünü kaçırırdık ve onu kızdırırdık. Metrelik kar yağmasını dört gözle beklerdik. Çünkü hemtatil biraz daha uzatılır hemde bizim meşhur kayak pistimizdeki kar kalınlığı istediğimiz kalınlığa ulaşırdı.İmeceye giden köylüler gibi 15-20 tane genç Kayagilin yolunu tutardık. Ozamanlar Ferrari tekkıç sigaların moda olduğu dönemlerde kar çok yağarsa Garipmezarlarındaki yokuşu durmadan geçer ve Zakaretin köprüsüne kadar durmadan giderdik. Enaz 3 km lik bu mesafede sigası sağlam olmayanların çoğu Odikarın yokuşunda hendekten atlarken ya kırılır yada basavralıların tarlaya havadan inerdi.

Tatil bitmiş morbet tekrar yoğun kar yağışlı bir günde şavşatın yolunu tutmuştu.Sırtındaki yük ona bir hafta yetecek kete,gevrek katmer-pasta -kurabiye türü şeylerdi.Kendi kendine sitem edecek oldu ama o şavşata gidiyordu ondan öncekiler Ardahana ,Artvine,Trabzona gitmişlerdi.Şavşattaki arkadaşlarının bir kısmı hali vakti yerindeki esnaflar,birkısmı orda memuriyetinden dolayı bulunanlar, ensonuncularıda kendi gibi direk köyden gelenlerdi.Morbet okuldada başarılıydı.

Çünkü köy okulunda almış olduğu görerek yaşayarak uygulayarak(interaktif eğitim) eğitim orta okulda hiç zorlamadı.Yaz gelmiş okul tatil olmaya bir hafta kala morbet yatakları sıkmış evi toparlamış 08 AD 364 Plakalı 69 model 100 dizelBMC kamyonun bagajında köyün yolunu tutmuştu.Köydeki diğer arkadaşlarının köye gelmesi için bir hafta beklerdi.yaz gelince Derviş emigilin dibek artık bir taksim meydanı gibi mahallenin nerdeyse tamamının toplandığı bir yerdi.Kızlar tekayak,erkekler top oynardı.Çocuk sesleri okadar birbirine karışırdıki annelerimiz bile çağırmaya kıyamazdı.Top Mansgillilerin tarlaya fazla kaçınca oradan ihrac edildik.Akşama kadar herkes gibi hayvanları güdüyorduk,o gün sözleşip erkenden gelip Bakat stadyumunda maçlarımıza devam ediyorduk.Baharla beraber yayla için hazırlıklar yapılırdı.İşte ozaman neredeyse bütün köydeki nineler ev halkının nabzını yoklar bu sene dağa çıkamam dizim ağıriyer der iki gün kala kazanı, külegi, sütmakinesini bir güzel temizlerdi . Bizde aman nine neolursun senden başka kim becerir der gibilerden onların gönüllerini alırdık. Morbet olmak kolaymı seni tanıdık bir büyüğün yanına verirler sabah olmaya yakın hayvanların peşinden ver elini CENKELEK. Herkes aynı saatte sözleşmişcesine hayvan sürüleri konvoylar halinde Cenkelegin yolunu tutardık.Hayatımda çekemediğim pek çok fotoğraf vardır. bunlardan biride yaylaya giderken geç doğan yada yürüyemeyen hayvanları danaları kuzuları sırtında taşıyan köylülerin fotoğraflarıdır. Sarmıyelanın yokuşu hayvanların kağnıların test edildiği yerdi. O yokuşta bütün zorluklar başlar tepede biterdi. eğer Cindağından gidersek ya kışlalarda yada dağda mutlaka bir horata kopardı. Hayvanlar birbirine karışırdı . Sarmiyelanın yokuşunda mazi çırıltısından geçilmezdi. Var gücüyle yükü omuzlamış öküzler onların üstünde siyah bir kazan içinde en küçük yaştaki bir morbet.onun hemen bitişiğinde senelerdir bu yokuşları inip çıkan ninelerimiz.

Elindeki çubuğu bir comardın sırtına bir maraşın sırtına ince bir se OHOO-KAÇ. İşte bu neneler. onlar bu coğrafyanın yaylacılık kültürünün yarım asırlık Çınarları müdavimleriydiler. O insanların nefes aldığı özgür yaşadığı bunun yanında kışın yiyeceğini biriktirdiği yerlerdi buralar. Aslında kadının bende bu hayatta varım ve bende üretiyorum dediği yerlerdi yaylalar. Misafirini en iyi ağırlayabildiyi yerlerdi yaylalar. Ya dedeler onlara ne demeli.Onlar bu kültürün şemsiyeleri ulu cınarları.Kimbilir asırlar önce o büyük morbetler neler yaşamıştı. Şimdi mağrur başları dik ve gururlu soylarının arkasından gelişlerini izliyorlar. Cenkelek yaylasıda bu insanların tercih ettiği en güzel yerdi.

Tamer YALANIZ
ILICA KÖYÜ

Bu İçerik 17223 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Temel Yılmaz

Temel Yılmaz - 22 Ağustos 2006
CİN DAĞINI GEÇTİKTEN SONRA TEK MEZERA AŞAĞI ZEHİRLİ OTI İNEKLERE OTLATMAMAK İÇİN ÇENGELEK SUYUNA KADAR HAYVANLARI KOŞTURMALAR NE GÜNLERDİ BE ... ELİNE SAĞLIK SANKİ O GÜNLERİ BİZLERE YAŞATTIN SEVGİLİ TAMER KARDEŞİM. TEMEL YILMAZ

Kültür ve Sanat Üye Listesi