Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Gecenin Mahkümu

Tamer Dursun

Okuduğum kitabı koltuğun üzerine bırakıp cama doğru yürüdüm. Gecenin yarısı geçeli epey olmuştu. Perdeyi araladığımda sanki kitapta okuduğum asya savanları uçsuz bucaksız serilecekti önüme belki diyecektim; Şu ilerdeki mavilik ıssık gölmü. Derinden duyabilecekmiydim kurt ulumalarını. Kendimi o an bir kırgız çobanı gibi hisetmeme sanırım okuduğum Aytmatov'un kitabı sebep olmuştu. Hiç biri olmadı karşımdaki manzara kasvet ve zindansıydı. gecenin karaltısındaki tek hayat belirtisi karşı binanın bacasından tüten gri kömür dumanıydı. Tekrar çektim perdeyi.

Motorun brandasına elimi atar atmaz geceye ait belkide tek güzel şey beyaz bir kediydi. Fırladı kaçtı brandanın altından çıktı. Duvarın üstüne pek mutlu değildi. ama bende değildim. Komşum Cemal amcayı rahatsız etmemek adına yola kadar motoru çalıştırmadan gitttikten. sonra Kontak anahtarını çevirdim. Bir iki nazlansada çalıştı. Karşı çöp konteyner inin etrafındaki üç beş sokak iti ters ters baktılar. Sanki bana acıyorlardı.

Artık Trafik lambaları sadece yanıp sönen sarı ışık vermekteydiler. Sokak lambaları bile sanki boşa yanmanın ızdırabındaydı. Bana benzediklerini düşündüm. gecenin bir yarısı hayat arama telaşındaki ben yavaş yavaş hızımı arttırırken bir nebzede olsa avunmaktaydım. Nede olsa özgürlük benzeri kandırmacalar yaşatıyordum kendime.

Eski otogarın ordan geçerken O günler canlandı gözümde. Nasılda hareketli olurdu buralar. İkiye ayrılmıştı o zaman Trakya ve Anadolu diye . Simsarlar Yolcu olduğunu anladılarmı yakasını bırakmazlardı insanın. On dakka sonra kalkıyor abi , Erzincanmı abi, Ankara direk abi , Antalaya üçyüziki es abi Adanamı rekabet var abi bedava. Oysa şimdi Bir kaç berduştan başka kimse kalmamıştı. Bir polis minübüsü sağda ağır ağır gidiyordu. Yoldan aşağı hafif eğimde Motor neredeyse kendi gidecekti. sol tarafta eski sur kalıntıları sağda ise şehrin en eski mezarlıklarından biri vardı. Merkez efendinin nezninde hepsine toptan bir fatihayı hediye ettik. Öyleki geceye dair en faydalı iş'te bu olmuştu. Ve unutmadık terk,i dünya yakınlarımızı, unutmadıklarımızın yakınlarını.

Yol Sahile inipte nihayet bulunca gidonu sola çevirip sahil boyu biraz gaz verdim. İstanbul ışıl ışıldı. Karşı kıyıya gözüm takıldı. Ne kadar ulaşılmaz ve güzeldi oralar. Oysa bir adım ötedeydi Bir o kadarda uzaktı. Aradaki mesafe kilometrelerle değil başka şeylerle ölçülebilirdi ancak. Bütün bu muamma ve grift halime sadece acı bir tebessüm edebildim. Balık halini geçer geçmez küçük balıkçı barınağının girişine çektim motoru Hemen inmedim üzerinden. Barınağa sığınımış kış ortasındaki tekneleri seçmeye çalışıyordum. Birinin adı "forsa" olacak ( Kürek mahkumu demekmiş)

Selamınaleyküm diye birkaçkez seslendikten sonra Teknenin içinden aleykümselam diye cevap aldım. Bana kendi öğretmişti selam verip izin almadan hiç bir tekneye çıkma diye yılar geçsede unutmamıştım. Tek oda kamaranın kapısı açıldı içinden elindeki gemici fenerini Başının hizasında. Tutan adam. emin olmaya çalışarak bakıyordu. Tanıdığı anda ilk sözü

....-Kaçkarın delisi sen ha...!
....-Benim benim ya marmaranın velisi ne var ne yok Unutmamışsın bizi
-He unutmadım gardaş unutmadım bir şu omuzumdaki mermiyi bir seni birde neyse gel hele

Askerlik arkadaşım Turhan her naneye atlardık. her görevin gönüllüsü. Kaç pusuda kaç çatışmada sırt sırta vermiştik. Yetmemiş Askerlik bitmiş biz gene devam etmiştik. Ama genede ölmeyi becerememiştik.

Küçük tüpün üstündeki kelepçeli demlik bizim hoşbeş bitene kadar kaynamıştı. Turhan nişanlıydı ve askerdi o zamanlar. fakat nişanlısı Turhan askerken kaçmıştı birine. askerden sonra bulmuş ama kıyamamıştı sonra herşeye boşvermiş şu küçük teknede devam ediyordu yaşamaya.

-Hele anlat bakalım dedi sen bunca yıladan sonra buralara düştüysen var bir sebebi.

Var ya Turhanım dedim başladım anlatmaya ne varsa anlattım bu sırada ikinci demlik çayda bitmişti sabah ezanı okunuyordu. Ve benim bak şu Karşıda duran motorsikleti görüyormusun işte herşeyi o başlattı diye başladığım hikayem bitmişti. Sabah fena ayazdı. birkez daha baktım karşı kıyılara oradamı dedi Turhan. Dedim orda, Doğru dedi burdan bile görünür bilirim.

Adı ne dedi ; güldüm..!

Peki dedi.

Tamer DURSUN

Bu İçerik 213 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi