Şavşat Duvar Gazetesi Tarih

Kültürünüzü Besleyen Kanallar Köklüyse Baskıcı Bir Devletin Ömrü Kısa Sürer...

Ali Yüksel

Kültürünüzü Besleyen Kanallar Köklüyse Baskıcı Bir Devletin Ömrü Kısa Sürer... Anadolu insanlık tarihi boyunca nice insan topluluklarına ev sahipliğinde bulunurken ve yine nice insan topluluklarının uygarlık gelişmesine bulundukları katkılara tanıklık yapmıştır.Dünyanın en kanlı ilk savaşı Troia Savaşı yine Anadolu da yaşanırken ilk yazılı barış antlaşması da yine Anadolu’nun tanıklığındadır. Bir arkeolojik açık hava müzesi görünümündeki Anadolu yarımadası bu kalıntılarıyla bir biçimiyle insanlık tarihine tanıklığını belgeleriyle gözümüzün içine sokar. 11000 yıllık Urfa Göbelek Tepe Mabedinden başlayan Anadolu inanç kültürü yolculuğu , Çayönü, Çatalhöyük Neolitik kültürlerine evrilir. Ve daha nice örnekleri gözlerimizin içine sokar. Hz İbrahim’in Urfa da yakılma girişiminin tanığı, Hıristiyan Havarilerinin korunabildiği tek coğrafyadır Anadolu. Devletleşebilme becerisi gösterebilmiş nice kavimler egemen oldukları kavimlerin inançlarına ve kültürlerine değer vererek ayakta kalabilmişlerdir. Hititlerden sonra Anadolu yarımadasına yerleşen Frigyalılar, İyonyalılar, Aeolyalılar, Karialılar Yerel kültür ve inançlar üzerinden geliştirdikleri medeniyet bünyesinde oluşturulan ilk bilimsel atılımlar,bugün bir çok bilim dalının öznesi olmayı sürdürmektedirler. Aslında İskender’in büyüklüğü, bütün inanç ve kültürlere barbar-uygar ayrımcılığıyla bakmadan saygı göstermesindendir. Babilde Hammurabi, Mısırda Firavun, Persiada Darius olarak kabul görmesinin nedeni dayatmacı baskıcı kralların aksine yerel kültürlere ve inançlara gösterdiği saygıdan kaynaklanmıştır. Hala Anadolu yarımadasında bir çok Aleksandria kenti gibi bir İskenderun kenti var olmayı sürdürebilmektedir İskender’in hocası Aristoteles’in bilimin ışığında verdiği hoşgörü enginliğinden süzülerek. Hititler geldikleri bu yarımadanın sakin kavimleriyle bütünleşme sürecini yaşarken asla kültürel asimilasyona başvurmadılar.Yerel kavimleri imha etmeden 1300 yıl boyunca sırasıyla beylik, krallık, imparatorluk ve tekrar beylikler olarak hüküm süren Hititlerden sonra bu yarımadaya egemen olmayı başaran tüm göçmen gruplar da var olabilme becerisi gösterebilmişlerse, becerileri beslendikleri bu Anadolu yarımadasının zengin kültürüne duydukları saygı ile orantılıdır. Urfa Göbelek Tepeden başlayan ve mimari öğe olarak ilk olan mabet izleri aşamalı olarak günümüze kadar uzanır gelir. Hititler bu Yarımada da hem Hattilerin hem de Hurilerin inanç ve kültürlerine gösterdikleri saygı ve destek sayesinde uzun süre ayakta kalabilmişlerdir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Hititlerle uzun zaman egemenlik mücadelesine girişen Hurrilerin yarattığı inanç ve kültür değerlerinden beslenerek Geç Hitit döneminde ortaya çıkan Urartu kültürünün izleri bugün Karsta Ani harabelerinden tutunda Van kalesine kadar bütün Urartu Kültürünün hakim olduğu alanlarda görülür. O tarihten bugüne geçen zamansa 3500 yıllık bir zaman dilimidir. Bugün yarımadanın zengin ve köklü kültüründen damıtılarak günümüze ulaşabilmiş bir çok değerin taşıyıcısı olmuş kavimler için Türkiye Cumhuriyetinin politikasını ele alıp sağlıklı değerlendirdiğimizde bu topraklarda geçmiş kültürleri baskılama,yok sayma ve yok etme üzerine kurulu bir konsensüsle karşılaşırız. Ermenileri telin ve imha,Rumları mübadele,diğer azınlıkları ise asimile etme (Türkleştirme) politikaları bu konsensüsü ifade eder. İnsanlık Tarihi derslerle doludur. Bugün ne Hitit İmparatorluğunun,ne Romanın, nede Osmanlının esamesi yoktur ortalıkta. Hoş gördükleri süreçte yükselmişler, baskı mekanizması işletmeye başladıklarında duralamışlar ve hoşgörüsüzlüğün en üst zirvesinde tıpkı 1915 ermeni jenosidinin yaşandığı olayların hemen arkasında tarih sahnesinden yok olmuşlar, silinmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi yakın tarih içinde son 100 yılı ifade eder. Bu yüzyılın analizinde ise çok açık ifade etmek gerekirse CHP’nin siyasi bakış açısında yatan ve Almanya’nın Hitler dönemi uygulamalarının, bütün yüzyıla yayılması biçimindeki açıklamayla örtüşen bir portre karşımıza çıkar. Çok berrak cümlelerle ifade eder isek; 1-1945 yılına dek süren CHP’nin tek parti diktatörlüğü, 2-1961 askeri darbesi, 3-1971 askeri muhtırası, 4-1980 askeri darbesi ve 5-Halen 1982 de askerlerce yapılmış olan mevcut Anayasanın yürürlükte bulunuyor olması portrenin önemli ayrıntılarını net olarak bize sunar. Uygarlıklara ve bu yarımada da geçmişten günümüze yaşamaya devam eden nice kavimlere ırkçı-baskıcı yaklaşan bir egemenliğin Hitit,Pers,İskender, Roma,Bizans,Selçuklu ve Osmanlı kadar uzun erimli olacağını sanması bir hayalden öteye geçmez.Bugünü pencere yaparak bakanlar,dünü anlamamışlar ve yaşananlardan insanlık adına dersler çıkarmadıkları gibi yarınlarıda öngöremezler.Baktıkları pencereden gördükleri ile yetinenler insanı ve insanlığı kavrayamazlar. Irkçı MHP ile CHP, salt islami dinsel bakış açısının Hanefi mezhebi bakışına sahip AKP geleceği insani temellerde kurma şansına sahip değildir. Bu yarımadada inanç,kültür ve uygarlık yaratımında mayası olan tüm kavimleri Türkçülük potası içinde birleştirmek çabasının yerine İskender gibi hoş görmek ve saygı göstermek tercih edilmelidir.Ki bu coğrafyaya kardeşlik,eşitlik,barış hakim olabilsin. Ali YÜKSEL-4-1-2009

Bu İçerik 916 Kez Görüntülendi

Tarih Üye Listesi