Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Sosyal Fobi Nedir ?

Nurşen Kumaş

Sosyal fobi, başka insanların da bulunduğu ortamlarda aşırı heyecan duymaktır.

Çevrede başka kişi veya kişiler, özellikle de yabancı kişiler, sosyal fobi hastasının şiddetli bir kaygı, sıkıntı, huzursuzluk ve utangaçlık duymasına yol açar. Bu durumda sosyal fobik şu tepkilerin bir kısmını veya tamamını gösterir:

- Yüz kızarması

- Ses titremesi

- Konuşamayacağı, tutulup kalacağı duygusu

- El titremesi

- Herkesin kendisine baktığı, kendisini eleştirdiği hissi, küçük düşme endişesi.

Yani sosyal fobik; tanımadığı kişilerin önünde aşağılanmasına veya utanmasına sebep olacak biçimde davranacağından, yüzünün kızaracağından, titreyeceğinden aşırı derecede korkan insandır.

Sosyal fobiklerin en büyük tasası topluluk önünde konuşmaktır. Kendi evlerinde ve aile üyeleri arasında genellikle rahat ederler. Özellikle makam sahibi kişiler karşısında yukarıda saydığımız belirtilerin ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Karşı cinsle konuşmak sosyal fobili bazı insanlar için başlı başına bir problemdir. Sosyal fobikler arasında bekarlık oranı yüksektir. Kimi sosyal fobikler ise topluluk önünde mesela yemek yemek gibi bazı davranışları yapmaktan sıkıntı duyarlar.

Sonunda sosyal fobiğin hayatı bir ıstıraba döner. Öğrenci ise okulda öğretmen kendisine soru sorduğunda kalkıp cevap vermek, öğretmen ise ders anlatmak sosyal fobik için büyük bir işkencedir. Pek çok sosyal fobik devlet dairesine, bankaya gidip işini yaptıramaz. Bazıları telefonla bile konuşamaz. Ağır vakaların sokağa çıkmaya, bakkala gitmeye, biletçiden otobüs bileti almaya bile tahammülü yoktur. Bunlar sonunda kendilerini eve hapsederler, okulda başarısız olurlar, çalışma hayatları sona erer.

Sosyal fobi kimlerde görülür?

Sosyal fobi genellikle ergenlik yıllarında başlayan ve tedavi edilmezse müzmin seyreden bir bozukluktur. 25 yaşından sonra başlayan sosyal fobi vakası nadirdir. Ancak sosyal fobikler ekseriya rahatsızlık başladıktan 15-20 yıl sonra doktora giderler. Çünkü sosyal fobinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmezler ve bozukluğu kişiliklerinin bir parçası olarak görürler.

Kadınlarda da erkeklerde de görülebilir. Kadınlarda 1.5-2 kat daha sık olmakla birlikte sosyal fobi yüzünden doktora başvuranlar daha çok erkeklerdir.

Sosyal fobisi olanlarda evli olmama oranı, genel topluma göre yüksektir.

Sosyal fobinin sebebi nedir?

Sosyal fobi, ırsiyetin orta derecede katkıda bulunduğu bir hastalıktır. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksektir.

Sosyal fobiklerin beyinlerinde bir takım kimyasal ve elektriksel bozukluklar olduğu, yapılan incelemeler sonucunda anlaşılmıştır. Bazı ilaçların sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili olması, sosyal fobinin temelde ‘beyinde faaliyetinde bir bozukluk” olduğu tezini doğrulamaktadır.

Sosyal fobinin genellikle utangaç, çekingen, kendine güveni düşük, reddedilmeye duyarlı, ama başkaları üzerinde olumlu intiba bırakma arzusu duyan kişilerde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu kişiler başkaları tarafından beğenilmediklerinde bunun değer ve sosyal mevki kaybına yol açacak bir felaketle sonuçlanacağını inanırlar.

Yani sosyal fobi, bazı kişilik özellikleri zemininde ve bazı ailelerde daha kolay gelişen bir beyin hastalığıdır.

Sosyal fobi iyileşir mi?

Sosyal fobi günümüzde oldukça iyi tedavi edilen bir rahatsızlıktır. Ama tedavi edilmediğinde ağır sonuçlara yol açabilir.

Psikiyatristler, sınıfta derse kaldırıldığında duyduğu heyecana dayanabilmek veya akranlarıyla ilişkilerinde daha az kırılgan ve daha cesur olabilmek için, henüz ortaokul yıllarında alkol ve madde kullanmaya başlayan çok hasta görürler.

Sosyal fobiklerin eğitim ve iş başarıları, hayatta gösterdikleri performans genelde düşüktür.

Öte yandan bugün radyoda televizyonda program yapan ve bu işi de başarıyla yürüten çok sayıda iyileşmiş sosyal fobik vardır. Ancak çoğu sosyal fobik tedavi başvurusunda bulunmamakta, berbat bir hayata katlanmak zorunda kalmaktadır.

Sosyal fobi nasıl tedavi edilir?

Sosyal fobinin tedavisinde iki yontem vardır:

1. İlaç tedavisi

Günümüzde sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili olan, bağımlılık yapmayan, uyku-sersemlik gibi yan etkilere yol açmayan ve kalıcı düzelme sağlayabilen birtakım ilaçlar vardır. İyi bir ilaç tedavisiyle kimi zaman psikoterapiye dahi gerek kalmadan kişi dertlerinden kurtulmaktadır.

2. Psikoterapi

Psikoterapi, sosyal fobi tedavisinde oldukça etkilidir. Sosyal fobiklerde genellikle "bilişsel-davranışçı terapi" denilen psikoterapi yöntemi uygulanmaktadır.

Nursen Kumaş

Bu İçerik 533 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Nurşen Kumaş

Değerli Arkadaşlar

Nurşen Kumaş - 29 Aralık 2006
Bir yildan beri bu siteye surekli giriyorum ve inanindan bundan cok mutluyum. Elimden geldigimce birseyler yazip ve sizlerle paylasiyorum. Herkes benim yazilarimi begenmek zorunda degil bunuda cok iyi biliyorum. Herkesin fikrine saygi duyuyorum ama insanlarinda ayni saygiyi bana gostermelerini istiyorum. Bu sitede 15-16 tane yazim ve bir kac siiirim var. Beni elestiren arkadaslar bu elestirilerini hos goruden ve saygidan uzak yapiyorlar. Benim diger yazilarimi hic okumadiklarida cok belli. Bu sitede benimle birlikte yazi yazan bir suru insan var , bu yazilarin bir kismida gazete ve internetten alinti kimse kimseyi nerden aldin caldin, yada gereksiz diye suclamiyor. Nedense benim bu yazimi bazi arkadaslar acimasizca elestiriyor. Kulturumuzu Savsatimizi anlatan yazilarimda var ben kimseye beni taktir edin demiyorum. Lutfen hevesimi kiracak gereksiz yazilarinizla beni yormayin. Begenmeme hakkina sahipsiniz, iyisini de yazabilirsiniz ama benim yazilarimi elestiren arkadasin bir yazisini okumak isterim. Herkese saygi ve sevgilerimi sunuyorum. Nursen KUMAS
Sinan Keskin

bunu da araştırırmısınız ?

Sinan Keskin - 29 Aralık 2006
körü körüne bir şeyi savunmak nedir ne değildir bunuda değerli araştırmacımızdan sayfalarca dile getirmesini bekleriz. birde şu paylaşımcılık edebiyatı yok mu? ne kadar da içi boş. insanların beklentisi bari ceviz kabuğunu dolduracak nitelikte birşeylerin olması. ama maalesef burası körlerle sağırların birbirini ağırladığı bir ortam oluvermiş. fazla söze ne hacet.aslında cevap dahi yazmaya gerek yoktu. eleştiriye tahammül olmalı ondan sonra hoşgörüden bahsetmeli değil mi?herşey açıkça tartışılmadıkça, önyargılar beyne hükmettikçe nereye varabiliriz ki? gereksiz polemiklere girmek boşuna. iyisi mi araştırıcımız kesip kopyalasın güzel araştırmalarını... saygılar
Bayram Gökbaşı

merhaba

Bayram Gökbaşı - 28 Aralık 2006
Hoşnutsuzluk memnuniyetsizlik saldırganlık sorunlarımızda var galiba. bir uzmanımız bu konuya da değinmeli yada bir arkadaşımız google.com dan bunun üzerine yazı toparlayıp siteye koymalı diye düşünüyorum. ayrıca bir siteden gelenekleri yaşatmasını beklemek, retkit in televizondan çıkıp bizim banka hortumcularını yakalamasını beklemek gibi bir şey olur. Gelenekleri ancak insanlar yaşatır site ise paylaşmamız için araçtır Ve bizim geleneklerimizde kültürümüzde hoşgörü vardır, teşvik etmek vardır, elini taşın altına sokmak vardır, dışardan konuşmak yoktur. Herkese selam
Sinan Keskin

teşekkürü hakedene etmeli...

Sinan Keskin - 24 Aralık 2006
bu bilgileri google’da onlarca sayfada bulabilirsiniz.muhtemelende nurşen hanımda kes kopyala yapmış ve buraya taşımış yazıyı.insanlar teşekkür ederken bile ne kadar düşüncesizhareket ederler anlamak zor.olduk olmadık herseye tesekkür etme de bi eksiklik belirtisi olsa gerekir. haddizatında şunuda söylemek gerekir ki bu siteden gelenekleri yaşatma noktasında bir ivme katması beklenirken kısır yazılarla dolması sitenin varoluşunu tartışılır hale getiriyor. selamlar.
Bayram Gökbaşı

Merhaba

Bayram Gökbaşı - 23 Aralık 2006
nurşen hanım, yazılarınızı beğenerek okuyorum. insanın en büyük zaafı kendini ifade edebilmektir diye düşünüyorum. kimileri üreterek yada paylaşarak toplumda yer edinirken, kimileride laf atarak toplumda yer bulmaya çalışıyor. sosyal ve kültürel olarak sorunlarımız gerçekten çok. emeğinize yüreğinize sağlık yeni yazılarınızı bekliyoruz selam.
Nurşen Kumaş

Her turlu elestiriye acigim yeter ki seviyeli olsun...

Nurşen Kumaş - 22 Aralık 2006
Herkes herkesin yazdigini ve dusuncelerini paylasmak zorunda degil ama insana ve emegine saygi duyulmasi fikrindeyim.Her turlu elestiriye acigim yeter ki seviye sinirlarini asmasin.Bu guzel yorumlariniz icin cok tesekkur ediyorum. sevgiler Nursen KUMAS
Turgut Küçük

Teşekkürler Nurşen Hanım

Turgut Küçük - 21 Aralık 2006
YAZISI İÇİN , NURŞEN HANIMA TEŞEKKÜRLER. Turgut KÜÇÜK
Aytaç Çelik

Teşekkür

Aytaç Çelik - 19 Aralık 2006
Nurşen Hanım bu konuyu bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Gözardı ettiğimiz fakat toplumumuzda bu rahatsızlık oldukça yaygındır bence. Eminimki bir çok kişi bu yazınızdan faydalanacaktır. Sayfılarımla
Sema Özeren

Merhabalar

Sema Özeren - 19 Aralık 2006
Sitenin uzun zamandır üyesi olmama rağmen son yazınızla birlikte eski yazılarınızı da okuyarak sizi yeni keşfettim ne yazık ki. Ağzınıza sağlık Nurşen Hanım. Deneyimlerinizi yaşamla yoğurup, düşünen, paylaşan, fikirler üreten, doyduğu toprakların nimetlerine rağmen doğduğu topraklara da katkıda bulunmak için çırpınan yüreğinize sağlık. Değinmeden geçemeyeceğim. Ben ne Nurşen Hanımı nede Nuran Gül Hanımı şahsen tanımıyorum. Eğer ki yapılan bir şeylere tepki varsa bunu, karşılığında kendi fikrini de savunan, üretken bir yapıyla ve yapıcı eleştirilerle yapmalıyız. Yermek adına böyle yakışıksız bir yorumu ben algılayamadım.
Nuran Gül

Kendinizi mi Anlattınız?

Nuran Gül - 7 Aralık 2006
Nurşen Hanım, bu yazınızda kendinizi mi anlattınız acaba?
Erdoğan Bilgin

TEŞEKKÜR EDERİM NURŞEN HANIM

Erdoğan Bilgin - 5 Aralık 2006
Bilgili insan; bilgisini ve birikimini paylaşan insandır. Faydalı insan; öncelikle zararı olmayan daha sonra fertleri eğitebilen insandır. Sitemize göndermiş olduğunuz bu yazının bir çok okurumuz için direkt veya endirekt fayadalı olacağını tahmin ediyor paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Erdoğan BİLGİN

Yaşam Üye Listesi