Şavşat ve Kültür-Sanat Şiirler

Sahi Kadının Vatanı Neresi

Ali Yüksel

Sorun anlayabilmektir. Kadın olmadan kadını, erkek olmadan erkeği anlamaktır iletişim. Yoksa bunca kavgaya gerek kalırmıydı? hiç...


SAHİ KADININ VATANI NERESİ
Yüreklerimiz kanıyor
nerede bekliyoruz bir türlü gelmeyen aşkı
ve sarmasını yaralarımızı...
Yani hiçbir zaman olmadığımız kadar yalnızız
...bizden uzaklaştı aşk!...
eski şifreleriyse
bir işine yaramıyor aşkın.
Sesi; Belli değil nereden geldiği dalgaların.
Düşümüz kendimize ait yaşam alanımız yalnızca
ve burada başka yüzyılların havasını soluyoruz
geçmiş yüzyılların
daha insanca bir zamanın
ve dünyaya açık bir şekilde yaşamanın
ve kaderin iplerini elinde tutmanın uyanıklığıyla
sıcaklık içinde öfke taşıyoruz.
Kızgın lavlar gibi akan erkekler
donup taşlaşıyorlar sonrasında.
Oysa yüreğimizde arzu bir tohum
büyüyen bir özlem
beşik gibi sallanan
yükselen
hızlanan.
Buna rağmen bir erkek için her zaman
kapısını kilitleyecek bir kadın bulunur yüreğinin.
Yani yüreğim izlemekte ölümün sesini
İrademe yaslanarak ne kadar zaman kaybettim?
Bağıramadım;
"yaşasın hiç uyumayan köpek balıkları!
yaşasın votkanın siyah tütünle karışan erotik tadı!
yaşasın yaşadığımızın tek kanıtı olan ten!"
Gerçekten;
cinsellik herkesin ortak sorunu değilmiydi?
Dünyada dokunmanın olanaksız olduğu erkekler varmıydı?
Elini değdirsen
saçalarını okşasan
bir kasını tutsan
yani seni avutan küçük bir dokunuş peşinde koşsan
yaşamıyor mu olursun?
Yaşamıyorsan
bunda pişmanlık duyacak
hiçbir şey yok öyle mi?
Öldürmeliyim içimdeki erkeği bir kadın olarak;
ölümden bir küçük an çalmak için,
bir an ışıl ışıl parlamak için...
Varoluş nedenimiz kaybetmeyi anlamak değil midir?
Yaşamın ne istediğini sormak,
duraksamadan üzerimizden akıp gitmesine kızmak yada.
Bağırmak istiyorum!...
Kızmak istiyorum!...
duruluğun beni uzak zamanlara,
canlıların ölülerden ayrıldığı zamanlara götürmesini istiyorum!
Yıldızlar,güneş,ay ve yaşadığım dünya
evren bir düş gibi
ben artık görüneni seviyorum
rüzgarın ıslık sesini dinliyorum
gözlerinin sabah ışığını
iki servi ağacının başında sadık askerler gibi
gündüz düşlerimden ayırıyorum.
Yaşam tarihin çok ötesinde
mezar kadar sessiz,
gökyüzü yok
oysa yıldızlar ne kadarda çok!

Boşluğun adı neydi sahi?
Uzun zamandan beri ağlamıyordum
ve bu halimle bile Don Juan'a acıyordum hala!...
Birde güvenebilseydim geleceğe
az bulunur kırmızı bir ateştim.
Ben bu sessizliği bozmaya cesaret edecektim!..
Tutsak yüreğimle mumların alevlerinde
sonsuza değin dans edecektim...
Oysa kimsenin kucaklamadığı bir çocuk gibi,
gece yıldızlara bezenmiş ipekli kumaş gibi
gecenin dipsiz uçurumlarında
sessiz bir acının ağırlığıyla
AĞLAMAK İSTİYORUM!...
keşke inatçı arzularım boşansa bedenimden,
alev fışkırsa gözeneklerimden!

Ey!...azıcık kalan yaşam;
yeni doğan güneş,
sen mükemmel aşk,
son kez önümde dans eden gölge,
sonsuz,güçlü ve eldeğmemiş kırlar,
rüzgarın getirdiği koku
SÖYLE BANA!..
SAHİ KADININ VATANI NERESİ?

Bende bir gün öleceğim
Peki ne koparttım ölümün elinden?
Belki uzak iklimlerin düşsel öyküleri
ve karşı koyabilmek zamana,
yalnızca bir dansmı?
yoksa bir öpücük mü sadece?
bedenim hafiflemesin diye
meydan okumanın çağrısına uymadım.
Oysa hafifletmeliydim bedenimi,
koşmalıydım dans eden gölgeye,
koklamalıydım rüzgarın getirdiğini,
sonsuz kırları kim alabilirdi elimden?
hep sıcak tutmalıydım yüreğimi...
VATAN SA SAHİ HİÇ ÜŞÜMEDİĞİM
YÜREĞİM DEĞİLMİYDİ BENİM?....2001-HAZİRAN
Ali YÜKSEL

Bu İçerik 180 Kez Görüntülendi

Kültür Şiirler Üye Listesi