Şavşat Duvar Gazetesi Ekonomi
Neden Artvin’e Yatırım Yapılmaz!!!
Neden Artvin'e Yatırım Yapılmaz Ya da Nereye Yatırım Yapılır?
Yerel içerikli bir çalışmada ekonomiyi yerele indirgemek oldukça zor. Çünkü ekonomi, evrensel boyutlu bir bilim dalı. Ekonominin işleyişi evrensel olgularla biçimlenmiş. Evrensel kıskacı kaldırıp ülke çemberini öne aldığımızda, ulusal ekonomi normları ve işleyişi çıkıyor karşımıza.
Sistematik olarak kapitalist ekonomi modelinin, uluslararası işbölümünü, kendi geleceğini garantileyecek biçimde reorganize ettiği günümüz koşullarında, ulusal ekonomilerin kendi yapılanışları hakkında söyleyebilecek sözlerinin olmadığına tanık olmaktayız. Kendi dinamiklerini harekete geçirme kararlılığından yoksun olan ulusal ekonomiler, ulusal pazarın şekillenmesine göre yöresel işbölümleri oluşturmak zorunda kalıyorlar. Ulusal pazarların işleyişi, ulusal ve uluslararası pazara yatkınlık-yakınlık-derecesi, yöresel işbölümünde öne çıkmanın koşulu oluyor.
Uluslararası ekonominin uluslar üstü dev yapılanmayı, çevre-merkez biçiminde konumlandırması, evrensel, ulusal ve yerel işbölümü zincirlerinin halkalarını birbirine eklemlendirmede belirleyici unsur oluyor. Konuyu bu yönüyle irdelediğimizde, olaylara bakış ve yorumlayış tarzımızı belirlemek durumunda olduğumuzu görürüz. Buradan hareketle, yöntemi belirleyebiliriz. Bu yöntem, olayların ve toplumsal sürecin kesintisiz birbirlerine bağlılığı ve değişkenliğin sürekliliği ile açıklanabilir. Bakış açısının sağlıklı olması, düşünce maratonunda aynı temponun kesintisiz devamı açısından zorunludur.
21. yüzyıla girerken bütün ekonomilerin en temel sorunları, kalkınmak ve gelişmektir. Az Gelişmiş Ülkeler (AGÜ), ki yeni işbölümünde çevre konumundadırlar, temel sorunları kalkınmaktır. Gelişmiş Ülkeler (GÜ), ki temel sorunları, var olan durumlarını korumak ve refahı daha da arttırmaktır. Yeni işbölümünde merkez konumundadırlar.
Az Gelişmişlik-Çevre, Gelişmişlik-Merkez olgularından hareket ederek ulusal ekonomi haritamızı şekillendirebiliriz.
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) fakirlik sınırlarını saptayan rakamlar açıklıyor. Birleşmiş Milletlerin tespit ettiği, yıllık 541 USD altında gelir elde edenlerin sayısı, ülke nüfusunun %20'sini aşıyor Türkiye'de. Nüfusun °1o20'lik bir diğer kesimi ise ulusal gelirden %57.2'lik pay alıyor. Yani ülke nüfusunun 50 milyondan fazlası, ulusal gelirden ortalama 541 USD'nın altında pay alıyor. Başka bir istatistiğe göre de, çalışanların ulusal gelirden aldığı pay, 1995 sonrası %22 düzeyine inmiş durumda.
En kestirme ve kaba bir anlatımla, Türkiye ekonomisinin durumu ortaya çıkıyor. Yukarıdaki saptamalara “teorik varsayımlar” diyenler varsa, geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'daki yardım dağıtımını anımsayıp gerçeğe yaklaşabilirler. Çünkü gerçek, anımsamak kadar yakın.
Ülkenin ulusal göstergeleri, çarpık yapılanışı bariz bir biçimde sergiliyor. Bu göstergeleri yadsıyarak yerel ekonomi gözlemi yapabilmemiz olanaklı değildir. Evrensel boyutta gözlemlediğimiz Merkez-Çevre ikilemini, ülke bazında da pazara yakınlık derecesiyle, Metropol-Taşra ikilemi ile gözlemleyebiliyoruz. Metropol-Taşra ikileminde belirleyici temel unsur, kapitalist ekonomi kuramının temel varsayımı sayılan üretim faktörlerinin konumlanışı. Yani, girişimci (müteşebbis), sermaye, emek (işgücü) ve doğal kaynaklar (toprak, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri) dörtlüsünün uyumlu bileşimi. Kapitalist söylemle tam istihdam. Ulusal ekonominin zenginliği de, tam istihdam düzeyiyle ölçülebilmekte.
Nüfusu hızla azalan bir ilde, sayılan faktör dengesizliği ilk planda karşımıza çıkıyor. İlin dağlık ve engebeli bir alanda konumlanışı, kapitalist söylemin temel yasası dediğimiz faktör kıtlığını da, temel sorun haline getiriyor. Bu nedenle de, Türkiye'nin en geri kalmış illerinden biri olma sonucunun yaşandığı Artvin'de, 1980 sonrası hızlı göç olgusu gündemde. Sınır ticareti bile, göçü önleyemiyor. Tarıma elverişli alanların azlığı, yeterli turizm planlaması ve organizasyonunun olmayışı, refahın giderek düşmesini kaçınılmaz kılıyor.
Ülke ekonomi politikalarında, üretim olanaklarını tespitten yoksun, demokratik, katılımcı planlamayı yadsıyan temel anlayış, yerel olarak Artvin'in doğal zenginliklerini de harekete geçiremiyor. Su kaynakları bol ,olan Artvin, bu kaynaklarını akılcı olarak ve yeterli düzeyde kullanamamaktadır. Bitki örtüsü açısından ülkenin en zengin illerinden biri olan Artvin, plansız orman kesimiyle, giderek bu zenginliğini de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Artvin, yeraltı kaynakları açısından oldukça zengindir. Altınlı, gümüşlü maden yataklarının yanı sıra, bakır, çinko, kurşun, çimento hammaddesi içeren cevher yatakları da vardır. Ülke ekonomisinin veri teknoloji koşulları, yeraltı zenginliklerinin optimal (uygun) kullanımını engellemektedir. Artvin bakır madeninin önce Kuvarshan, günümüzde de Murgul'da bitme noktasına gelişi, yukarıda sözünü ettiğimiz nedene dayanmaktadır. Sanayi etkinliği hızla azalan Artvin'de tarım, il ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Çay, fındık, mısır, üzüm, buğday ve bazı meyveler, Artvin'in tarımında oldukça önemlidir. Tarımsal üretim, pazarın darlığıyla koşut olarak giderek düşmektedir.
Sarp sınır kapısının açılması, turizmi önemli ölçüde canlandırmıştır. Ancak ticari organizasyonu yeterince gelişmemiş olan Artvin'in, ihracata dönük bir organizasyonu da zamanında oluşturulamamıştır.
Artvin ilinin faal nüfus dağılımına baktığımızda,
* % 74'lük kesimin tarım
* % 15'lik kesimin hizmetler
* % 3'lük kesimin ticaret
* % 2'lik kesimin inşaat
* % 6'lık kesimin sanayi iş kollarına dağıldığına tanık oluruz.
Ulusal gelirin sektörsel dağılımında ise şu tabloyla karşılaşırız:
* Hizmetler %38
* Tarım %29
* Sanayi %22
* Ticaret % 6
* İnşaat % 5
Artvin ili, ulusal gelirin yurtiçi dağılımında, Türkiye sıralamasında 59-65. sıralarda yer almaktadır. Kişi başına gelir dağılımı sıralamasında ise Türkiye genelinde 37-42. sıralarda değişen bir yere sahiptir.
Evrenselden ulusala, ulusaldan yerele, kendi ekonomi mantığımı yeğ tutarak yüzeysel bir saptama yapmaya çalıştım. Ekonomi bilim dalının olanaklarını, politik ekonominin yol göstericiliğiyle donatarak evrenselden yerele giden süreci daha ayrıntılı biçimde irdelemeye devam edeceğiz. Eğer buraya kadar yazılanlar sıkıcı gelmediyse. Ama olsun. Doğruyu söylemek uğruna, Artvin insanı bedel ödemeyi şiar edinmiştir. Doğruları kaldığımız yerden birlikte saptamak, birlikte üretebilmek umuduyla. Gelecek sayılarda daha ayrıntılı, daha kapsamlı söyleşilere.
Bu İçerik 6214 Kez Görüntülendi