Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

İletişim ve İnsan - I

Kenan Öztürk

Emeksel devinimler sonucu evrim sürecini günümüze dek taşıyan insan, davranışsal özelliklerini yaşadığı evrim sürecindeki birikimlere borçludur.

Yaşanan evrim süreci, üretebilmenin ekseninde mülkiyet bazındaki ilişkileri normatif kurallara yaslandırmıştır ki günümüzde yasalar ve normlar insan aklını çelebilecek kadar çoktur. Yani, insan günümüze gelirken,ekonomik, sosyolojik, dinsel, etiksel, hukuksal ve ekinsel-düşünsel yapıların ördüğü bir karmaşık bir bütündür. Bireyde ‘insanda-oluşan bu değerler giderek çoğul bir hal almıştır. Bu çoğulluk, toplum olma zorunluluğu ile özdeştir.

Mülkiyet ve üretim bazında bireyi yönlendiren ve toplumsal dokunun onsuz olmaz gerekleri saydığımız bu normatif yapılar, bireyden bireye, bireyden topluma, toplumdan topluma, toplumdan ülkelere ve giderek de evrensel düzeye ulaşmıştır. Çoğunlukla da evrenselden topluma, toplumsaldan bireysele, kurumlaşarak yapısallaşmışlardır. Bu yapısallaşmanın temel öğesi her zaman iletişim olmuştur.

Daha açık anlatımla, ilkel topluluk düzeninin bireyi bağlayıcı kuralları bütün topluluk bireyleri için özdeştir. Çünkü, yaşama kural koyabilecek üretim mekanizması mülkiyetin bireyselliğine indirgenmemiştir. Toprağı ve avadanlıkları sahiplenme, onları değişim yolu ile geliştirme ve işlevsel bir uzmanlaşmaya yönelmeyle birlikte bireyselleşme başlamıştır. Bireyin güçlenmesi mutlak anlamda kendine bağlı uydu birimler oluşturmasını sağlamıştır. İşte bu uydu birimlerin sürekliliği, kural-kaide-yasa ve anayasa zincirine ilk halkaları takmıştır.

Bireyselleşme ve mutlak bağımlılaştırma, bir eksen üzerinde geniş bir coğrafi yayılma, yaşam biçimini de tek merkeze entegre etmeye yönelik zorunluluklar dayatmıştır. Bu zorunlulukların aktarıcı ve taşıyıcı gücü hatta aracı iletişimdir. İletişim, yaşam biçiminin taşınmasına, transferine, asimilasyonuna yönelik kurumsallaşmanın adı olmuştur.

Üretici gücün hükümranlığı iletişimsel kurumlaşma gücünü de askersel erk gibi tekeline almıştır. Yani Afrika ve Amerika’ya beyazların İncil ve silahlarını birlikte taşıması gibi. İncil bu bağlamda tek merkezli ve en güçlü iletişim aracıdır. Etiksel, düşünsel, ve normatif olarak birey ve toplumu bağlayıcı gücü coğrafi evrene yayabilen askersel gücün ayrılmaz ve zaman zaman da ondan da güçlü bir araçtır. Zamanla coğrafi evrenin büyük bir bölümü iletişimsel gücün etkisiyle tek merkezli kuralcılığın mutlak gücünün birlikteliği sonucu imparatorluklar kurulmuştur. Başlangıçta Bizans’ta, daha sonra Güneş Batmayan İmparatorlukta, aykırı düzlemde ise Osmanlı İmparatorluğunda bu olay somutlaşır. Yani imparatorluklar, üretici gücün ve mülkiyet temelinin genişlemesi uğruna yaşamsal normları kendi uç noktalarına taşımak zorunluluğu duymuşlardır. İşte iletişim bir tür taşımadır.

Basitten karmaşığa, karmaşıktan basite olsun iletişim olgusu irdelendiğinde, yeni insansal değerler yaratma, varolan insansal değerlerin yerine yenilerini ikame etme ‘asimilasyon- bazen de bu değerlerin kendine uygun sentezini yapabilmektir, gönüllü ya da zorunlu anlaşmalar zinciridir. Etkileşim zinciridir. Dönüşüm için etkendir. Devinimi yok eden ya da hızlandıran bir güçtür. Sistemi ve statükoyu tanıtan, birey nezdinde benimsenir hale getiren güçtür.

İletişim bir güçtür. Günümüze 21. Yüzyıla ilkel denilebilecek yöntemlerle de olsa hızlı bir birikim taşımıştır. Günümüz iletişim süreci ise çağdaş iletişim ve haberleşme çağı diye adlandırılmaktadır. Çağdaş iletişim ve insanı yazının ikinci bölümünde irdelemeye çalışalım.

Bu İçerik 804 Kez Görüntülendi

Yaşam Üye Listesi