Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Tatil Biterken

Zakir Taşdemir

Koca bir yaz tatili bitmiş.okula dönüşler başlamıştı.Okula dönüşün ayrı bir heyecanı vardı belki ama köyümden ve sevdiğim insanlardan ayrılarak yatılı okuduğum okuluma dönüşün bana heyecan mı yoksa acı mı verdiğini söylemem kolay olmasa gerek.

Her okul dönüşünün arefesinde evde biraz heyecan biraz burukluk atmosferinin hakim olduğunu görürdüm.Annem birgün önceden hazırlıklarımı yapardı.Eşyalarımı valize yerleştirir,sonbaharın başında özenle topladığı elmayı,armudu çamaşırlarımın arasına saklar bana hep süpriz yapardı.Yolculuk esnasında yiyeceğim azığımın başında kendi tavuklarımızın yumurtası gelirdi.Ayrı bir lezzeti ve hoş bir kokusu vardı bu yumurtaların.Köy tavuğundan olduğundan mıdır,annemin sevgi ve ilgisiyle hazırlandığından mıdır nedir asla unutamayacağım bir damak tadı bırakırdı her yiyişimde bu yumurtalar.Tabi beraberinde köftenin olması da ayrı bir güzellik katardı azığıma.Erzurum'a yapacağım uzun ve yorucu yolculuğum esnasında herhangi bir mola yerinde yemek yeme mecburiyetim olmazdı bu vesileyle.Annemin hazırladığı azığın unutulmaz ziyafetiyle keyifle açlığımı giderirdim.

Yola çıkacağımız günün öncesinde köyü ve köyün o unutulmaz güzelliklerini sonkez görme arzusuyla evden çıkar akşam karanlığına kadar belli belirsiz dolaşıp dururdum.Geçirdiğim günlerimi tekrar yadeder her bir anı unutmamak amacıyla hafızama yerleştirmeye çalışırdım.Ağaçlara tırmanışımı,çayırlarda tırpan çekişimi,çok sevmesemde dirgenle ot taşıyışımı daha şimdiden iç geçirerek hatırlar,özlemle yadederdim.Çayırda geç saatlere kadar tırpan çekip yorgun argın geldikten sonra,birde alabalık avına çıkışımız yok muydu?Evet gündüz tırpan çektiğimiz için çok yorulurduk belki amma iş alabalık avlamaya geldimi bütün yorgunluğumuzu unutur dinlenip ertesi güne kalkmış gibi heyecanla yola koyulurduk.Annem balık avına gitmemizden hiç hoşlanmazdı.Balıklara acıdığından mıdır,yoksa yorgun olduğum için bana acıdığından mıdır,her balığa çıkışımızda karşı çıkar beni azarlardı.Benim en zorlandığım an annemden balık için izin alamaya çalıştığım an olurdu.

Annem çok sert ama yüreği merhametle dolu bir insandı.Her gurbete çıkan insanın arkasından ağlamadığı vaki değildi.Ayrılığın arkasından her seferinde göz yaşları pınar olurdu.Uzun süre ağlar içini boşaltırdı.Bugün bile rahmetlik annemin hiç unutamadığım hali o ayrılık anında iki gözü iki çeşme olan halidir.Beni yolcu ederken arkamdan bakar dakikalarca gözyaşı dökerdi.Okuldaki öğrenim hayatım boyunca bu manzara gözümün önünden gitmezdi.Büyüyüp adam olmak ve arkamda bıraktığım gözüyaşlı sevdiklerimin göğsünü kabartmak, hep önümde rehber amacım olurdu.

Okul yolculuğuna çıkmadan önce evde sevgi ve şefkat havasını doyasıya teneffüs ederdim.Okul dönüşünde babam her seferinde Murgul'daki işine geri dönmüş olurdu.Buyüzden beni uğurlamak hep anneme düşerdi.Annem ise sevgi sözcüklerinin en güzellerini peşpeşe sıralayarak,arada sırada da nasihatlerde bulunarak benimle oyalanır dururdu.Yolculuk anına kadar zamanın nasıl geçtiğini anlayamazdık bile.Ama herşey yola çıkmak için bineceğim mminibüsün köy alanına gelmesiyle başlardı.Herkes yolcu etmek için sabahın erken saatlerinde köyün meydanında toplanırdı.Sırayla kucaklaşma başlardı.Önce büyüklerin eleri öpülür ve duaları alınırdı.Sonra küçüklerle el sıkışılır ve kucaklaşılırdı.Annemle vedalaşmam hep en sona kalırdı.Çok çetin bir vedalaşma olurdu annemle.Beni kucaklayıp bağrına basmasıyla şiir gibi duanın eşliğinde gözyaşlarına boğulup hıçkıra hıçkıra ağlaması bir olurdu.

Gurbete çok gurbetçi göndermişti annem.Babam Murgulda gurbetçi idi.Çok defalar babamın gurbete uğurlanmasına içim burkularak şahitlik etmişimdir.Ama bir evladın bir anne tarafından uğurlanışı gerçekten çok acı veriyordu insana.Ben bu acıyı sayısız kere yaşamıştım.

1970 Yıllarının şartlarını bilen okuyucularımız vardır herhalde. Haberleşme bugünkü kadar yaygın değildi. Telefon sadece devlete ait kurumlarda ve ptt de vardı. Mektuplar onbeş günde ancak sevdiklerimizin eline ulaşırdı.Bu yüzden çocuk halimizle gurbeti adamakıllı yaşamıştık.Hasretler bu nedenle uzun yıllar yüreğimizi yakmaya devam etmiştir. Eğer o günleri bugün bütün tazeliğiyle hatırlıyorsak, şartların gurbet kültürünü zenginleştirmesinden kaynaklanıyor. O günün şartları ve birbirine sıkısıkıya bağlı ale yapılarımız, o günün hatıralarını ölümsüz kılıyor. Eşsiz ve emsalsiz kılıyor. Keşke bunun önemini bir anlayabilsek.

Bu İçerik 482 Kez Görüntülendi

Yaşam Üye Listesi