Etrafını ormanlar dağlar kuşatmış Tanrım seni böyle güzel yaratmış Bilmiyorum sana kim temel atmış Bilinmez kuruluş tarihin Savaş Köyü Karşı yamacında vardırı kara meşesi Meleşiyor koyun kuzu boldur neşesi Bir cennet misali her bir köşesi Yemyeşildir dört bir yanın Savaş Köyü Şaşortlar dönerdi güzün yaylalardan külekler dolardı sarı sarı yağlardan Bol bol kiraz toplanırdı Agarosman’dan Şimdi o bolluğun yoktur Savaş Köyü Nerdeyse malsız davarsız kaldı düzlar Her yerde hozana döndü napuzarlar Ekinsiz sapsız kaldı harmanlar Harmanı dövecek öküzün yoktur Savaş köyü Düğünlerde çalardı davul ile zurna Genç kızlar yapardı baklava ile burma Yenge ketesi unutulup oldu karma Evlenecek gencin yoktur Savaş Köyü Değirmenlerde öğütülürdü buğday ile arpa Lazutlar parçalanırdı olurdu yarma ile kırma Bir görem deyip o tarafa hiç varma Savacağın germücegin yoktur savaş Köyü Halk kavuşmuş biraz biraz rahata Yaylalara bile çıktı son moda araba Hiç boşa gitmiyor harcanan çaba Nerdeyse yayan gezenin yoktur Savaş Köyü Devlet esirgememiş hiç köye yardımı En sarp mahalleye kadar yapmış yolu Herkesin kapısında akıyor dağın suyu O soğuk suyundan içenin yoktur Savaş Köyü Varıp gezem dedim güzel köyümü Yaşlılardan başka kimse kalmamış Gezip de dolaştım her bir yanını Selam versem bir alacak kalmamış Kavgillerin çoğu çekilip gitmiş Kalanların yaşı altmışla yetmiş Abdullah Dayı yeni bir köşk yaptırmış Hasan Fehmi Emmigilden kimse kalmamış Ne durumda şimdi Sırt’ın hali Burada kalmış Celal Nuri ile Ali Terk edip gitmişler geri kalanlari Ne yapsınlar başka çare kalmamış Kimi gitmiş Bursalarda iş arar İstanbuldakiler her türlü iş yapar Almanya’da bile çalışanlar var Gadahma’da gezip dolaşan kimse kalmamış Akyıldızların İrten Dayı köyün tüccarı Onların da gimiş tüm çocukları Mallarına ekliyor hep zamları Satışlarda sabit fiyat kalmamış Pızıkların çoğu Bursa’ya gitmiş Buranın da sesi soluğu fena kesilmiş Ömer Emmigilin ev bark viraneye dönmüş Ensar Emmi’nin motorunun sesi kalmamış