Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

SEN BARİ GİTME OĞUL

İsmet Aci

Ağustosdu .

Baba oğul yan yana uzandılar.Sabah erken kalktıklarından uyku tabiri doğruysa gözden akıyordu.Erken kalkmasan olmaz. Köy yerinde işin bereketlisi gün tepeye dikilmeden yapılır.sabah evden çıkarken senden önce yola çıkan tanınıyorsa geç kalmışsın demektir.

Sıcak bastırınca eve döndüler. Öğle yemeği hazırdı. Açlığı isyan ettiren ketenin kokusu uzaktan duyuluyordu. Yanında da mutlak ayran vardı. Bundan iyisi can sağlığı.Bu ikiliyi bir an önce mideye indirmek için kapıdan içeriye aceleyle girdiler.

Herif;

Hı.

Sofra hazır.Bir iki lokma bir şey yiyin de öyle uzanın,hem dinlenir hem uyursunuz.İşten dönünce bir öğle uykusu sanki adetmiş gibi her gün tekrarlanırdı. Sıcaklık kırılınca sizi uyandırırım. Çocuk fazla yiyemeden geri çekildi. Yorgundu. Son lokmayı yutarken gözleri kapandı. Olduğu yere yattı. Uyku düşman olsa reddedemezsin gelişini.Artık bilinmez bir alemi yaşamaya başlamıştı.

Karnını doyurdu. Babası da yorgun ama hiç belli etmezdi. Duasını etti.Oğluna doğru kaydı. Yüzüne baktı.Gözleri doldu.Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Yüzünü döndü bu damlayı karısına göstermedi.

Topla hanım sofrayı.

Gelen giden olur. Yerde kalmasın. Bu mevsimde misafir çok gelirdi. Çoğu soğuk su için gelirdi.Kaşla göz arası sofrayı topladı.

Karı koca bir birlerine pek isimle hitap etmez. Çoğunlukla uydurma isimle çağırırlardı. Bu seferde,Öyle yaptı. Kı. Kı. Dedi.Hatırlıyor musun düğünümüzü.Birbirimize yabancı iki kişiydik.İki kelime bulup ta bir türlü söze başlayamadık.Erkeklik bende kalsın diye ne yapıp edip önce ben konuştum.

Konuştun da ne dedin?

Ne diyebilirdim ki.Babanın adını sordum.Sonra sabah olunca anladım ki biz evlenmişiz. İçini derince çekti. Ah Ah. Bu iki kelimenin altına bir ömrü sakladı.Babası sert adamdı. Yüzünün sertliğinin yanında yufka yüreği vardı. Ne zaman yalnız kalacak olsalar. Oğul derdi. İlk Çocuk erkek olacak derdi.Allahın ne hikmetiyse ilk çocuğumuz erkek oldu. İçim akıyor çocuğa. Babamın yanında sevemiyorum bile. Bu köy yeri yok mu. Çok adetleri var öyle seviyorum ki Ama bu gereksiz kurallarını hiç sevmiyorum. Çocuk gülmeye başlayınca artık dedesi bir bırakmadı ki biz elimize alalım.Şimdi bu İstanbul çıktıda çocuklar biraz açıldılar. Artık gezip tozmadan evlenmiyorlar. Doğrusuda bu olsa gerek.

Ne yani dedi. Karısı. Biz seninle gezip tozmadık diye pişman mısın benimle evlendiğine.Kızma dedi evimin baca tüttüreni sen evlendiğime pişman değilim. İnsan bir su gibi düşüncesinin arkasından akınca aklına geliyor böyle şeyler. Sabah erken kalkınca bacasından duman çıkan evleri sayıyorum. Bir eksik olunca yüreğim yangın yerine dönüyor. Ne zaman köye bir kamyon gelse yine birilerinin gideceğini düşünüp kahroluyorum.kağnıyı yapan adam Nuri cennette yatsın. Ekmek oldular eve doğru aktılar. Bu güne kadar kimse kağnılarla gidemedi. Ama Alman arabaları yok mu bitirdi bütün köyü.Giden gidene.Bizim köyün hocasının komşu köylerde övgüsünü duydum. İyi vaaz ediyormuş diye bana sordular.he dedim. Acaba bir gün camide komşular köyünüzü yurdunuzu bırakıp uzak iller gitmeyin dese olur mu ki.Gücüme gidiyor hanım dedi. Daldı.

Uyku bir bohça oldu. İçine koydu.artık o da çocuğu gibi uykuya teslim oldu.

Uykusuna rüyalar akmaya başladı.Adamın biri ellerini açmış dua ediyordu. Ey yeri göğü yaratan. Bizleri yarattın madem rızkımızı niye serptin elin memleketlerine. Yoksa sende mi bizi suçlu yarattın.Madem gidiyorlar dur desen olmaz mı ki?Kamyonlar bizim köye gelmesinler. Minibüsler gelmesinler. Gelince hep göçüyorlar.Evlerin bacasından çıkan dumanlar eksiliyor.Yüreğimde ateşler yanıyor.Bu ne yazgıdır. Biz gidiyoruz onlar gelmiyor. Sadece gurbet bizim için mi?

Uykudan uyandı. Oğlun uyuyordu.

Yüzüne baktı. Sen bari gitme oğul.

Bu İçerik 264 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi