Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Şıpızınni

İsmet Aci

Tuhaf bir kelime. Sözlükte olur mu olmaz mı bilmem. Hiç bakmadım. Bir gece aklıma düştü.nerden düştüğünü anlatırsam belki bir anlamı olur.

Kışları gurbette geçirip köye döndüğümüzde eşi dostu büyükleri sevdiklerimizi ziyarete gideriz.bende Mayıs sonunda köye gittiğimde, birkaç gün den sonra amcamın ziyaretine gittim. Kapıda oturmuş yaban armutlarının dallarından ağaç kaşıklar yapıyordu. Kirli sakalı yüzüne yakışmıştı. Başını kaldırdı yüzüme baktı. Gözleri güldü. Beni gördüğüne sevinmişti. ayağa kalktı sarıldık. Kapının önünde yine amcamın boş zamanlarında gelen gidenin oturması için kendi becerisiyle yarattığı oturma yerine oturduk. halımı hatırımı sordu. çocuklarımı sordu. Beni yürek sevdiğini biliyordum. Birilerinden korkar çekinir bir hali olduğunu sezinlemiştim. Yer evinin kapısından içeri başını uzattı. Karısına hep kı diye seslenen amcam yine öyle yaptı. Kı dedi bak bizim yeğen gelmiş. Amcamın hanımı kapı dışına çıktı. Hoş geldin dedi. onunla da bir bir birimiz sorduk.

Aşağıdan birkaç inekle birkaç koyun geldi evin önünden geçti. Arkalarından elleri yüzü terleyip kire karışmış on yaşında bir erkek çocuk geldi. Amcam hey tahtı bozuk şipızınni dedi gene erken götürüyorsun hayvanları anan kızacak. Çocuğun adının şıpızınni olmadığından emindim. Amcamın verdiği bir isimdi. Ne anlama geldiğini pek anlamadım. Yaptığı tahta kaşıkları elime aldım evirip çevirdim. Külfetli işti. Çok baktın birini al geline ver çorbayı karıştırsın. Birini daha alayım deyince olmaz dedi. Satıyor musun dedim. Yok ama herkese bir tane veriyorum dua ediyorlar.

Amcamdan ayrıldım. Yıllar sonra bir gece amcamın o yüzüne yakışan kirli sakalını hatırlayınca o gün düştü aklıma. Bir de Şıpıznni.

İsmet ACİ

Bu İçerik 245 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi