Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat

Teştinin Dibi

Nurşen Kumaş

Eylül ayı gelince her işte oldugu gibi pantalarda da hareketlılık başlardı bizim köyde.Gidip toplanır,eve götürülür ve seçilirdi.Yıkandıktan sonra kazanlara doldurulup bekmez için pişirilirdi.Bu olay çocukluğumun en güzel olayıydı.

Ortma da kazanın altı yakılınca benim gizli görevim başlardı.Bu pantayı biran önce pişirmek için kazanın altına gizli gizli odun atardım. Hemen pişmeliydi ki biran önce şıra olsun ;şıra da bekmez olsun.Bunu bekmezi çok sevdiğim için değil ömrümün en güzel oyununun aracı olduğu için isterdim .

Nihayet panta pişerdi, süzülürdü ve şıra olurdu ; sonrada şıra teştiye boşaltılırdı. İşin yarısı tamam demekti.Ama daha zor bir iş vardı geride Teştinin dibi tutmasın diye yavaş yavaş pişmesi gerekirdi . Ama benim acelem vardı,biz çocuklar yatmadan hemen olmalıydı bu iş. Altına kalın ağaçlar atar ,çabuk olmasını planlardım ama bizimkiler hemen müdahele eder kenara çekerlerdi o ağaçları.Of ne gıcık olurdum onlara,pes etmezdim bu olay birkaç kez tekrarlanırdı. Nihayet beklenilen an gelirdi .Bizim iş tamamdı ,sıra arkadaşları çağırmaktaydı.Hemen arkadaşları çağırır ve ömrümüzün en güzel oyunu oynamaya başlardık.

Teştinin içinden bekmez boşaltılınca bizler başına geçerdik .Parmaklar bir teştinin dibine,bir ağzımıza giderdi.Uzun süre oyalanırdık sonra başlardık yüzümüze gözümüze sürmeye. Ne güzeldi bu oyun, ömrümüzün oyuncaksız en güzel oyunuydu…. Üstümüz başımız bekmez olurdu hem de teştinin muru….Oyunumuzun sonuna büyükler hep mudahele eder, bizleri bir güzel azarlar ama asla pes ettiremezlerdi. Muzipçe fısır fısır konuşup o hafta kimde bekmez kanayacaksa onun planını yapardık…

Bugün bekmez yemiyorum çünkü dibini sıyırmadığımız teştinin bekmezi bekmez değil benim için.

Nurşen Kumaş

Bu İçerik 14796 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Selim Gümüş

Selim Gümüş - 11 Mayıs 2006
Nede güzel anlatmissiniz Nursen Hanim. Sanki o yillara geri gittik ,tesekkürler..

Kültür ve Sanat Üye Listesi