Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Unuttuk Dostlar Unuttuk

Ali Osman Yıldız

Modernleşme denen çağ bize, töre gelenek ve dünümüzü unutturdu.

Biraz hatırlayalım;

Eskiden büyüklere saygı küçüklere sevgi denen bir geleneğimiz vardı.Çocukken büyüklerimizden birinin bize bir şey söylemesini bekler, bir ok gibi yapacağımız şeyi yapardık.Birde eğer yanımızda bir arkadaş varsa onunla kıyasıya yarışırdık.Şimdi, evimizde ki çocuklar söz dinlemez oldu.

Gurbetten köye dönüldüğünde yeni misafir sevinçle karşılanırdı.Komşu ve akrabalar gelir özlemler yad edilirdi.

Yazın, yaylarada şvantoba,maryoba denen şeklikler olurdu ki, beş saatlik yol yaya yürüyerek gidilir,bir gece eğlenceye katılınırdı.Şimdi hemen hemen bütün yaylalara araba yolu gittiği halde yaylaları unuttuk.

Kışın imeceler olurdu.Kadınlar ayrı imece yapar erkekler ayrı.Kadınların genelde gece yün imecesi olurdu.Kilim ve halı dokumalar.Erkeklerin ise gübre ve ormana gitmek için yaptığı imeceler.Gübre imecesi bir zevk ti.Ormandan odun ve yaprak (neker) getirmek için yapılanlar sa ayrı bir zevk.Daha gün doğmadan öküzler kızağa koşulur,o ayazda ormana gidilirdi.Ama ne gitmek.Eğlence ve şamata.Varmı şimdi?

Birde şöyle düşünelim!

Bir özlemle memlekete yani köyüne gidiyorsun.Sokaklar, yollar, evler ve insanlar aynı.Hatta hatta kara kargalar bile aynı.Ama dün birlikte komşu ve akrabalık belkide en güzel arkadaşlık hislerini paylaştığın kişiler dönüp bakma lütfünde bile bulunmuyorlar.Bir acı tebessümle bir merhaba bile yok olmuş gibi.Gibi değil yok olmuş.Korkar olmuş sanki millet merhaba demekten.Bütün kavramlar ve manevi duygular artık yok olmuş.Belki şehirde yaşadığın o birliktelikleri gittiğin köyünde aramaya başlıyorsun.Ki burya daha büyük ümit ve özlemlerle gelmene karşın.Sadece birinci derecede ki yakın insanlar o kucaklaşmayı yapıyor.Belkide düşünüyor insan zorunlumu yapıyorlar diye.

Hani iki çocuk dışarıda konuşuyorlarmış ya.Biri diğerine sormuş,

-Sizin evde kimin sözü geçer,diye.

Öteki,

-Babamın,diye cevaplamış.

Soran çocuk ise gülerek,

-Hayır,bizim evde televizyon açıldımı babam bile onu dinler.Bizim evde televizyonun sözü geçer, demiş.

...................

Evet,tıpkı fıkrada ki gibi.Akşam ezanı okundu mu herkes evine.Kimse kimseyle bağı olmadan.Kopmuş nerdeyse bütün bağlar.Oralarda da menfaat ilişkileri ön plana girmiş.Bir merhaba denildimi,akabinde altında bir şey aranıyor olmuş.Ne acı,Özüyle sözüyle dünümüz yok olmuş.Bu mu geçmişe sahiplenip geleceğe yon vermek.Bu kahve kültürü öldürmüş her şeyimizi.Sadece sözler var.Ondan ilerisi icraat, yok.

Dün birlikte acı ve tatlı bir çok anı paylaştığın insanlar uzak olmuş,ismiyle konuşulmasını istemez olmuş.Neymiş bey efendi diyecekmişsin.Allah aşkına,kent kültüründe insan resmi yaşamaktan bıkmış.Benim can ciğer arkadaşıma yolda karşılaştığımda ismiyle hitap edemiyeceksem ne çıkar bundan.O benim arkadaşım.Onu onore etmeyi bilmezsem zaten bana yazık.Yerinde beyefendi yerinde ismi.Biz böyle gördük böyle biliriz.

Dostlar aslında daha çok yazacaklar var.Ha birde;

Eskiden bir kirvelik kültürü vardı.Uzak insanlarla yakınlık bağı kurmak, dostluk için.Hatta kirve kızıyla evlenmeyi bile yasaklayacak derecede.Şu an varmı bilemem.

Şaririn dediği gibi,(Şavşat'lı Merhum Aşık Zarrafi,)

"Oğlan kirve olur yaran göz diker,

Zaman kalleş insanlara aldanma."

Bir densizin biri bu olayı da bertaraf ettirmeyi bilmiş.Bizde unuttuk.O kadar çocuk sünnet oldu,hangimizin çocuğunun kirvesi var.Amaaaan, uzun ve demode işler deyip atmadık mı kenara?

Velhasıl, kendimiz unuttuk kendimiz şikayet eder olduk.Ne acı ama.

Görüşmek üzere.

En derin saygılarımla.

FERYADİ


Görüş ve eleştirileriniz için,

41OSMAN08@MYNET.COM

Bu İçerik 442 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Erdoğan Bilgin

Hasletlerimize Hasret Kaldık

Erdoğan Bilgin - 27 Ağustos 2005
Değerli Dostum Ali Osman Bey, Özeleştiri mahiyetindeki bu yazınız çok güzel. Yürekten yazmış olduğunuz eleştirel bakışa sahip yazınızdan çıkarmamız gereken on iki ayın birkaç gününde belkide yıllarca gitmeyip birkaç senede bir gittiğimiz köylerimizde insanlarımızın bize muhabbetini beklerken köyde olmadığımız zaman onlara göstermediğimiz ilginin semeresidir bu... Biz gurbette iken akranlarımızı gardaşlarımızı, ciğer akrabamızı ne kadar arıyor yad ediyoruz ki, köye vardığımızda onlardan muhabbet bekleyebilelim. Yine bize görev düşüyor. İşte bu aylarda köyler boşalıyor. Kimse kalmıyor. Kalanlar aranıp sorulmuyor. Bu aydan itibaren köylerimizde kalan o topraklara sahiplik yapan canlarımızı arayıp soralım. Bir ihtiyaçları varsa karşılamaya çalışalım. Bakın göreceksiniz yapacağınız bu güzel iyilikler karşılığını beklemeden yapılan bu hamiyetperverlikler kendiliğinden eski veya eskisinden daha güzel dostluk bağlarını geliştirecektir. Elinize dilinize gönlünüze sağlık. Erdoğan BİLGİN

Yaşam Üye Listesi