Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Eğitimde Anne Babaya Düşen Sorumluluklar

Nurşen Kumaş

EĞİTİMDE ANNE BABAYA DÜŞEN SORUMLULUKLAR Yeni eğitim ve öğretim yılının başındayız.Öncelikle hepimize hayırlı- uğurlu ,başarılı olsun. Her anne babanın çocuğu üzerine kurduğu binlerce hayali vardır. Kendi yapamadığı ve başaramadığı her şeyi ( birazda kendi adına ) çocuğunun gerçekleştirmesini ister. Art arda isteklerini ve bizim zamanımızda böyleydi hikayelerini sıralar dururlar. Bu çocuğumuza inanılmaz antipatik gelir. Çocuğumuzun bir birey olduğunu unutmadan , kişiliğine saygı duyarak onu yetiştirmeliyiz. Çocuğun kişiliğinin sağlıklı olarak oluşması için çocuğumuzu ne kadar seviyorsak ; o kadarda saygı duymalıyız.Sizlerle anne baba eğitimi üzerine yapılan bir semineri paylaşmak istiyorum. Lütfen isteklerimiz çocuklarımızın kapasitesinin üstünde olmasın.

ÇOCUK YETİŞTİRME BİÇİMLERİNİN ÇOCUK ÜZERİNDE YARATTIĞI SONUÇLAR

ETKİLİ, DÜZENLİ ANNE-BABALAR: Bu bölmedeki anne-babalar, davranış standartlarına göre çocuğu değerlendirme, kontrol etme ve ona yön verme eğilimindedir. Olumlu bir katılım söz konusudur. Çocuğu işin içine sokmak için destekleme, övme ve ödüller kullanılır. Konular, değerler ve davranışlar, duygusal karışıklığa meydan vermeden tartışılır.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu kategorideki çocuklar aşırı derecede sosyalleşme ve kurallara uyma eğilimindedirler. Çocuklar içsel bazı çatışmalar yaşayabilir,utangaç ve içine kapanık olurlar. Fakat nadiren toplumda problem oluştururlar. Bazı araştırmalar bu kategorideki çocuklara çok fazla güvenilebileceğini, çocukların fazlaca sorumluluk alabileceklerini, liderlik yeteneklerine sahip olabileceklerini, vicdanlı olabileceklerini belirtir.

DEMOKRATİK ANNE-BABALAR: Bu tanıma giren aileler genellikle ailedeki kurallar üzerinde konuşulmasına izin verir ya da çocuğu bu konuda destekler. Çocuğun kabul edilmeyen davranışlarının nedenleri olumlu bir şekilde açıklanır. Birçok davranış hoş görülür.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu kategorideki çocuklar etkin, sosyal, arkadaş canlısı olma eğilimindedirler. Sosyal konularda saldırgan bir tutum içerisine girerler. Genellikle yaratıcı başarılı, bağımsız tiplerdir.

KATI KONTROLLÜ ANNE-BABALAR: Bu kategorideki anne-babalar, çocuklarıyla etkileşimlerinde serttir. Genellikle bu tip anne-babalar soğuk ve katıdırlar. Bazen de çocukları çok sayıda kurala uymaları için zorlarlar. Zaman zaman anne-babalar bu çocukları kurallara uymadıkları için cezalandırırlar.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu sınıfta yer alan çocuklar otorite figürünün onları reddetmesinden korkarlar.sonuçta da, kinci, manipüle edici bir özellik geliştirebilirler. Bazen çocuk suça yönelir. Okuldan, evden kaçabilir, saldırgan davranışlarda bulunur.

İHMALKAR ANNE-BABALAR: Bu anne-babalar çocuklarına hiçbir kural koymazlar. Aşırı durumlarda, çocuğun temel ihtiyaçları karşılanmadığı için, anne-baba o denli ilgisiz veya saldırgandır ki,çocuk ihmal edildiğini ve/ya reddedildiğini hisseder.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Yetişkin rolü almada başarısızdırlar ve ergen olarak da toplumun standartlarını reddederler. Sosyal olarak içine kapanık ve kendine dönük olabilirler.

AŞIRI KORUYUCU ANNE-BABALAR: Bu kategorideki anne-babalar çok sayıda kural koymakla birlikte destek de getirirler. Ancak bunu yaparken anne-babalarda uygun olmayan bir duygusal katılım ve kaygı görülür. Bu anne-babalar düşman bir çevreye karşı çocuklarını koruyan anne veya babalar olarak tanımlanırlar.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu çocuklar çoğu zaman kaygılı olduklarından kurallara harfiyen uyarlar. Utangaç, bağımlı, içine kapanık olurlar. Genellikle kendi kendilerine yetmekte güçlük çekerler.

HOŞGÖRÜLÜ ANNE-BABALAR: Bu bölümde yer alan anne- babaların çocuklarını şımarttıkları söylenebilir. Evdeki atmosfer çocuğun merkez alındığı bir atmosferdir.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu kategorideki çocuklar şımarık olma eğilimindedirler. Genellikle bağımsız yaratıcı itaatsiz, talepkar olabilirler. Büyüdükçe antisosyal davranışlar geliştirirler.

OTORİTER, SALDIRGAN, NÖROTİK ANNE-BABALAR: Bu tip anne-babalar,katı kurallar koyup bu kuralların uygulanması için çocukları zorlarlar. Sık sık bu zorlama öfke, bağırma ve fiziksel cezalandırmayla yapılır.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu çocuklar öfkelidirler ve onlardan korkulabilir. Saldırganlık ve suç işleme gibi davranışlarla topluma karşı isyan ederler. Bazen evden ve okuldan kaçarlar.

KAYGILI,NÖROTİK ANNE-BABALAR: Bir çok durumda, çocuk üzerinde az kontrol ve az ilgi sergiledikleri halde bu tip anne-babalar da potansiyel olarak çocuğu tahrip etme eğilimindedirler.

Çocuk Üzerinde Yarattığı Sonuç: Bu kategorideki çocuklar nörotik olma eğilimindedirler. Genellikle toplumdan uzaktırlar. Ya utangaç ya kavgacı olduklarından arkadaş gruplarına çok kolay giremezler. Yetişkin rolünü benimsemekte güçlük çekerler. Benlik saygıları düşüktür.

NE YAPALIM NE YAPMAYALIM!

TUTARSIZLIK: Anne-baba tutumlarımızda en hassasiyetle üstünde durmamız gereken tutumlardan bir tanesi tutarlılık. Anne-babanın tutarlı davranışlarının, çocuğun çevreyi yordama yeteneğini arttıracağı ve onu daha oturmuş davranışlara yönelteceği varsayılabilir.

Tutarsızlığın Bazı Biçimleri:
1. Bazı zamanlarda izin verilen davranışlara bazı zamanlarda izin verilmemesi.
Kapris olsun diye
Anne varken, baba yokken ya da tam tersi birinin yokluğunda
Anne- babanın psikolojik durumu değiştiği için
Bazı yerlerde anne- baba varken, diğer yerlerde olmamasından,

2. Çelişki varsa,
Çocuğa söylenenlerde,
Çocuk, diğerlerinin davranışlarında çelişki gördüğünde
Çocuk yaptığından dolayı ödüllendirildiğinde, Çocuk yaptığından veya yapmadığından ötürü cezalandırıldığında,

3. Ödül ve cezaların örüntüsü
Bir kez cezalandırılıp diğer zamanlarda tepki verilmediğinde
Bir davranış ödüllendirilip aynı davranış diğer zamanlarda cezalandırıldığında,
Cezayla tehdit edilip uygulanmadığında.

Tutarsız disiplin, çocukta çelişkiye saldırganlığa ve uyumsuzluğa yol açar. Suçluluğa ilişkin yapılan araştırmalarda tutarsızlığın fazla oluşuyla gencin anti-sosyal davranışları arasında güçlü bir bağ olduğu ortaya çıkmıştır.

KARŞILAŞTIRMAYIN: Her insan tümüyle kendine özgü ve tektir. Öğrenme yöntemleri de parmak izi gibi özeldir. Bir çocuğu (aslında bir insanı) başarısı,fiziği ruhuyla ilgili olarak başkalarıyla karşılaştırmak onun (ve aslında böyle bir davranışla karşı karşıya kalan herkesin) üstünde yıkıcı etkiler bırakır. Hatta bu nitelikler yönünden olumlu uçta olanın bile karşılaştırılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Örneğin: "Sen Ayşe'den daha güzelsin" gibi içerik olarak olumlu olsa bile nitelik olarak doğru olmayan övgülere çocuklarımızla iletişimimizde yer vermemeliyiz. Çünkü insanlar oluşlarıyla ilgili değil davranışlarıyla ilgili övgü hakederler.

ÖVELİM: Çocuklarımızın davranışlarını karşılaştırmadan övelim. Fakat tekrar vurgulamak istiyorum çocuklarımızın oluşunu değil de davranışlarını takdir etmek biçiminde övelim. Örneğin "Aferin sana! Çok iyi bir planlama yaptın, düzenli çalıştın ve sonucunda istediğin başarıyı yakaladın." Ayrıca yıkıcı, bencil bir hırsa sahip olmaması için de ona arkadaşlarını da övmeyi öğretelim. Herkesin başarıyor olmasından mutluluk duymayı öğrensinler. Bunun hiç de olağanüstü bir durum olmadığını benimsetmek adına da kendimizi överek model olalım. (Niteliği aynı olmak şartıyla!)

ALTENATİF SUNUN: Eğer çocuğa herhangi bir isteği için "hayır" demek zorundaysanız bunu yaparken ona muhakkak alternatif bir öneri sunmaya çalışın. Belki bu çocuğun isteğinin reddedilmesiyle ilgili duyduğu kızgınlık veya üzüntüyü ortadan kaldırmayacaktır. Ama sadece "hayır!" demiş olmanın sertliğini ortadan kaldıracağı için olumsuz duygularının daha kolay dinmesine yardımcı olacaktır. Bunu yaparken tutarlı ve mantıklı reddediş gerekçenizi çocuğunuza muhakkak söyleyin.

BEN-DİLİNDE MESAJ YOLLAYIN: Bir çok yetişkin fiziksel ceza yerine sözel cezalar seçerler. Sık sık, sözel cezalar sen-diliyle mesajlar yollanarak küçültücü sözler şeklini alır. "Tembelsin, kötü bir çocuksun," gibi. Bu tip cezalar çok zaman fiziksel cezalardan daha ağırdır fakat etkili değildir. Etkili olmayan sen-dili yerine basit ben-dili, çocuğu yüzleştirmek için en yararlı araçtır.

Örnek:
Sen-Dili: Bu sabah sana düşen işleri yapmadın, tembelin birisin.
Ben-dili: Öfkeliyim, çünkü sana düşen işleri yapmadın onları benim yapmam gerekti.

Bu örnekte olduğu gibi ben-dili anne-babaların duygularını iletir ve davranışından dolayı çocuğa sorumluluk yükler ve çocuğun benlik saygısını etkilemez. Çünkü kişiliğe değil davranışa odaklanılmıştır.

KİŞİLİĞİNİ DEĞİL, DAVRANIŞINI KONUŞALIM

Biraz evvelki başlık altında da vurguladığımız gibi kişiliğe yapılmış bir vurgu sadece çocukların değil tüm insanların savunmacı yanlarını ortaya çıkartır. Ve benlik saygılarını zedeler. Lütfen, lütfen, lütfen sadece davranışları eleştirelim!

TAM MESAJ GÖNDERELİM: Yollanan mesajlar üç sınıfta incelenebilir.

Tamamlanmamış mesaj, Tam Mesaj, Çiftli mesaj

Özellikle çocuklar ve ergenlerle konuşurken mesaj ne denli açık olursa, mesajın alınma olasılığı da o kadar yüksek olur. Tam ve tek mesaj, algı, duygu ve yollayanın isteği olmak üzere üç öğeden oluşur.

Örneğin: Çöpleri dökmediğini fark ettim (ALGI), bundan rahatsızlık hissediyorum ve düş kırıklığına uğradım (DUYGU), çöpleri şimdi, şu anda ve bundan sonra da dökmeni istiyorum (İSTEK).

Tam ve tek mesajlar çocuk ve ailesi için çevreyi ve durumu açıklığa çıkardığı için değerlidir. "Ben-dili" ile yollanır.

İletişimde boşluklar çok zaman yersiz yorumlarla dolar.Tam mesaj da boşluk kalmadığı için tam bir iletişim sağlanır.

SEVGİ KOŞULLU DEĞİLDİR: Çocuklarımıza sevgiyi bir tehdit unsuru olarak sunmayalım. "Seni artık sevmeyeceğim", "Yaramazlıkların yüzünden sana artık sevgim kalmadı" v.s. gibi söylemler bir çocuk için tahmin ettiğinizden çok daha fazla yaralayıcıdır. Çünkü bir insanı besleyen en değerli kaynaktır sevgi. Ona hiçbir koşulda sevgimizden vazgeçme ihtimalimizin olmadığını hissettirmeli ve fırsat buldukça da ifade etmeliyiz. Fakat bu kuralsızlık için asla bir gerekçe olmamalıdır.Kurallar başka, sevgi başkadır. Biri diğerinin ihlalini gerektirmez. Özenle üstünde durulması gerektiğine inandığım ilişki yasalarının başında gelmektedir bu:

Sevgi koşullu değildir!

DAVRANIŞ DEĞİŞTİRME YOLU OLARAK PREMACK İLKESİ: Premack ilkesi, "Her çift tepki için ,olasılığı yüksek olan ,düşük olanı pekiştirir." dir. Bu kural şöyle örneklenebilir:

"Ancak Ispanağını yedikten sonra tatlını yiyebilirsin!", "Oyun oynamadan önce odanı topla.", "Ara vermeden önce ödevini oku."

Her örnekte çocuktan yetişkinin dilediği şeyi, kendi arzu ettiğinden önce yapması istenir.

CEZA UYGULANACAKSA HEMEN ERTELENMEDEN UYGULANMALIDIR: Ertelenen "baban gelince görürsün" diyerek sakinleşince unutulan cezalar yerini bulmaz ve caydırıcı etkisini kaybeder. Doğru ceza ertelenmeden hatayla eş ağırlıkta ve daha çok ödülün geri çekilmesi niteliğinde uygulanan cezalardır. Diğerleri sadece ebeveynin o andaki hırsının ortadan kalkmasını sağlar ama çözüm üretmez.

YALAN SÖYLEMEYİN: Çocuklara gerekmedikçe günlük yaşamı birazcık daha kolaylaştırabilmek adına yalan söylemeyin. Zamanla size olan inançlarını kaybedebilirler. Anne-baba varlık olarak çocuğun karşılaştığı ilk imajlar olduğu için böyle olumsuz kaynaklarla sarsılmamalıdır.

Burada kastettiğimiz yalan söylemenin, her zaman doğru söylemek olduğu sanılmamalıdır. Çünkü ne olursa olsun yaşları ve deneyimsizlikleri gereği bizim bile kabullenmekte zorlandığımız bazı gerçekleri tüm sertliğiyle karşılarında görmemeliler. Bilmek zorunda oldukları olay ve olguları çocuklarımıza onların anlayacağı dilde ve yumuşatarak anlatmalıyız.

Bu zor söylenecek bir şey ise mimiklerimizle durumu hafifletecek kadar duruma hakim ve sakin olmalıyız ki o da küçük yüreğinde bu durumu kaldırabileceği sınırlar içerisinde korusun.

YARAMAZLIK YAPIYORSA: Anne-babaların yaramazlık konusunda bir çözüm geliştirebilmeleri için öncelikle çocuğun hedefinin ne olduğunu anlamaları gerekli. Dreikurs, çocuğun yaramazlığının aşağıda sayılan hedeflerden bir veya birkaçı olduğunu ifade eder.

Bu hedefler:
• Dikkat çekme mekanizması (Çocuk ilgi ve hizmet ister)
• Yetki(Çocuk patron olmak ister)
• Öc alma (Çocuk diğerlerini kırmak ister)
• Yetersizlik veya varsayılan yetersizlik (Çocuk yalnız bırakılmak ister)

Bu hedeflere ulaşabilmek için çocuk, genellikle davranışının altında yatan hedefin bilincinde olmadığı halde, eylemlerinin mantıklı olduğunu varsayar. Yaramazlık yapan çocuk genellikle cesareti kırılmış olduğu için, bu hedeflere ulaşırken düş kırıklığını ifade eder. Böylelikle yaramazlık yaparak önem kazanacağına inanır.

Lütfen çocuklarımıza saygı duyalım ve birazcıkta olsa kendimizi onların yerine koyarak hareket edelim.

Bu İçerik 1161 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Metin Aliz

merhaba

Metin Aliz - 18 Eylül 2006
Sayın Nurşen Hanım eğitim ile ilgili değinmiş olduğunuz bu konu gerçektende çok önemli. Size teşekkürü bir borç bilip başarılar dilerim. saygılarımla

Yaşam Üye Listesi