Şavşat Duvar Gazetesi Kültür ve Sanat
Suat Yüksel’in İzo Usta Romanı
Kitap hazırlığını yıllar önce Şavşat.com da duyurmuştuk. Sonunda kitap yayınlandı.
Girişteki şiirin adı Qencian Düşü. Şiirin başlığı olan bu kelimeler "tarihin tanıdığı en büyük düş" cümlesine bir atıf. O büyük düş tüm 20. yy’a damgasını vurdu. Tüm dünyayı saran düştü. Tarihin en büyük düşü sömürüsüz bir dünya düşü yaşam ve yaşanmışlıklar da vucut buldu. O Yaşamlardan biride İzo Usta’nın yaşamıdır.
İzo Usta’yı her hatırlayışımda aklıma daima kim olduğunu düşünmeksizin karşılaştığı her insanı yüzündeki samimi gülümsemesi ve içten bakışı ile büyük bir gönül evinde ağırlayan sevecen bir insan gelir.
İzo Usta’yı tanıyan ve ona dokunan her insan onun samimiyetiyle sarsılırdı. Ona güven duyardı. Mutlak doğruları ve tabuları yıkan yaşamın dinamizmini yansıtan doğal bir eleştirel akla sahipti. Zekası ve dürüstlüğü onu içinde yaşadığı toplumsal çevrenin özel kişiliği olarak öne çıkarırdı.
Gerçekten insanı daha çok insancıl düşünmeye yönelten birikimler herşeyden daha anlamlı ve özeldir. Bu açıdan bakınca bazı yaşamlar ve yaşanmışlıklar ön plana çıkar. İçinde yaşadığı zamanı, çevreyi, kültür ve tüm insani birikimleri taşıyabilen insanlar bu yüzden çok değerlidir. O yaşanmışlıklara ve yaşamlara dokunmak ve paylaşmak çok estetik bir duygudur. İznullah Yüksel yani İzo Usta tam olarak böyle bir insandı, bu birikimleri taşıyan ve çevresindeki insanlara o mükemmel duyguları yaşatabilen bir kişilikti.
İzo Usta hitabı, İznullah Yüksel’in terzilik mesleğine dayansada aslında kişiliğini ve yaşam duruşunu yansıtan adıydı. Yakınları ve kadınlar ona İzo Tada derken kendinden küçükler çoğunlukla İzo Emi diye hitap ederdi. İzo Usta hakkındaki bu kitabı babasının erken ölümüne yolaçan zorluklar ve işkenceleri yaşadığı süreçte ilk delikanlılık dönemini çoğu zamanı yatılı okulda dolayısıyla evden uzakta yaşayan küçük oğlu yazdı.
Tabiki bu kitap öncelikle “baba” yani İzo Usta hakkında yazılmış bir roman. Ama hakkında yazılan baba sıradan bir kişilik olmayınca kitapta baba hakkında yazılan bir roman olmaktan çıkıyor. Elinizde tutup bir çok yaşama dokunduğunuz bu kitap bir yanıyla İşkencelerin fiziki travmaları ile yıpranmış babanın erken ölümünden dolayı yaşanılamayan-paylaşılamayan duygularında dışa vurumu. Sayfalar çevrildikçe baba hakkında bu roman aslında bize 1970 li yılların ikinci yarısı ile 12 Eylül Cuntasının ilk yıllarında yaşananların bir kesitini anlatıyor. Sahnesi Şavşat ağırlıkla da Suloban(Pınarlı Köyü). İzo Usta yani İznullah Yüksel’in yaşamının bir dönemini merkeze alıp biryandan o coğrafyanın kadim kültüründen özellikler sunuyor diğer yandan 20 yy’ın modern sınıfsal mücadele ve bilinç biçimlerinin en ıssız coğrafyalarla temas edişini yansıtıyor. 60 lı 70 li yıllarda yükselen anti faşist mücadelenin 12 Eylül koşullarındaki yenilgisinin nasıl yaşandığını aktarıyor.
Tanıyan insanların yaşamları boyunca sevgi ve saygıyla anacakları bir insanı merkezine alan bu roman İzo Usta’nın yaşamının son dönemini ve mücadelesini anlatırken onu tanıma şansı olmayanlara ve sonraki kuşaklara onu tanıma fırsatı veriyor. Bu kitap dönemin anlatılmamış yaşanmışlıklarından bir kesidi kayıtlı belleğe aktarıp geleceğe taşırken insani birikimlerin o büyük sofrasına yeni bir tad ekliyor.
Bu kitabı okurken özgürlük ve toplumsal demokrasi mücadelesi için bedeller ödeyen İzo Usta başta olmak üzere çok sevdiği Ensar, Erkan, Taner, Kenan, Metin gibi aramızdan ayrılan vede yaşayan birçok insana yeniden dokunduk. Hem okuyanlara hem de bize bu şansı veren bu bellek için emek verenlere teşekkürler. Suat Yüksel’e teşekkürler.
Bu İçerik 9550 Kez Görüntülendi