Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat
İmerhevdeki Gürcülerin Bir Yılı
Toprağı ışık görmeyen çam ormanları, bakınca insanın başını döndüren heybetli dağları, gürül gürül akan suları, pınarları, kırmızı benekli alabalığı, elması, kirazı, eriği, Sarıçayır'ı, Papartı, Avazanat'ı, Satave'si, Vaket'i Szetile'ti, Surevani, Mahvileti, Masanzluvanti ve daha neleri, neleri var.
İmerhevi'nin. Yaylaları var emek yorgunu. Köyleri ise mağrur ve kol kola. Tek ayaklı kızağına ayak üstü binebilen çocukları var. Çocukların anneleri, annelerin başında yazma, ayağında kara lastik var. Boynuzu kırık öküzüne, yükünü taşıyabilsin diye serenat yapan çiftçileri var tarlada, çayırda ve ormanda.
Çhokoba, kotroba, çaloba, nekroba. Her biri yıl içerisindeki belirli dönemleri ifade eder İmerhevi'deki Gürcü köylerinde. Çhokoba, köyden yaylaya ya da kışlaya (mezra) veya yayladan ya da kışladan köye göç etme dönemleri için kullanılır.
İmerhevi (Öteki Vadi), bugünkü adıyla Meydancık Deresi köylerinde yaşayan insanların temel geçim kaynağı, küçük ölçekli bitki tarımı ve hayvancılıktır. Kış şartlarının çok ağır olması ve uzun sürmesi, yılın geri kalanında insanların yoğun bir biçimde çalışmasını gerektirir. Mısır, fasulye, patates, kabak, soğan gibi tarla bitkileri elma, armut, kiraz, erik, dut, üzüm gibi bahçe bitkileri yetiştirilir vadi boyunca sıralanan köylerde. Meyvelerin çoğu kurutularak kışın tüketilmek üzere ambarlarda korunur. Uzun uzun balkonları bulunan ahşap evlerin mimarisi bu işlere uygun olacak biçimde tasarlanmıştır.
Tutkuri (dut kurusu), tamazi (kurutulmuş erik), papaszela (kurutulmuş kabak), çiri (elma, armut kurusu), gerki (kızılcık kurusu) gibi meyve kurulan güneşli günlerde balkonlara serilerek kurutulur. Korava (elma marmelatı), pestil, pekmez, tereyağı, peynir, tzova (peynir suyunun kaynatılmasıyla yapılan bir tür çorbalık yiyecek) gibi yiyecekler ise uzun sürecek kış mevsimini atlatabilmek için yaz ayları boyunca hazırlanır.
Bütün bu ürünlerin hazırlanması, modern tarımla henüz tanışmamış olan İmerhevililerin, kol gücüne dayalı olarak çalışmasını gerektirir. Yıllık çalışma periyodunun başlangıcı, köylerin yüksekliğine bağlı olarak değişebilir ancak genellikle Mart ayıdır.
Mart ayında neler yapılır?
Birkaç yıl öncesine kadar İmerhevi ve çevresinde baharın başlangıcı, karlı ve soğuk olurdu. Son yıllarda küresel ısınmadan mıdır bilinmez, havaların mevsimsel özelliklerinde değişiklikler oldu. Sıcaklık bir artıyor bir azalıyor. Bu da yapılacak işlerin seyrini değiştiriyor.
Mart ayında tarlaların gübrelenmesi gerekir. Yıl boyunca biriken hayvan gübresi kızağa (markhili) koşulan öküzlerle taşınır. Gübreleme işi özenilecek bir dayanışma ile dost kardeş bir arada yapılır. Gübresi taşınacak kimse bu işi hangi gün yapacağını önceden komşularına duyurur. O gün geldiğinde komşular erkenden imece evinde toplanır. Ahırında öküzü bulunan, öküzünü kızağa koşup gelir, bulunmayan ise küreğiyle gelir. Kızakların üzerinde fındık çubuğundan örülerek yapılmış yayvan bir sepet bulunur. Çatan (zari) denilen bu sepetler kürekçiler tarafından gübre ile doldurulup tarlaya sevk edilir. Kürekçiler tarlaya gitmez. Onların işi çatan doldurmaktır. Öküzlerin sevk ve idaresi ile ilgili kişilerse tarlaya gider yükünü boşaltır ve gelir. Onlar da kürekçilerin işine karışmaz. Bu arada evde de hummalı bir çalışma sürüp gider.
Bir yanda peynir eritmesi bir yanda cevizli keteler. Çaylar demlenir sofralar kurulur. Sabah erkenden işe başlamış olan insanlar, büyük bir iştahla sofraya oturur. Kahvaltı boyunca bir yandan hikayeler anlatılır, diğer yandan gelecek günlerdeki işler planlanır. Hangi gün kimin işinin yapılacağı karara bağlanır. Kahvaltıdan sonra neşe içinde yeniden işe başlanır.
Tarlaya giden yolun bazı kısımları fazla eğimli olduğundan kızak kendiliğinden hızlanır. Bu durumda kızağın ayağına alakha denilen yavaşlatıcıdan takılır. Alakha, araba lastiğinden dairesel biçimde kesilmiş lastik, ya da kalın bir zincirdir. Bazen ufak tefek kazalar da meydana gelebilir. Çantanın devrilmesi, kızağın kolunun kırılması gibi. Sorun çabucak giderilir ve yola devam edilir.
Öğle yemeğine kadar çalışma devam eder. Erkekler dışarıda çalışırken kadınlar da boş durmuyorlar. Bir yandan irğata (ırgat sözcüğünden türeme) yemekle hazırlanır diğer yandan da günlük işler yürütülür. Ahırdaki hayvanların doyurulması, sulanması, ineklerin sağımı, evin temizliği günlük işlerdendir. Evdeki kadın sayısı bazen, bu işlerin yapılması için yeterli gelmeyebilir. Böyle durumlarda komşu kadınlar yardıma gelir. Gün boyunca yapılacak işler bölüşülür ve aksatılmadan yapılır.
Çocuklara gelince onlar da bu oyunun içindeki rollerini oynarlar. Onların işi getir götür işlerini yapmaktır. İmececilere su taşımak, çatan doldurulurken öküzün önünde çubukla beklemek, haber götürüp getirmek, yemeğin hazır olduğunu çalışanlara bildirmek gibi işleri zevkle yaparlar. Bu işleri yaptıklarında övgüler alırlar büyüklerinden. Bu onların gururunu okşar, kendilerine güven duymalarını sağlar, aslında oyun oynamaktadırlar.
Kenan YAŞAR
Çveneburi Kültürel Dergi
Bu İçerik 12966 Kez Görüntülendi