Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

”...Kemal...”

Tamer Dursun

"...Kemal..."

Akşam görüşürüz canım dedi evden çıkarken. Her zamanki gibi traşını olmuş. Takım elbisesini giymiş kravatınıda takmış. işine gitmek için evinden çıkıyordu.

İki yaşındaki oğlu Murat artık iyice evin neşesi olmuş sürekli sorular soruyor ve afacanlıklar yapıyordu. Eşi Tülay bazı akşamlar oğlunu babasına şikayet ediyor. Senin bu oğlun varya bu oğlun diye başlayan neşeli muhabbetler evlerine sımsıcak güzellikler sunuyordu.

Evden çıkar çıkmaz ilk işi Kemal'in. Hemen evlerinin yanındaki bakkal Davut yerine iki sokak ötedeki büfeden almak oldu günlük gazeteleri.

çoktandır böyle yapıyordu. Artık neredeyse ahbap olduğu Malatyalı şevki dayının çay ocağının yolunu tuttu. Selam sabahtan sonra her zamanki gibi tek şekerli çayını içerken. Cebinden çıkardığı tükenmezi bir eline alıp. seri ilanlar sayfasını incelemeye başladı. Bir taraftan şevki dayıyla sohbet ederken bir taraftanda sayfada bazı yerlere yuvarlak çizgiler çekiyordu.

Şu internetçi çocuğa deli oluyorum şevki usta dedi çok geç açıyor cafeyi. İnsan elindekinim kıymetini bilmiyor.

Son büyük krizden Kemalin şirketide etkilenmiş. Şirket küçülme kararı almış. Bir sürü çalışanını işten çıkarmıştı. En baştada patron yüksek okul bitirmiş işçiden daha fazla para alan ofis elamanlarına göz dikmişti bunların aldığı maaşla dört işçi maaşı veriirim diyormuş muhasebeye.

Zaten ne beklenirdiki ilkokulu bile zor bitirmiş Allahın yürü ya kulum dediği zengin olmuş ama adam olmayı başaramamış maaşını verdiği insanların kendisinden daha üstte olmalarını hazmedemeyen kompleksli kodamandan.

Öğlene kadar iş ilanlarına bakıyor öğleden sonrada tek tek randevu aldığı yerlere gidip görüşme yapıyordu. Ama nafile sadece forum doldurup biz sizi ararız klişe sözlerinden ibaret kalıyordu. başvuruları.

Tülay'a söyleyememişti İşten çıkarıldığını . Çok niyetlenmiş ama bir türlü diyememişti. Nasıl olursa bir iş bulurum öyle söylerim diyordu. Evinin sıcaklığına kıyamıyordu. Büyü bozulmamalıydı yuvasında. İdare etmişti şimdiye kadar ama nereye kadar gidecekti. Kredi kartları limitlere dayanmış. Artık arkadaşlarının işyerlerindede fazla kalmıyordu. Sağdan soldan aldığı borçlarda sıkıntı yapmaya başlamıştı. En çokta sabahları evden çıkarken kan düşüyordu yüreğine ama yüzü gülüyordu. Yalan söylüyordu Yalan söylüyordu.

O sabah gene evden çıkarken. Tülayı öptü Murat uyuyordu Onuda öptü kokladı. Apartmadan çıkarken tek lüksü olan motoruda yoktu yerinde. Kızım derdi karakızım derdi motoruna. Dün satmış Parasını Tülaya vermiş bu sende kalsın demişti. Nasıl olsa kışa giriyoruz. Yaza başka alırım. Hakkını helal et canım dedi evden çıkarken. Helal olsun derken bir anlam verememişti Tülay.

Taksiciye kadıköy dedi binerken arabaya. Eski bir şarkı çalıyordu Sezenden radyo "gidiyorum bütün aşklar yüreğimde" diye başlayan. Köprünün üzerine geldiklerinde Trafik iyice yavaşlamış santim santim ilerliyordu. Şoför Kapı sesini duyar duymaz dikiz aynasından. yolcuya baktığında kemal inmişti bile. birde korkuluklarda gördü kemal'i

Bir dahada kimse görmedi Kemal'i ama hiç kimse görmedi...

Ardında bir taksinin arka koltuğunda beyaz bir zarfla yirmi lira bırakmıştı

"Kemal"

Acaba diyorum acaba Kaç Kemal her sabah işe gidiyorum diye evden çıkıyor...?

Tamer DURSUN

Bu İçerik 225 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi