Şavşat Duvar Gazetesi Politika

Gerçekten Kimden Yanasınız ?

Ali Yüksel

Marksist ideoloji bir din değildir ve eleştirilebilir ve sorgulanabilirdir. Temel ekseninde ezilen sınıfın, kendisini sömüren ve ezen sınıfa karşı mücadelesi vardır. Hedefi sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyadır ve buda insanlık için olması gereken en onurlu ve insan olmaya yaraşır bir taleptir.”Komşusu açken tok yatan bizden değildir” deyişini ‘Komşusu açken tok yatan insan değildir” şeklinde düzenlersek ve dünyayı değiştirmede aslolanın emek olduğu gerçeğinden hareket edersek insanlar için; insanca bir düzen istemenin mümkün olmadığını söylemek için sömürü düzeninin sömürücüleri olmak yada onlar gibi onlar adına düşünüyor olmak gerekir.

Dolayısıyla Marksizm eleştirlebilinir ve sorgulanabilirdir. Tek ölçü sınıfsız sömürüsüz bir dünyadır ve sınıfsız topluma ulaşmanın yöntemleri üzerine kurulan stratejiye dayanır.

Bilimseldir, doğrulanabilir, yanlışlanabilir ve sınanabilirdir.Özgürlük şayet egemen sınıfların izin verdikleriyse ,siz ne kadar özgür olabilirsiniz ki?..

Gelelim insanlık tarihinde kat edilen mesafelere ve bilimsel gelişmelere ilişkin yaklaşıma:

Bugün dünyanın yüzeyinde insan eliyle geçmişten günümüze ulaşan harika eserlere bakarsanız ve tarihide egemen sömürücü sınıfların dilinden öğrenmemişseniz;Çin seddinin ve Mısır piramitlerinin yapımında ve daha nice eserin ortaya çıkarılmasında emeğin rolünü görebilirsiniz. Ve ölen on binlerce köle ile harika eserler emeğin boyutunu gösterir. Bugün resmi ideoloji Anadolu tarihçesinde gelmiş geçmiş medeniyetleri arsızca Türklüğe mal ederken, tıp, mimari, gemicilik, ticaret, üretim ve bilumum zanaat dallarında insanlığa mihenk olmuş Miletos antik kentinin içler acısı haline umursamaz bir tavır sergilemektedir.Bunun nedeni basittir.Antik eserler resmi söylemlerin birer yalandan ibaret olduğunu belgelemektedir.

Güneş dil teorisi uydurmacası resmi tarihin duruşunu belirlemektedir. Bende Türkiye Cumhuriyetinin, bütün dünya sınıfsız bir topluma evrilene kadar bütünlüğünü savunabilirim ama bu millici bir bakışla değil, emperyalistlerin bakışıyla da değil çünkü her iki yaklaşımda sömürücü sınıfların sınıf kardeşliklerinde anlam bulur. Bilimsel bir yaklaşımla, Anadolu tarihçesinde gelmiş geçmiş kavimlerin hepsinden bir şeylerin bulunduğunu bilerek bir değerlendirmeyle bütünlüğü savunurum.Benim için bütün ülkelerin halkları kardeştir ve buda çok insani bir algıdır. Halkları birbirine boğazlatan emperyalizmle,1913-1915 yıllarında Kürtlerden kurulu Hamidiye alayları eliyle ermeni tehcirini gerçekleştiren Osmanlılar arasında uygulama açısından hiçbir fark yoktur. Atatürk’ün sözde emperyalizme karşı kurtardığı T.C. sınırlarını Lozan da onaylayan emperyalistlerdir. Bugün ABD emperyalizminin saflarında Kore’de, Somali’de,Afganistan’da yer alan Türkiye’dir.Ve bilimsel düşünceyle tarihe bakanlar Türkiye denen ülkede egemen ulus kültürünün Türk kültürü olduğunu vede aynı zamanda Türkiye denen bu ülkenin geçmişinde neler yaşandığını ve Türklerin yanında Türk olmayan etnik azınlıkların ve diğer milliyetlerin var olduğu gerçeğine sırtlarını dönmezler.Vede yine etnik azınlıklara karşı uygulanmış ve hala uygulana gelen yok sayma ve zaman zamanda yok etme sürgün etme uygulamalarını da inkar etmenin bilimsel tarihsel gerçekliğe aykırılığının bilincindedirler.

İnanın Hasan Bey mevcut T.C. sınırlarını çizen emperyalistlerdir. Bugünkü Misaki milli sınırlar Mondros Mütarekesinde çizildi.Sevr antlaşmasını dayatan emperyalistler şayet 1913-1915’te Osmanlılar tarafından ermeni jenosidi neticesinde ermeni nüfusun asimile etmeye uygun durumda azınlığa döndürülmemiş olsaydı ve Kürtler feodal yapıdan birazcık ulusal uyanışı tetikleyecek kapitalizmin şafağına ermiş olsaydı ve yine Mustafa Kemal el altından İngiliz Fransız emperyalistleriyle antlaşmasaydı inanın bugünkü sınırlarımızı çizenler o gün bugünden daha farklı sınırlar çizeceklerdi. Atatürk’ün ulusal kurtuluş mücadelesinin de ne kadar çok abartılarak anlatıldığını bugün daha iyi anlamış olacaktık.Ölüm kalım mücadelesi diye anlatılan kurtuluş savaşının içerisinde yer alan Kütahya-Eskişehir savaşlarının neticesini çok iyi biliyoruz.Oysa 1.İnönü savaşının hemen ardından Fransızlarla el altından antlaşan Ankara hükümeti sonraki aşamalarda Misaki milli sınırlarının içinde yer alan Musul ve Kerkük’ü İngilizlere petrol karşılığı terk ve düyunu umum iyeden kalma borçların ödenmesinin kabulü karşılığında İngilizlerle de antlaşmış ve TBMM hükümetine de kala kala yunan kuvvetleri kalmıştır.İngiliz ve Fransız desteğini kaybeden yunan kuvvetleri ise kendi istekleriyle çekilmişlerdir.Oysa Vietnam halkı ABD ve Fransız emperyalizmine karşı tam 28 yıl mücadele vermiş.Bu mücadelesinde 2 milyon Vietnamlı hayatını kaybetmiştir.Ki Çanakkale savaşında ölen Osmanlı askeri sayısının 10 da biri dahi kurtuluş savaşında ölmemiştir.

Bugün M:Kemal’in sözde ulusal kurtuluş savaşı neticesinde T.C sınırlarını çizen belirleyen ve Lozan da onaylayan emperyalistler iken bundan memnunluk duymak olsa olsa Türkiye’nin diğer emperyalist devletlerle işbirliği yapmasına sevinmek anlamına gelmektedir.Bunu bilmemek içinse çocuk olmak gerekiyor. Bakın bugün yarın AB emperyalizminin içinde yer alacağız.Buna da çok sevinmekteyiz ne hikmetse?...Bu topraklarda sınırları ben çizmedim sende çizmedin.Artvin’in halkının en az yüzde ellisinin Gürcü olduğunu,orada Laz,Hemşin,ve utanmazca Poşa diye aşağıladığımız bir çok etnik topluluk yaşamaktadır.Bugün Kürt sorunu diye bir sorunu görmezden gelmek ancak şoven ve sosyolojik bilgiden yoksun ahmakların işi olabilir.6-7 eylül olayları bu ülkede yaşandı. Anadolu, bağrında binlerce yıldan beri yaşayan Türk,Kürt ve diğer azınlık milliyetlerden halkların kardeşçe ama milliyetçi, ırkçı, şovenist ve gerici yaklaşımlardan arınmış olarak yaşaması gereken bir yurttur. Kendisine insan diyen her insan böyle düşünmelidir. Bu ülkenin iyi yönetilememe problemi asla olmamıştır.Bu ülkenin egemenleri ve o egemenlerin devletinin başına getirilenler bu ülkeyi çok iyi yönetmişlerdir.Çünkü halk açlık sınırının altında bir ücrete bile ses çıkarmamaktadır.Bu ülkede üç kez askeri darbe yaşanmıştır.CHP iktidarları 1950’lere kadar tek parti diktatörlüğüdür.Türkiyeli işçilerin haklarını kısıtlayan 12 eylül askeri cuntanın anayasası halen yürürlüktedir.Ve sayın Hasan TORUN’UN milletçe bilinçlenmemiz gerekir dediğinden ben şunu anlıyorum.Bizi yönetenlerin ekonomik kalkınma modeli emeğin ucuzluğu üzerine kuruludur ve kalkınma ancak ucuz emek cennetinde olacaktır tezine sarılmak gerekir.

Ben Ali YÜKSEL olarak T.C düşmanı değilim.Hele hele bu ülkede yaşayan her milliyetten emekçi halkın düşmanı hiç değilim.Ama devlet aygıtını elinde bulunduran ve yapılandıran sömürücü egemen sınıfların kesinlikle düşmanıyım.Ve ben Türkçü-faşist-ırkçı-gerici’ya sev ya terk et ‘ diyen kafatasçı zihniyetle yönetilen bu ülkemin topraklarında doğdum.Bu coğrafyada büyüdüm.Ve bu coğrafyanın egemenlerinden daha fazla yaşama hakkına sahip olduğuma inanıyorum ve üstelik sömürüye,baskıya maruz kalmadan,demokratik hukuk çerçevesinde bütün yurttaşların kardeşçe yaşaması gerektiğine inanarak ve bunu sonuna kadar savunarak ve bu düşüncelerimi de yaşamıma uygulayarak insan olmanın hazzını yaşıyorum.Ya sen ?.....................................................

Ayrıca Artvin’in kadirşinas insanlarını etnik ayrımcılığa tabi tutan ben değilim.Etnik farklılık bir sosyolojik gerçekliktir.Ancak o sosyolojik realiteyi yok sayarak asıl etnik ayrımcılık yapan T.C devletinin gelmiş geçmiş tüm yöneticileridirler ve bu hususta da yine çok iyi yönetildiğimizi söylemeliyim.YOK SAYMAK ETNİK AYRIMCILIKTIR.Asıl sosyolojik realiteden uzak yok sayma yaklaşımı emperyalistlerin politikalarına yarar ve bunu sadece ahmaklar bilmez.

Ben tarihe burjuvaların gözüyle bakmam.Burjuvaların tarihi başarılarıyla da asla övünç duymam. İnsanlar arasında ki savaşların sınıfların oluşmasıyla başladığını bilirim ve arkeolojik açıdan sınıflı toplumun oluşmasından öncesine dair insanlar arası bir savaşa ait buluntunun olmadığını da bilirim.Tarihsel süreci ele alırken verilerden yola çıkmamak olsa olsa burjuva tarihçilerinin işi olur ki, oda Türk milliyetçisi bakışıyla Türkiye’nin etnik yapısını inkar ederek işe soyunanların işidir.

SAYIN HASAN TORUN Diyor ki:” Bu ülkede, insanlarımız arasında bir ayrım yapıldığını gördün mü? ”Evet gördüm.Hem de sizin göremediğiniz ve istemediğiniz kadar.Siz bir avukatsınız ama Türkçe bilmediğinden Kürtçe savunma yaptığı için hapis cezası aldı kadınlar bu ülkede. Ama siz bunu göremeyecek kadar şovensiniz.İşsizlik sorunuyla yüzleşen milyonlarca insanımız var bu ülkede.Açlık sınırının altında ücret alan milyonlarca emekçi var bu ülkede. Ama siz bunu göremeyecek kadar şovensiniz.Bu ayrımcılık değil de nedir?

Ben işte o ezilenlerden yanayım. Benim dinim mazlumlardan yana olmak. Peki siz kimden yanasınız?

GERÇEKTEN KİMDEN YANASINIZ?

14-10-2005

Bu İçerik 573 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Özkan Gökbayrak

Özkan Gökbayrak - 16 Ekim 2005
DEĞERLİ DOSTUM ALİ SON YAZILARINI BUGÜN OKUMA FIRSATI BULDUM VE ÇOK SEVİNDİM BU GÜNE KADAR OKUMADIĞIM VE SOHPETLERE KATILANADIĞIM İÇİN SANIRIM ÇOK ŞEY KAÇIRDIM UMARIM BUNDAN SONRA SÜREKLİ TAKİP EDEBİLİRİM. “YÜZ ÇİÇEK AÇSIN YÜZ FİKİR YARIŞSIN” DEĞİLMİ?
Yaşar Temur

Gerçekler Çetindir. Yana Olmak Yürek İster

Yaşar Temur - 15 Ekim 2005
Değerli Kardeşim Ali Yüksel Yazılarınızı okuyorum Derlerya 68 kuşağı, 71 kuşağı bilmem ne kuşağı deyip zamanın uşağı olmamak için direnmeye çalışıyorum. Hala bu memlekette bu tarikat yurduna ve şöven ve faşist yuvalarına çevrilmiş kurumlaştırılmış yığınlardan ayrı, değerli bir hemfikir insanla karşılaştığım için çok mutluyum. teşekkür ederim. Yaşar Temur Rize’den

Politika Üye Listesi