Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Dostça Bir Yazı

Tamer Dursun

Yanıyor ortalık; cehennmi üflüyor sanki caddeler. Sıcak saatlerde çelik fırını gibi harlı zamanları tüketmek düşüyor bize; ömür denen sofradan. Sadrı daralırken insanın göğüs kafesi mengede kalıyor . Bir yumruk kadar yürek içerde sıkışıyor. Çelişkisinde kalmıyorda değiliz acaba çapraz dizilmiş tahtaların altımı dar yoksa üstümü dar diye. Talkım verecek kimsede yok .

Bazen elindekinin ve içindekinin kıymetini bilmiyor insan. Kendinde olmanın güveniyle nasılsa benim hesapsızlığıyla hor kullanıyor. Elindekininde içindekininde yavas yavas eriyip yok olduğunun farkına varmıyor. Fakat bunu eriten ne külçe gibi ağır sıcak hava nede harlı bir ateş. Eriten yok eden aslında buz gibi ihanet. Öylesine omulmaz yaralar kalıyorki geriye bir hayat boyu acısı çıkmıyor kolay kolay.

İhanet sıcak intikam soğuk duruyor. İhanetin hasadıda genelde intikam oluyor. Öyle bir denklemki vede öyle bir olguki ekerkende yakıyor biçerkende yakıyor. Yapmamak lazım etmemek gerek ama öyle bir altın tepside sunuluyorki leş. Ne leşi görüyor insan nede badedeki zehri. Kişilik erezyonun en hası en acımasız şekilde yaşanırken. Tek çaren var bu cehennem kokulu sofradan lokma almamak için. ‘dost”

Tam o anda biter koltuğunun altında ve bir omuz verirki Dağa dayanırsın sırtındaki dağ kadar yük olsada. İşte o dost çeker alır insanı gayya denilen o yerden. Sen mahcubiyetindeyken yediğin herzenin: O üzüntüsünü yaşıyor arkadaşının kusruna vakıf olmanın.

Çekip alırken dost seni o dar kuyudan. İblisçe girilen yerden Yusuf’ça çıkmanın esrikliği sarıyor bedeni ve Gül kokulu bir defterin beyaz sayfalarını artık. Celi sülüs yazının güzellikleriyle donatmak gerekiyor.

Ve yeni bir başlangınç için kaçımız vira Bismillah demeyi bekliyoruz.

Tamer Dursun

Bu İçerik 248 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi