Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat
Köy Yaşamı
Artvinin şavşat ilçesinin çoraklı köyü(gargılop köyü) yaz benim köyümde bir başkadır. Köyümde rüzgar hiç hız kesmez.
Gece geç saatlere kadar akrabalarla hasret giderdik. geç saatlerde yattık, sabah ezanı ile evde bir feryattır koptu. "olaaa yovumsuzlar gara galmiyasi başlarına, olaa galksazaya çoban galdi. ola davarlari çobana katın, hangi işa yetişem babaccan. na başşımi ağliyem" diye feryat figan. Ninem kalkmıştır. en erken içimizde o kalkardı. bizler rençberliği dedemiz ve ninelerimizden öğrenmedik mi.
sabahın ilk saatleri güneş döğacağı alanı adeta kızıla boyamış gibidir. uyandığımda dinç bir bedenim var olduğunun farkına vardım. sanki on saat uyumuş gibiydim kendimi öylesine dinç hissediyordumki, kendi kendime bu kadar geç yattığım halde bu kadar bedenim dinlenmiş hayret nasıl olurdiye yorumler yaparken, yavaşca cama yaklaşıp hafifçe pencereyi araladım dışarı bakınca insanıları ısıtan güneşi görürsünüz adeta sizi selamlar daha bir kaç aylık danalar kortlarda kuntlamaktaydılar. vederiin bir nefes çektim içime bolca dolan oksijen damarlarıma kadar indiğini hissettim ve içim aydınlanmıştı çünkü güneş-mavi ve yeşil,öylesine ahenkle uyum içindedirlerki insana eşsizhazlar verir. mavi gökyüzü,yeşil tabiat,güneşve ilgıt ilgıt esen sabah yelinihissedince allahım işte hayat bu olsa gerek.öyle ya büyük şehirlerin keşmekeşini fabrikaların, arabaların ve türlü araçların kirlettiği havaya biryıl boyunca katlanıp sabahları iş akşamları ev ne sosyal faaliyet nede tabiat adeta robotlar gibi yaşayıp tatilde bu zevkleri ve nimetleri tekrar tadınca nelerden mahrum bir şekilde yaşadığımın farkına varmıştım.
tepenin ardından zil seslerive bişeyh bişeyh ve ıslıklar evet bu gelen köyümün çobanından başkabiri değildi yaklaştı yaklaştızil sesleri ıslıklarave melemelere karışıyordu .ninem koyunları çobana kattıktan sonra hepimiz alt kata indik yaz olmasına rağmen soba yanıyordu çünkü sabah erken saatlerde serinlik insanı üşütücek kadardır.odada bir hırıltı ninem sütü makineye vuruyordur makinenin iki holuğu vardı bir taraftan süt bir taraftanda kaymak çıkartır.
evde koyu bir sohbet vardır sevkide dedem ,amcamağbim ve annem günlük olaylar siyaset ekonomi üzerine yorumlar yapılıyordu. bende oturup tatlı sohbeti dinlemeye çalışırken diğertarafta yengem soba üstündeki kızmış tavaya sarı inek yağı koydu ardından peynir allahım bu ne hoş kokudur böyle,ve cincar çorbası ve keteler sofra hazır ola buyurun sözcüğünü sabırsızlıkla beklerkenninem yılların çabasıyla zorlukve işiyle nasırlaşmış öpülesi elleriyle bizlere süt ikrametti .ana sütü gibi taze ana sütü katışıksız ve doğal vay be hakikaten büyük şehirlerde herşeyin sahtesini ve yapayını yiyoruz şu tada bak diye aklıma takılıverdi.şahne yemekve tatlarla tıkabasıya yedim ve şükrettik.öyleya bu günleri bu hazları tadamayanlada vardı allhım ne olur bu değerlerimiz bu ananelerimizve köy kültürümüz hiç bitmesin.....
usulca kapıdan çıktım güneş hakikaten güneştiirısıtır hele yükseklerde şehirden gelen ler bir kaç günde yüzleri yanr al al olurlar.bizim memleketler gibi kışı 5-6ay süren yerlerde güneşin kıymeti daha başkadır. özellikle yalın ayak çimlerde yürümek bana tarifsiz haz veriyor. ayağımı çimlere basınca adeta yüce allah insanlıgın ayagının altına halı sermişgibi a yagım çimlere gömülüveriyor ve adeta cennete yolculuk yapıyormu gibi oluyordum.
meşaya gidip cicip toplamakta ayrı bir zevkim olurdu köyümün sırt diye tabir edilen düzlük yerde çocuklar misket oynamak tadırlar kızlarise sek sekoynamayaöylebir kaptırmıştırlarki açlıklarının farkınabile varamamaktadırlar.
akşam saqatlerinde Anneleri, komşu çocukları ile durmadan haber gönderir ola davarlar galacak baban biçimdan galmadan eva gal yoksa garayolum biyanidur daha oteya get akşam babayan söylamasam gorursun-Oynuyoruz anne-Oyununuz batsın. Çabuk gel. Boyun devrilsin e mi?” diye azarlamalarla çocukları eve çağırırlar çocoklarda nazlana nazlana apıra kopüre evin yolunu tutar.
komşu köpek ise Olur olmaz her şeye havlar. akşam ezanı akabinde bir yagmur bir yağmur sorma gitsin köyün çobanı karadenizde yan yatmış kayık gibi sırıl sıklam çıka geldi bir hengame bir şamata koyun sçme koyunları ağıla kapatma .koyun sağma hegamedir gitsin. sessizce dedemin gazabına uğramamak için gizlice cicinaya kaçtım ortalık yatışınca normal falyetime dndümmmm. şaka bi yana dedem biraz eli maşalydı misafir falan dinlemes tembelliğe ve haksızlığa asla tahammülü yoktu tokatı bastımı otuturuyordu allah sizi inandırsın.
yağmur gece boyu sürdü şimşek gök gürültüsü adeta bir birleriyle yarışıyordu dolu atmaya başlayınca dedeOLUMm ğ sen imamsın vede genç sin çık şu ayvanada bi ezan oku dedi babamda abdest alarak gür nidasıyla ayvanda bir sağa bir sola dönerek ezan okudu allahın hikmetidir ezanın bitiminden sonra idiki dolu durup yerini yuımşak bir yağmur alıvermiştı.yöremizdede adetlerden dir aşırı yağışlarda ezan okunurdu.
sabah olunca erken vakit yemek ve günlük işler sonunda doğa yürüyüşünü aklıma koydumve acilen yola cıktım.
çevremde adeta mantar istilası vardı,rengarenk çiçeklersarı mavi kırmızı miskokular gelmektedirartık güneş tam manasıyla sizle dost olur birazda dotluğu sıkmaya başlayınca gömleğin düğmelerini çözmeye başladım. sırtımda ter püfür püfür rüzgar çevrenizde binbir çiçek üstünüzde masmavi gökyüzü ve küşlar ve kelebekler binbir böceksesleri çocuklar gibi onlar oyunlara kaptırırlar kendilerini bizler erişkinlerde doğaya nasıl zaman geçmiş anlamadım birden üşüme geldi gözlerim kısıldı akşam güneşi batmaktadır ve rüzgar daha hızlı ve serttir gözüme giren toprak ve toz parçalarından kurtulmak için annemin küçükken bana yaptığı uygulama aklıma geliverip kahkahyı bastım ama gzüm dahada acıyınca eski adet yerine geldi gözümün üst kapağını kirpıklerden tutup çopisan bayra çopisan çopira deip üçkere tekraredip aynı andada gözkapağıno el yardımı ile aşşağı yukarıindirip kaldımak sureti ile yapılan işlemde yine kazanmıştım içimden atalarımızın her yaptığı adetlerde bir hikmet olduğu kanaatim dahada arttı.
rüzgar adeta coşmuştu kediyeldeki evin altında banta agacı adeta rüzgardan sebeple ıslık çalıyorduüşümeye başlayınca ovuştura ovuştura ve şaşkın halde evinyolunu tuttum öyle yabatıa yazın üşümek nerde bu iş kilimalar ve vantilatörlerle nisbete,n oysa köyümde hemde doğal ne nimet ama .tam bir zevk şükrederek v gülerek eve daldım.artık söz rüzgarın ve gecenindir.soba bacalarından uğultular gelmektedirBizim dağ köylerinin rüzgarı hiç eksik olmaz.
Ne zaman, nasıl eseceği de belli olmazVe Yağmuradım adım yaklaştığını görürsün dalga dalga adeta hırçın karadeniz misali takip edebilirsinNereye, nasıl yağıyor?dedem oğul derdicunta tarafından yağmur galursa çokyağar allah korusun afat gibi olur artvin tarafından boğazdan galursa normal rabitelli yağar, cinaltarafindan galursa biza heç bulaşmadan gedar derdi aradan bir ay geçince ayrılık vaktide her zamanki gibi gelmişti eski neşe haz ve coşku yerini yine acı gülümsemelere hasret dolu sözlere bırakmıştı rüzgarda artık farklı eser olmuştu öyle yarüzgarda arkadaşım değilmiydi.artık temenniler ve gözyaşları vardı .kadınlar dıştan erkeklerde yürektenve içten ağlayerak araçlara binmeyae başladık şunu al şunuda. patates bal peynir derken bizim erzak kilolarca olmaya başladı.öyle ya bir sene dile kolay sanal ve sahte kirli keşmekeş şehir hayatı ile bir yıl olsun am a güzel olan teselli edense orda bir köy var uzakta gidip gelsekte o köy bizim o şavşat bizimdir bekle köyüm bekle şavşatım allahın izni ile yine buluşacağız yine görüşeceğiz birdahaki yaza.
İNŞAALLAH................
Gece geç saatlere kadar akrabalarla hasret giderdik. geç saatlerde yattık, sabah ezanı ile evde bir feryattır koptu. "olaaa yovumsuzlar gara galmiyasi başlarına, olaa galksazaya çoban galdi. ola davarlari çobana katın, hangi işa yetişem babaccan. na başşımi ağliyem" diye feryat figan. Ninem kalkmıştır. en erken içimizde o kalkardı. bizler rençberliği dedemiz ve ninelerimizden öğrenmedik mi.
sabahın ilk saatleri güneş döğacağı alanı adeta kızıla boyamış gibidir. uyandığımda dinç bir bedenim var olduğunun farkına vardım. sanki on saat uyumuş gibiydim kendimi öylesine dinç hissediyordumki, kendi kendime bu kadar geç yattığım halde bu kadar bedenim dinlenmiş hayret nasıl olurdiye yorumler yaparken, yavaşca cama yaklaşıp hafifçe pencereyi araladım dışarı bakınca insanıları ısıtan güneşi görürsünüz adeta sizi selamlar daha bir kaç aylık danalar kortlarda kuntlamaktaydılar. vederiin bir nefes çektim içime bolca dolan oksijen damarlarıma kadar indiğini hissettim ve içim aydınlanmıştı çünkü güneş-mavi ve yeşil,öylesine ahenkle uyum içindedirlerki insana eşsizhazlar verir. mavi gökyüzü,yeşil tabiat,güneşve ilgıt ilgıt esen sabah yelinihissedince allahım işte hayat bu olsa gerek.öyle ya büyük şehirlerin keşmekeşini fabrikaların, arabaların ve türlü araçların kirlettiği havaya biryıl boyunca katlanıp sabahları iş akşamları ev ne sosyal faaliyet nede tabiat adeta robotlar gibi yaşayıp tatilde bu zevkleri ve nimetleri tekrar tadınca nelerden mahrum bir şekilde yaşadığımın farkına varmıştım.
tepenin ardından zil seslerive bişeyh bişeyh ve ıslıklar evet bu gelen köyümün çobanından başkabiri değildi yaklaştı yaklaştızil sesleri ıslıklarave melemelere karışıyordu .ninem koyunları çobana kattıktan sonra hepimiz alt kata indik yaz olmasına rağmen soba yanıyordu çünkü sabah erken saatlerde serinlik insanı üşütücek kadardır.odada bir hırıltı ninem sütü makineye vuruyordur makinenin iki holuğu vardı bir taraftan süt bir taraftanda kaymak çıkartır.
evde koyu bir sohbet vardır sevkide dedem ,amcamağbim ve annem günlük olaylar siyaset ekonomi üzerine yorumlar yapılıyordu. bende oturup tatlı sohbeti dinlemeye çalışırken diğertarafta yengem soba üstündeki kızmış tavaya sarı inek yağı koydu ardından peynir allahım bu ne hoş kokudur böyle,ve cincar çorbası ve keteler sofra hazır ola buyurun sözcüğünü sabırsızlıkla beklerkenninem yılların çabasıyla zorlukve işiyle nasırlaşmış öpülesi elleriyle bizlere süt ikrametti .ana sütü gibi taze ana sütü katışıksız ve doğal vay be hakikaten büyük şehirlerde herşeyin sahtesini ve yapayını yiyoruz şu tada bak diye aklıma takılıverdi.şahne yemekve tatlarla tıkabasıya yedim ve şükrettik.öyleya bu günleri bu hazları tadamayanlada vardı allhım ne olur bu değerlerimiz bu ananelerimizve köy kültürümüz hiç bitmesin.....
usulca kapıdan çıktım güneş hakikaten güneştiirısıtır hele yükseklerde şehirden gelen ler bir kaç günde yüzleri yanr al al olurlar.bizim memleketler gibi kışı 5-6ay süren yerlerde güneşin kıymeti daha başkadır. özellikle yalın ayak çimlerde yürümek bana tarifsiz haz veriyor. ayağımı çimlere basınca adeta yüce allah insanlıgın ayagının altına halı sermişgibi a yagım çimlere gömülüveriyor ve adeta cennete yolculuk yapıyormu gibi oluyordum.
meşaya gidip cicip toplamakta ayrı bir zevkim olurdu köyümün sırt diye tabir edilen düzlük yerde çocuklar misket oynamak tadırlar kızlarise sek sekoynamayaöylebir kaptırmıştırlarki açlıklarının farkınabile varamamaktadırlar.
akşam saqatlerinde Anneleri, komşu çocukları ile durmadan haber gönderir ola davarlar galacak baban biçimdan galmadan eva gal yoksa garayolum biyanidur daha oteya get akşam babayan söylamasam gorursun-Oynuyoruz anne-Oyununuz batsın. Çabuk gel. Boyun devrilsin e mi?” diye azarlamalarla çocukları eve çağırırlar çocoklarda nazlana nazlana apıra kopüre evin yolunu tutar.
komşu köpek ise Olur olmaz her şeye havlar. akşam ezanı akabinde bir yagmur bir yağmur sorma gitsin köyün çobanı karadenizde yan yatmış kayık gibi sırıl sıklam çıka geldi bir hengame bir şamata koyun sçme koyunları ağıla kapatma .koyun sağma hegamedir gitsin. sessizce dedemin gazabına uğramamak için gizlice cicinaya kaçtım ortalık yatışınca normal falyetime dndümmmm. şaka bi yana dedem biraz eli maşalydı misafir falan dinlemes tembelliğe ve haksızlığa asla tahammülü yoktu tokatı bastımı otuturuyordu allah sizi inandırsın.
yağmur gece boyu sürdü şimşek gök gürültüsü adeta bir birleriyle yarışıyordu dolu atmaya başlayınca dedeOLUMm ğ sen imamsın vede genç sin çık şu ayvanada bi ezan oku dedi babamda abdest alarak gür nidasıyla ayvanda bir sağa bir sola dönerek ezan okudu allahın hikmetidir ezanın bitiminden sonra idiki dolu durup yerini yuımşak bir yağmur alıvermiştı.yöremizdede adetlerden dir aşırı yağışlarda ezan okunurdu.
sabah olunca erken vakit yemek ve günlük işler sonunda doğa yürüyüşünü aklıma koydumve acilen yola cıktım.
çevremde adeta mantar istilası vardı,rengarenk çiçeklersarı mavi kırmızı miskokular gelmektedirartık güneş tam manasıyla sizle dost olur birazda dotluğu sıkmaya başlayınca gömleğin düğmelerini çözmeye başladım. sırtımda ter püfür püfür rüzgar çevrenizde binbir çiçek üstünüzde masmavi gökyüzü ve küşlar ve kelebekler binbir böceksesleri çocuklar gibi onlar oyunlara kaptırırlar kendilerini bizler erişkinlerde doğaya nasıl zaman geçmiş anlamadım birden üşüme geldi gözlerim kısıldı akşam güneşi batmaktadır ve rüzgar daha hızlı ve serttir gözüme giren toprak ve toz parçalarından kurtulmak için annemin küçükken bana yaptığı uygulama aklıma geliverip kahkahyı bastım ama gzüm dahada acıyınca eski adet yerine geldi gözümün üst kapağını kirpıklerden tutup çopisan bayra çopisan çopira deip üçkere tekraredip aynı andada gözkapağıno el yardımı ile aşşağı yukarıindirip kaldımak sureti ile yapılan işlemde yine kazanmıştım içimden atalarımızın her yaptığı adetlerde bir hikmet olduğu kanaatim dahada arttı.
rüzgar adeta coşmuştu kediyeldeki evin altında banta agacı adeta rüzgardan sebeple ıslık çalıyorduüşümeye başlayınca ovuştura ovuştura ve şaşkın halde evinyolunu tuttum öyle yabatıa yazın üşümek nerde bu iş kilimalar ve vantilatörlerle nisbete,n oysa köyümde hemde doğal ne nimet ama .tam bir zevk şükrederek v gülerek eve daldım.artık söz rüzgarın ve gecenindir.soba bacalarından uğultular gelmektedirBizim dağ köylerinin rüzgarı hiç eksik olmaz.
Ne zaman, nasıl eseceği de belli olmazVe Yağmuradım adım yaklaştığını görürsün dalga dalga adeta hırçın karadeniz misali takip edebilirsinNereye, nasıl yağıyor?dedem oğul derdicunta tarafından yağmur galursa çokyağar allah korusun afat gibi olur artvin tarafından boğazdan galursa normal rabitelli yağar, cinaltarafindan galursa biza heç bulaşmadan gedar derdi aradan bir ay geçince ayrılık vaktide her zamanki gibi gelmişti eski neşe haz ve coşku yerini yine acı gülümsemelere hasret dolu sözlere bırakmıştı rüzgarda artık farklı eser olmuştu öyle yarüzgarda arkadaşım değilmiydi.artık temenniler ve gözyaşları vardı .kadınlar dıştan erkeklerde yürektenve içten ağlayerak araçlara binmeyae başladık şunu al şunuda. patates bal peynir derken bizim erzak kilolarca olmaya başladı.öyle ya bir sene dile kolay sanal ve sahte kirli keşmekeş şehir hayatı ile bir yıl olsun am a güzel olan teselli edense orda bir köy var uzakta gidip gelsekte o köy bizim o şavşat bizimdir bekle köyüm bekle şavşatım allahın izni ile yine buluşacağız yine görüşeceğiz birdahaki yaza.
İNŞAALLAH................
Bu İçerik 18334 Kez Görüntülendi
Yorumlar
ACI AMA GERÇEK
Polat Aydin - 24 Nisan 2006
ATLARIMIZ ÇOK BÜYÜK ZORLUKLARLA GEÇİM YAPTILAR. ANCAK ASLA KİMSEYE MAHKUM
OLMADILAR. ONLARI SAYGI İLE YAD EDİYORUM.
MAKAMLARI CENNET OLSUN. KIYMETLERİ ORTAYA
ÇIKIYOR. BİZLER MEMLEKET AŞKI İLE YANIP TUTUŞUYORUZ. ANLATIMLARIN BENİ İÇLENDİRDİ.
BELLİKİ AYNI DURUMDAYIZ. GİDİP GELİYORSA
NIZ NE MUTLU SİZE. YÜREĞİNİZE SAĞLIK.
SULOBAN’DAN MİLLİ GÜREŞÇİ POLAT AYDIN
24/07/2007
SEVİLİ DOSTLARLARA SELAM OLSUN.
İrfan Yalduz - 23 Nisan 2006
Merhaba acizane siz sevgili dostlara, geçmişin temiz anılarını yaşamlarını örf ve adetlerini hatırladığım kadarıyla anımsatmaya çalışıyorum. Tabiki tecrubem ve yaşım gereği sizlerden eleştirilede alabilirim sizler eksik olan bilgileri tamamlamanızı istirham ediyorum ....dostlar .ŞAKİR AĞABİY sizinle tanışmayı bende yürekten istiyorum ve sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum aziiiz ve muhterem dostum teşekkürler.ancak msn de lütfen aktif olalım ..bilgilerinizden istifade etmek isterim YAŞASIN ŞAVŞAT COM DOSTLUKLARI .YAŞASIN GARKILOP DOSTLARI.....
İRFAN YALDUZ
hay sana diyorum ya eşğolem vollah hocam oğli
Şakir Yazar - 21 Nisan 2006
bu kadar berrak olur bir anlatım bu kadar duru olur seninle tanışmayı çok istiyorum hocam oğlu ya ellerin dert görmesin galkulopta buluşmak umudu ile
eşğolsun
Tuncer Yalduz - 16 Nisan 2006
canım kardeşim zaman buldukça mubarek vucudumu kutsal memleket toprağlarında gezdiriyorum.Tüm anlattığın güzelliklerin yanında ormanlarda kola kutularından ,bira şişelerinden vesair türlü olumsuzluklardan bahsetmemişsin zira ben senden sonra köye gittiğimde hangi kuknerdan sisip istediysem bana kinkoğ verdi ve dediki eğer siz kendi memleketinize gezmek,eğlenmek sılayırahim için geliyorsanız medeniyetten ayrı olmayın lütfen oturduğunuz şehirlerde yapmadığınız kötülükleri bizim bakir tabiatımıza yapmayın dedi sözüm devamlı orda olanlara değil onlar kıymet biliyorki şimdiye kadar o güzellikler kaybolmamış selam artvinimin güzel insanına selamşavşatlıma ve nice güzelliklere