Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat
Cindağında Pancarcı
Merhaba sevgili doslar. Cindağında pancarcı eylencelerini anlatmadan önce, pancarcı eylencelerinin nereden kaynaklandığını anlatmak isterim kısaca.
Pancarcı Şavşat'ın köylerin de yaylacılığın yapıldığından beri süregelen ve yaylaya giden ninelerimizin, annelerimizin ve bunlara yardım etmek için gelinlerin ve genç kızlarımızın, yaylada beraberce (topluca) dağ pancarı toplamak için gittikleri bölgede yani o yayla toprakları sınırı içerisinde pancar toplamak, bu pancar toplama işini yapanlarada pancarcılar denilmiş. Pancar toplamaya giden insanların pancar toplarken, pancer toplamaya giderken ve pancar toplamadan gelirken, manili, türkülü, oyunlu ve yemekli yapılan eylence pancarcı ismini almıştır zaman içerisinde.
Cindağında pancarcı genellikle Temmuz ayının başından itibaraen onbeş yirimi gün devam ederdi, tabiki hava şartlarına göre süre uzayabilir veya kısalabilirdi. Neden bu tarih çünkü hem pacarın toplanma olgunluğuna ermesi, köy işlerinin bu ay içerisinde az olması, gurbette olan insaların tatile gelmesi ve özellikle bu tarihe tatillerini ayarlaması, il dışnda eytim gören öğrencilerin yaz tatilinde olmasıdır. Gurbette olan vatandaşlarımız, köylülerimiz, öyrencilerimiz dört gözle beklerdik temmuz ayını, Cindağında olan ninenelerimiz, annelerimiz ve çobanlarımızda yakınlarını görebilmek için tatlı bir heyecanla sabırsızlanırdı ister istemez. Pancarcı şenliyi öğle sadece pancar toplamaya giderken deyil artık gelenksel yayla şenliyi halini almıştı.
Gün gelmişti artık, Sulobandan(pınarlı) meriyadan (veliköy) sığiya(yoncalı) dan o zamanın en iyi ulaşım aracı olan atlarla, bir kısmıda kamyolarla cindağına gitmek üzere yola koyulurlardı. Milli çalgımız olan davul zurna birkaçgün önceden gelirdi cindağına, topluca gelen yakınlarını davul zurna ile karşılardı ninelerimiz ve annelerimiz ya sarbiyelanın başında yada cindağının yaz kış deyişmeyen bekçisi olan Rahmetli çoban AHMET'in mezarının yanınında. Kamyonlarla gelen evlenme çağı gelmiş kızlar, nişanlı olan kızlar, yeni gelinler, enişteler, delikanlılar en şik ve rengarek kıyafetleriyle bir mozaik oluştururdu kamyonlardan inildiyinde, davulcu daha bir şevkle vururdu davula çomağı ve kısa bir hasret giderildikten sonra pancarcı resmen başlamıştır artık, gecesi güdüzü yoktur eylenmenin. Çobanlarda koynu nağırcı (büyükbaş hayvan çobanı) kuşluk (sabah saat 9.5 - 10) vaktini kaldırmıştır, bu saatlerde süt sağma işi kalkmıştır.
Cindağında hava güzelse bir başka doğar sabah güneşi,ilk napızarlaın bulunduğu bölgeye vurur ve insanların toplanarak cinnikayanın başı olan yere yurtlara (düzlük yemyeşil ve alabildiyince büyük ova) doğru yol almanın habercisidir davul zurna ile beraber, insanlar toplanır cinikaya doru yolalınır. Türküler, maniler söylenir yollarda, şakalar yapılır gençler arasında. Bu yollarda, genç kız anneleri ve genç delikanı anneleri bir başka yürürdü, çünkü bunlara itibar fazlaolurdu ve anneler de bunun bilincinde olduğundan çok hanım ağa olurlardı. Evlenecek kızlar ve erkeklede kendilerini beyendirmek için oturp kalkmalarına konuşmalarına ve büyüklere saygıda asla kusur etmezlerdi, gizli aşklar (gözetme) ler ve kaynana adayları tarafından saraflanmalar (İnceleme araştırma) yapıldğını bilirlerdi. Davul zurna eşliyinde önce bir ağırbar sora sarması, hemen ardından ATABARI vs. halkoyunlarımız oynanır, karşılıklı maniler türküler, ve yarışmalar yapılırdı gün boyu, yemek vakti kimsenin aklına gelmezdi pek fazla, gelende yayladan getitdiyi çadi gevreyini (mısır unu ve taze kaymakla yoğrulur ve somun ekmeyi biçimimde küzüne sobada pişirilir) hemen soğuk fungarın (dogal kaynak suyun topraktan çıktığı yer) başına gider bir tas yoğurdu bu suyla ayran eder içinede gevreyi dorar bir afiyetle yer, o lezzeti hiç bir yerde bulamazssınız.
Bizden büyük abilerimiz kendi aralarında futbol maçı yapar bizde yop toplamaktan yorulurduk ama asla usanmazdık. Akşam olur yaylaya dönme vakti gelirdi, ninelerimiz ve annelerimiz peştemal ve kurşaklarını özenle düzeltip yalanın yolunu tutar ve yayalaya gelirdik, akşamdan biraz dedikodudan sonra gece geç saatlere kadar ay ışığında veye büyük ateş yakılarak etrafında gündüz kaldığı yerden devam ederdi hiç yorulmamışcasına ve yıllarca süre gelmiş hiç unutulmamışcasına, Ben 8-9 yaşımda iken yapılan pancarcı idi bu anlatığım, ve neolduysa oldu kalabalık genç nüfus geçim derdi insanlarımızı bu bölgeden alıp bir tohum gibi serpiştitdi gurbet ellere .
TC VATANDAŞI OLMAKTAN. ATRVİN'li OLMAKTAN, ŞAVŞATLI VE SULOBANLI (PINARLIKÖYÜ) OLMAKTAN, BÖYLE BİR KÜLTÜRE SAHİP OLMAKTAN, BU KÜLTÜRÜMÜZÜ TANITAN ŞAVŞAT COM GİBİ SİTEYE VE YAYINCILARINA SAHİP OLMAKTAN ONURVE GURUR DUYUYORUM.
PEŞTEMAL: Genellikle siyah renkli kalın kumaştan yapılmış yöresel olarak ninelerimizin ve annelerimizin gidiyi, tek parçadan oluşan ön taraftan belden aşagısını kapatan üst kısmına dikilen yün kemerle bele sarılarak bağlanan giysi.
KURŞAK: Yün ipliyinin kök boyasıyla byanarak ve desenli motfler verilerek örülmüş kenarları püslüllü, yine belden bağlanan ve arka kısmı kaptan ve bele bağlandığında üçgen şeklini alan bayan giysisi.
Saygılarla
Öktem AYDIN
Pancarcı Şavşat'ın köylerin de yaylacılığın yapıldığından beri süregelen ve yaylaya giden ninelerimizin, annelerimizin ve bunlara yardım etmek için gelinlerin ve genç kızlarımızın, yaylada beraberce (topluca) dağ pancarı toplamak için gittikleri bölgede yani o yayla toprakları sınırı içerisinde pancar toplamak, bu pancar toplama işini yapanlarada pancarcılar denilmiş. Pancar toplamaya giden insanların pancar toplarken, pancer toplamaya giderken ve pancar toplamadan gelirken, manili, türkülü, oyunlu ve yemekli yapılan eylence pancarcı ismini almıştır zaman içerisinde.
Cindağında pancarcı genellikle Temmuz ayının başından itibaraen onbeş yirimi gün devam ederdi, tabiki hava şartlarına göre süre uzayabilir veya kısalabilirdi. Neden bu tarih çünkü hem pacarın toplanma olgunluğuna ermesi, köy işlerinin bu ay içerisinde az olması, gurbette olan insaların tatile gelmesi ve özellikle bu tarihe tatillerini ayarlaması, il dışnda eytim gören öğrencilerin yaz tatilinde olmasıdır. Gurbette olan vatandaşlarımız, köylülerimiz, öyrencilerimiz dört gözle beklerdik temmuz ayını, Cindağında olan ninenelerimiz, annelerimiz ve çobanlarımızda yakınlarını görebilmek için tatlı bir heyecanla sabırsızlanırdı ister istemez. Pancarcı şenliyi öğle sadece pancar toplamaya giderken deyil artık gelenksel yayla şenliyi halini almıştı.
Gün gelmişti artık, Sulobandan(pınarlı) meriyadan (veliköy) sığiya(yoncalı) dan o zamanın en iyi ulaşım aracı olan atlarla, bir kısmıda kamyolarla cindağına gitmek üzere yola koyulurlardı. Milli çalgımız olan davul zurna birkaçgün önceden gelirdi cindağına, topluca gelen yakınlarını davul zurna ile karşılardı ninelerimiz ve annelerimiz ya sarbiyelanın başında yada cindağının yaz kış deyişmeyen bekçisi olan Rahmetli çoban AHMET'in mezarının yanınında. Kamyonlarla gelen evlenme çağı gelmiş kızlar, nişanlı olan kızlar, yeni gelinler, enişteler, delikanlılar en şik ve rengarek kıyafetleriyle bir mozaik oluştururdu kamyonlardan inildiyinde, davulcu daha bir şevkle vururdu davula çomağı ve kısa bir hasret giderildikten sonra pancarcı resmen başlamıştır artık, gecesi güdüzü yoktur eylenmenin. Çobanlarda koynu nağırcı (büyükbaş hayvan çobanı) kuşluk (sabah saat 9.5 - 10) vaktini kaldırmıştır, bu saatlerde süt sağma işi kalkmıştır.
Cindağında hava güzelse bir başka doğar sabah güneşi,ilk napızarlaın bulunduğu bölgeye vurur ve insanların toplanarak cinnikayanın başı olan yere yurtlara (düzlük yemyeşil ve alabildiyince büyük ova) doğru yol almanın habercisidir davul zurna ile beraber, insanlar toplanır cinikaya doru yolalınır. Türküler, maniler söylenir yollarda, şakalar yapılır gençler arasında. Bu yollarda, genç kız anneleri ve genç delikanı anneleri bir başka yürürdü, çünkü bunlara itibar fazlaolurdu ve anneler de bunun bilincinde olduğundan çok hanım ağa olurlardı. Evlenecek kızlar ve erkeklede kendilerini beyendirmek için oturp kalkmalarına konuşmalarına ve büyüklere saygıda asla kusur etmezlerdi, gizli aşklar (gözetme) ler ve kaynana adayları tarafından saraflanmalar (İnceleme araştırma) yapıldğını bilirlerdi. Davul zurna eşliyinde önce bir ağırbar sora sarması, hemen ardından ATABARI vs. halkoyunlarımız oynanır, karşılıklı maniler türküler, ve yarışmalar yapılırdı gün boyu, yemek vakti kimsenin aklına gelmezdi pek fazla, gelende yayladan getitdiyi çadi gevreyini (mısır unu ve taze kaymakla yoğrulur ve somun ekmeyi biçimimde küzüne sobada pişirilir) hemen soğuk fungarın (dogal kaynak suyun topraktan çıktığı yer) başına gider bir tas yoğurdu bu suyla ayran eder içinede gevreyi dorar bir afiyetle yer, o lezzeti hiç bir yerde bulamazssınız.
Bizden büyük abilerimiz kendi aralarında futbol maçı yapar bizde yop toplamaktan yorulurduk ama asla usanmazdık. Akşam olur yaylaya dönme vakti gelirdi, ninelerimiz ve annelerimiz peştemal ve kurşaklarını özenle düzeltip yalanın yolunu tutar ve yayalaya gelirdik, akşamdan biraz dedikodudan sonra gece geç saatlere kadar ay ışığında veye büyük ateş yakılarak etrafında gündüz kaldığı yerden devam ederdi hiç yorulmamışcasına ve yıllarca süre gelmiş hiç unutulmamışcasına, Ben 8-9 yaşımda iken yapılan pancarcı idi bu anlatığım, ve neolduysa oldu kalabalık genç nüfus geçim derdi insanlarımızı bu bölgeden alıp bir tohum gibi serpiştitdi gurbet ellere .
TC VATANDAŞI OLMAKTAN. ATRVİN'li OLMAKTAN, ŞAVŞATLI VE SULOBANLI (PINARLIKÖYÜ) OLMAKTAN, BÖYLE BİR KÜLTÜRE SAHİP OLMAKTAN, BU KÜLTÜRÜMÜZÜ TANITAN ŞAVŞAT COM GİBİ SİTEYE VE YAYINCILARINA SAHİP OLMAKTAN ONURVE GURUR DUYUYORUM.
PEŞTEMAL: Genellikle siyah renkli kalın kumaştan yapılmış yöresel olarak ninelerimizin ve annelerimizin gidiyi, tek parçadan oluşan ön taraftan belden aşagısını kapatan üst kısmına dikilen yün kemerle bele sarılarak bağlanan giysi.
KURŞAK: Yün ipliyinin kök boyasıyla byanarak ve desenli motfler verilerek örülmüş kenarları püslüllü, yine belden bağlanan ve arka kısmı kaptan ve bele bağlandığında üçgen şeklini alan bayan giysisi.
Saygılarla
Öktem AYDIN
Bu İçerik 8912 Kez Görüntülendi
Yorumlar
İYİKİ YEĞENİMSİN
Polat Aydin - 25 Temmuz 2007
Hepsi fevkalede. Ömrüme ömür katıyor. Çok
Pancarci yöneten birisi olarak mükemmel diyorum.
Hak ediyorsun.
Polat Aydın 24/07/2007