Şavşat Duvar Gazetesi Tarih

Mesket-Türkleri doğru tanımlama mıdır?

Barış Küçük

Geçenlerde internet üzerinden Ahıska Türkleri içerikli bir tarama yaptım. Tesadüfen http://www.ca-c.org/about.shtml web sayfasında ‘ПРОБЛЕМЫ РЕПАТРИАЦИИ МЕСХОВ В ГРУЗИЮ” yani ‘Mesketlerin Gürcistan’a Dönme Sorunu” başlığı altında bir makaleye rast geldim. İnternette her hangi bir konu taraması yaptığınız zaman, yüzlerce hatta binlerce bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Nitekim Ahıska Türklerini konu sayfalarca bilgiye de rahatlıkla ulaşmak mümkündür. Ancak söz konusu makale özellikle dikkatimi çekti; çünkü bu çalışma ‘Gürcistan nüfus araştırmaları merkezi” üyelerince kaleme alınmış ve bilim sonuçlarını içermekteydi. Söz konusu makaleyi okurken ilk olarak dikkatimi çeken, makaleyi kaleme alan araştırmacı arkadaşların ısrarla Ahıska sözcüğünden kaçınmaları ve bunun yerine ‘турков-месхетинцев” yani ‘Mesket-Türkleri” tanımlamasını kullanmaları oldu. Neredeyse on iki sayfadan oluşan bu makalede Mesket-Türklerinin aslında Türk değil özbeöz Gürcü kökenli olduğu, Osmanlı etkisi sonucu Müslümanlığı benimsedikleri vurgulanmaktaydı. Mesketlerin bir Gürcü boyu olduğu ve tarihte Gürcü kimliğinin oluşmasında önemli mevki üstlenmiş olması gayet tabiidir; çünkü Mesketler gerçekten de Gürcü kavmidirler. Ancak buradaki anlaşılmazlık, Ahıska Türklerinin Gürcü boyu olan Mesketlerle aynı kefeye konmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim tarihi akış içerisinde bu coğrafyada Mesketlerin yaşamış olması, bölgedeki öbür milletlerin de Gürcü (Mesket) olduğu anlamına gelmez, gelmemelidir. Araştırmacı arkadaşların başka bir iddiası ise 1944 Temmuzunda Sovyetler Birliği Devlet Savunma Komitesinin aldığı 6279 numaralı kararla Gürcistan’dan sürgün edilen 125 bin insanın % 90’ını Gürcü kökenli Mesketlerin oluşturduğudur. İlginç olan ise bu araştırmacı arkadaşların, kendisi de Gürcü olan Stalin’in onayını alan sürgün kararında, sürülen halkın Mesket değil de Türk olarak tanımlandığını teyit etmeleridir. Gürcü yetkililerinin bu ısrarlı tutumu tabii olarak insana şu soruları sordurtuyor: Madem asıl Gürcü biziz o zaman neden 64 yıldır vatanımız olan Gürcistan’a dönmemizin önü kesiliyor? Dahası neden Gürcü halkı kendi parçası olan sözde Mesketleri Gürcistan’da görmek istememekteler? Acaba bütün bu olanlar Mesketlerin İslam dinini benimsedikleri için mi? Ben böyle olduğunu sanmıyorum… Ayrıca bir halk kendisini Türk olarak tanımlıyorsa ki Ahıskalılar kendilerini böyle tanımlıyorlar, o hâlde başkalarına yalnızca saygı duymak yakışmaz mı? Şimdi gelelim bu araştırmacı arkadaşların Tiflis’te yapmış oldukları anketin içeriğine. Söz konusu anket araştırmasına 12 uzman gözlemci ve 500’ün üzerinde sade vatandaşın bire bir mülakat yoluyla iştirak etmiş olduğunu burada belirtelim. Anketi yapan araştırmacı arkadaşların uzman olarak belirledikleri 12 kişilik gruba sordukları ilk soru; ‘Mesket-Türkleri” ifadesinin kullanılmasının doğru olup olmaması üzerinedir. Alınan sonuç ise hayli düşündürücü olmuştur. Şöyle ki uzmanların % 91’i bu ifadenin yanlış olduğunu bunun yerine ‘Müslüman-Meshi” veya ‘Müslüman-Gürcü” tanımlamasının amaca uygun olacağı fikrini beyan etmişlerdir. Aşağıda gördüğünüz tablo verilen cevapların gruplara göre yüzdesini göstermektedir. Mavi renkte olan çizgi uzmanların görüşünü, siyah renk ise vatandaşların vermiş olduğu cevapların sonucunu göstermektedir. 1. Tablo Mesketlerin etnik kökeni üzerine elde edilen sonuçlar. 1. Gürcü 2. Türk 3. Gürcü kökenli melez 4. Türk kökenli melez Tablodan da anlaşılmaktadır ki uzmanların aksine halkın % 30’u Mesket diye tanımladıkları Ahıskalıları köken itibarıyla Türk olarak kabul etmekteler. Gelelim başka bir soruya; Mesket-Türklerinin Gürcistan’a geri dönmelerine katılımcıların yaklaşımı. 2.Tablo 1. Bütün isteyenlerin geri dönmelerine olumlu bakanlar. 2. Yalnızca Gürcülüğe yönelmiş olanların gelmesine olumlu bakanlar. 3. Genellikle dönmelerini uygun görmeyenler. 4. Fikir beyan etmeyenler. Dikkat ederseniz sade vatandaşın % 5’lik kısmı bütün isteyenlerin geri dönebileceğini söylemekteler. Öbür yandan ise % 45 civarında katılımcı, yalnızca Gürcülüğe sıcak bakanların; yani Türk değil Gürcü olduklarını söyleyenlerin dönebileceklerini söylemekteler. Bu tablo hiç de iç açıcı gözükmemektedir. Gürcü halkının bu hadiseye bakış açısını aşağı yukarı yansıtan bu sonuçların Gürcü hükümeti tarafından dikkate alınması, bu konuda halkı olumlu anlamda bilinçlendirmesi isabetli olacaktır, diye düşünüyorum. Bir ilgi çekici sonuçta şu tablodan çıkmaktadır. Şöyle ki; Geri dönmek isteyen Mesket-Türklerinin yerine getirmeleri gereken vazifeler. 3. Tablo 1. Gürcü dilini ve tarihini bilmek zorundalar. 2. Öncelik imkânı olan ailelere verilmelidir. 3. Bütün isteyenler şart konmadan kabul edilmelidir. 4. Fikir beyan etmeyenler. Dikkat ederseniz uzmanlar ve halk birinci şıkta; yani Gürcü dili ve tarihi konusunda neredeyse hemfikir gözükmekteler. Henüz insanlara vatanlarına dönmeden, Gürcüce şartı koymak ne kadar mantıklı varın orasını da siz değerlendirin. Araştırma yapan arkadaşlar birçok konulara temas etmişler. Bu soruların hepsini buraya yerleştirmem mümkün olmadığından son bir tabloya değinerek yazımı sonlandırmak istiyorum. Anket katılımcılarına sorulan sorulardan biri de şöyle; Meshiler (Ahıskalılar) geri döndükleri takdirde Gürcistan’ın hangi bölgelerine yerleştirilmeliler. 4. Tablo 1. Onların isteklerini dikkate almak kaydıyla. 2. Toplu biçimde Gürcistan’ın farklı bölgelerine. 3. Eşit biçimde Gürcistan’ın her bölgesine. 4. Eski yaşadıkları bölgeye. 5. Asla eski yaşadıkları bölgelerine yerleşmemeliler. 6. Fikir beyan etmeyenler. Bütün bu sonuçlar gösteriyor ki Gürcü halkının önemli bir bölümü Ahıska Türklerine karşı son derece ön yargıyla bakmaktalar. Kanımca korkmaya, endişe duymaya gerek yoktur. Tek kutuplu olan dünyamızda artık farklılıkların bir arada, barış ve huzur içerisinde yaşayabileceğine inanıyorum. Bu halk asırlar boyunca o topraklarda yaşamış, bölgenin gelişmesine ve refahına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bütün bu tespitler göz önünde bulundurularak, gelecekte huzur zemini oluşturma namına, Gürcü halkı ve hükümetinin Ahıskalıların geri dönüş sürecini hoşgörü çerçevesinde ele almalarını ve bölgeyi ötekilerle birlikte yaşanabilir konuma getirmelerini temenni ederiz. Yazar: Shir Muhammed DUALI / İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Doktora Öğrencisi

Bu İçerik 1160 Kez Görüntülendi

Tarih Üye Listesi