Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Benim Sadık Yarim Kara Topraktır

Ebru Aygen - Öktem

Kim daha iyi görür , gözlerle bakılıp es geçileni? Zifiri karanlık bir odadan dışarı baktığımızda mı daha iyi görürüz çevreyi, ya da son derece ışıklı bir odadan dışarı baktığımızda mı daha iyi görürüz? Işık kümelerinin gözalıcılığı arasından dışarıdaki karanlığa bakmayı kaçımız isteriz ki? Bunu düşünmek bir hatırayı gözümde canlandırdı: Açlık konusunda pek tecrübem olmamıştı. Ne zaman ki bankalar beni tuzaklarına düşürüp akıl almaz bir borç batağına sürüklediler açlığı öğrendim. Cebimdeki son parayla mahalle aralarında meyve , sebze satan birinden 20 kilo patates aldım.Birkaç ay patatesin her türünü üç öğün yedim.O vakitler düşündüm dünyada açlık sınırına gelenleri, açlık grevine gidenleri, açlıktan ölenleri.Ve ne zaman bütün kışı yakıtsız,sobasız 3-4 battaniye , bir yorgan altında karda yatar gibi eldiven,bere ,boğazlı kazaklarla geçirince anladım evsizlerin derdini. O gün bugündür evimde ne zaman bir şey yapsam tencerenin yarısını kapıp birilerine götürmek gelir içimden. Ben götüremesem de evime gelen herkes sanki açlık sınırındaymış gibi yedirme alışkanlığımdan kurtulamadım. Bu tecrübeler bana sayısız soruyu beraberinde getirdi. Gezip gördüğüm ve okuduğum ölçüde gördüm ki Türkiye coğrafik özellikleri sayesinde işlenmemiş altın değerinde.Peki neden bu adar işsizlik?Neden tek olunabilecek meslek memuriyetmiş gibi aileler çocuklarını zorluyorlar..Neden okullarda sabit katsayıları bile ezberletirler de domatesi nasıl yetiştireceğimiz, toprağı nasıl verimli hale getireceğimiz, bir fidanı nasıl dikebileceğimiz bizlere öğretilmez. Neden?? Toprağa bu düşmanlık niyedir? Üretime sırtını dönmek niye? Başka ülkelerden bin bir borç ile aldığımız kredilerin benim kredi kartı yüzünden saplandığım borç batağından farkı nedir??İhtiyacımız olan her hammadde ülkemde varken neden üretemiyorum? Kendi vatanımda vatanıma hasret olmak neymiş öğrendim.Eskiden şiirlerde okurdum da anlam veremezdim.Ama öğrendim…artık şikayet etmek faslını geçip başka bir gazel okumak istiyorum.Bir terzi gibi kendi elbiselerimi dikebilmek, bir çiftçi gibi toprağımı sürmek,bir marangoz gibi ağacı işlemek, kendi motorumu tamir etmek istiyorum.O zaman kendimi iyi hissedebilirim. Tüketiciliği iliklerime kadar işlerken bir parça üretici olabilme duygusu içimde bırakmak istemeyenlere soruyorum, sizin de dönüşünüz unuttuğunuz toprağadır ergeç… Güneş pırıl pırıl ülkemde ama biz enerji sıkıntısı çekiyoruz..Karadenizimde dalga ve rüzgar eksik mi? Çanakkalemdeki poyraz hala hatırımda …Rüzgar, deniz, güneş ve toprak hepsi yanıbaşımızdayken tüm bu sıkıntılar niye.Gökyüzünü görmemi engelleyen beton yığınları içimi sıkıyor,ağaç evleri özledim, çadırda kalmak bile daha insan olduğumu hissettirecek bana. Niye bir şeyler yapmıyoruz, niye düşünmüyoruz? Dışarıyı görebilmek için illa Afrika’ya mı dönmemiz gerekiyor?Bu gün değişik bir şeyler yapın, günde iki paket içtiğiniz sigaranızı bir kez olsun unutun, ya da vitrinde gördüğünüz son moda ayakkabıyı ve bir fidan alın dikin bir yerlere. Tembelliğiniz üzerinizdeyse ellerinizi toprağa sürün ve avucunuza alıp biraz koklayın.Eminim neler kaçırdığınızı anlayacaksınız.Toprak size üretebilme gücünü kendiliğinden verecektir.

Bu İçerik 443 Kez Görüntülendi

Yaşam Üye Listesi