Şavşat ve Kültür-Sanat Anılar

Katmer Hırsızları

Metin Gümüş

- Ulaaooooooo! Begi

- Vıjjjjjjjjj !

- Ola kavurma bendan, yağ sendan Sayirme çuxurlarında vıjjjjj!

- Vıjjjjjj !

Yukarıda ki diyalog Çakaloğlu Begi dede ile Tabanoğlu Bektaş dede arasında geçen bir diyalog.

Bu iki dedemizden birisi kavurmalık et temin edince, (temin etme bizim oralara düşmüş başka köylülere ait yitik hayvanlara el koyma yada bizim köyden,başka köyden veya oralardan sürüleriyle geçen Hemşin’lerden çalma şeklinde oluyor.) diğerini yukarıdaki rumuzumsu diyalogla haberdar ediyor.Diğeri de yağ ve diğer malzemeleri tedarik ederek Sayirme de belirlenmiş yere gidip kendilerine ziyafet çekiyorlarmış.

Ali Taban’ın babasından, benim de dedemden devralmış olduğumuz genlerden mi? yoksa tamamen tesadüf mü? Bilemiyorum.Torun ve oğul olarak öyle kavurmalık koyun,kuzu,teke,oğlak falan değil ama bir küçük hırsızlık suç ortaklığımızda bizim olmuştu.

Ali tadayla yaylada kuzu çobanlığı yapıyoruz. Kuzuları ziyaretler tarafına götürmüş, eski yaylalarla küçük ziyaret arasındaki yamaçta otlatıyoruz. Daha doğrusu sıcakta kuzular birbirine sokulmuş,bir araya toplanmış(kömalanmiş) duruyor, Ali taday Ziyaretler tarafında bende eski yaylalar tarafında kuzuyu bekliyoruz. Hava bir hayli sıcak. Boşluğun ve sıcağın vermiş olduğu rehavetle ben kendimden geçmiş ve hafif bir uykuya dalmıştım ki; Ali tadanın sesiyle uyandım.”Qalx ola, qalx,qalx ta adam gör. Sena qatmer gaturdum.Zemherida çigelegi baban mi yemişti,deden mi” diyordu. Uyku sersemliği ile “nayın qatmeri, qatmer da nerdan çıxti,ben mi hayal göriyerım, Ali taday mi?” diye düşünürken gözlerimi tam açtığımda gerçektende Ali tadanın elinde beze sarılı bir tepsi görmiyeyim mi?. İnanasım gelmedi. Rüya gördüğümü sanıdım.Ama hayır rüyada değilim çünkü Ali taday bunları söyledikten hemen sonra “ola yoluni …gım, na beçlaniyersın qalxsana” diyor bir yandan da tekmeyle dürtüklüyordu.

Hemen doğruldum. Ali taday elindeki tepsiyi yere koyup oturdu.Tepsiyi açtık. Katmer ama ne katmer.Kelimenin tam anlamıyla katmer. Resmen ye beni diyor. Ama yemeye kıyılır gibi değil. Hani yeme de yanında yat derler ya işte o cinsten. Tepsinin nar gibi kızarmış yüzeyinde yağ zerrecikleri yakamoz oluşturuyordu. Harika bir kompozisyon doğrusu.

Saat henüz öğlen vaktini biraz geçiyor olmasına rağmen, ben çantamdaki öğlen yiyeceğim ekmeğimi bitireli saatler olmuş ve her gün kü gibi tekrar kurtlar misali acıkmışım. Katmerin tahrik edici güzelliği ile açlığım bir araya gelince dayanılmaz bir yeme arzusunun esiri oldum.Saldırdım katmere çaresiz. Hakkını yemeyeyim saldırganlık konusunda Ali tadanın benden geri kalır bir yanı yoktu.İkimizde aynı hışımla saldırmış ve kısa bir süre içerisinde tepsiyi haklamıştık.Ve boş tepsiyi biraz aşağımızdaki ğalo yapraklarının arasında saklamıştık.

Karnım doyunca aklıma geldi Ali tada ya tepsiyi nasıl temin ettiğini sormak.Ama bir yanıt alamadım. Sadece “uzumuni ye bağıni sorma” diyerek geçiştirdi. Arkasından ekledi. “Bu vaqıt qatmerinan karnıni doyurdun. Şimdi yerlarımızi degişturax.Ben burada durem, sen Ziyaretlar terefına get. “ Bu kadar kıyaktan sonra itiraz edecek değilim ya. Hemen kalkıp ziyaretlere doğru yürüdüm. Tam sırta çıktığımda Küçük ziyaretin ziyaretçilerini görünce anladım Ali tadanın tepsiyi nasıl temin ettiğini. Ve o tarafa niye beni gönderdiğini.

Yayladan bir grup nene ziyaretlere gezmeye gelmiş.Grupta bulunan rahmetli Bedir nene de yol bir iş iki diyerek bir tepsi katmer getirmiş.Amacı küçüklüğünde geçirdiği menenjit hastalığı yüzünden kalıcı rahatsızlıktan muzdarip oğlu rahmetli Yahver’in rahatsızlığına bir şifa bulmak. Çünkü Yahveri’in o rahatsızlığı hep “cin çarpması”,”Peri sahiplenmesi” ve “oğrağa oğramak” olarak değerlendiriliyordu.Adet olduğu üzere bu tip rahatsızlıklara çare de ziyaret ve yatırlarda aranıyordu.Bu gibi yerlerde tanrıya adak adamak veya orda yattığı varsayılan eren’in ruhu için insanlara ikramda bulunmak ta yine adettendi.

Bedir nene bu amaçla bir tepsi katmer getirmiş. Ziyarette katmeri yemeden önce herkes bir dilek tutup,uykuya yatmış ve demek ki gerçekten hepsi de uyumuş.Bu durumdan istifade ile bizim Ali Taban da tepsiyi yürütmüş.Tekrar o tarafa gidince başına gelecekleri bildiği için de orya beni göndermiş.

Nihayet Bedir nene orda beni görünce başladı bağırmaya. “Ola qara şıtıl,ermanının doğurduği* tespiyi sen mi çaldın. “ Ben hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi, “na diyersın Bedir nene, nayın tesbısi” diyerek biraz daha yaklaştım. Sanırım bir hayli inandırıcı oldum ki; Bedir nene adamakıllı ehvenleşti. Ben yanına varınca gayet sakin bir şekilde tepsinin nasıl kaybolduğunu anlattı. Hemen arkasından da “bax çocux eger buni sen yaptisan soyla.Yoğisa fena bedva ediyerım o muqariz olacağa.” dedi. Ben ise aynı soğuk kanlılıkla bir şeyden haberim olmadığını,tepsi falan görmediğimi,ama birisi çalmış olsa bile böyle bir amaçla getirilmiş bir katmer için çalındı diye çalana beddua etmesinin yanlış olduğunu,çalanın çok acıkmış ve buna gerçekten ihtiyacı olan birisi olabileceğini,eğer bu böyleyse bunun sevabının daha çok olacağını,beddua edeceğine katmeri yiyenin Yahver için dua etmesini dilemesini söyledim. Nare nene(Aydemir Okutan’ların baba annesi), Gül Hanım nene (Turgay-Erbay Gümüş’lerin baba annesi) ve Güldane nene (Nahit Gümüş’ün baba annesi) “qız Bedir çocux doğri soyliyer.” diye bana hak verince Bedir nene ayağını iyice indirdi.Ama “ocaği soyhunacax tesbiyi gatursa bare” demekten de kendini alamadı.

Birkaç gün sonra ben tepsiyi sakladığımız yerden alarak Bedir neneye götürüp, kuşkuyu Göreşet’lilere yönlendirmek amacı ile Cinciroplar tarafında en sonda bulunan (sanırım küçük yataktır orası) yatağın altında bir yerde bulduğumu söyleyerek verdim.

Rahmetli Bedir nene sadece “vay muqariz olacaxlar ela silip supurmişlarki dersınki yaxamişlar tesbiyi.Bare bir Allah razi olsun desalar.”diye tepki verince, ben “helbet demişturlar Bedir nene o güzel katmeri yeyınca” diyerek az kaldı kendimi ele verecektim.”Ola yehudunun pici yemamişsan güzel olduğuni nerdan biliyersın” deyince bereket kendimi çabucak toparlayıp ; “senın bişurduğun ekmegın güzel olduğuni yedi duvel biliyer.Ben mi bilmiyacam Bedir nene” diyerek durumu kurtardım.

Bedir neneye katmer tepsisini götürerek bir nevi helalleşmiş oldum sanıyorum. Ama Bedir nenenin varisleri Enver Ağabey,Hafiye abla,Saniye abla ve Yüksel siz de helal edin.Yahver’in çocuklar sizde.

Metin Gümüş

*Yazıda geçen Ermeni ve Yahudilerle ilgili deyimler için her iki cemaat mensuplarından özür dilerim. Bu deyimler yöremizde sadece kızgınlıkla yada hakaret olsun diye söylenmez. Çoğu kez çocukların sempatik davranışları karşısında da söylenir. Örneğin bir çocuğun güzelliğine vurgu yapmak için “ na gozaldur bu Ermanı’nın yada Yehudunun doğurduği” derler. Ayrıca torununu “dedenin döbisi (döbi Ermenice de erkek çocuk demekmiş)” diye seven dedelerin varlığına da çok tanık olmuşumdur. Yine yazıda ki anlatımdan da anlaşılacağı gibi Bedir nene bed dua etmeye kıyamadığı bana Ermeni’nin ve Yahudi’nin doğurduğu derken elbetteki asıl amacı bana yada anneme hakaret etmek değildi. Toprağı bol, mekanı cennet olsun. Rahmetli beni de, anemi de çok severdi. MG.

Bu İçerik 264 Kez Görüntülendi

Kültür Anılar Üye Listesi