Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Eğitimde Katkı Payları

Hasan Büyük

28 Yıllık meslek hayatımda en zorlandığım,istemiyerekte olsa yapmak zorunda kaldığım işlerin başında hangi adla olursa olsun öğrenciden para toplamak gelirdi.Gerektiğinde çalıştığım köy okullarında soba da yaktım,sınıfların temizliğine de yardımcı oldum,çatıyıda onardım,boya badana da taptım fakat inanın hiç birinde para toplama işi kadar zorlanmadım.

Eğitim ‘öğretime katkısı olması açısından okullarda sık sık sınıf öğretmenleriyle veliler,veye okul-aile birliği toplantıları yapılmaktadır.Bu toplantıların ana gündem maddesi katkı paylarının toplanması oluşturmaktadır.Velilerde bunu bildiklerinden toplantıya katılmamak için her tolu denerler.

Gerek sınıflarda gerekse de bahçedeki sabah törenlerinde okul yöneticilerinden biri eline mikrofonu alarak,katkı paylarının getirilmesi için,öğrenciler uyarılması tehdit mahiyetindedir.

Katkı paylarını getirmeyen öğrenciler,ya okulda yapılan sosyal aktivitelerden ayrı tutulacak,ya bilgisayar kullandırılmaya cak ,karneleri verilmeyecek,yada dahada ileri gidilerek,okulun tuvaletlerinin temizliği yaptırılacaktır.

Bunların örneklerini biz çok yaşadık .Ayrıca basına da yansıyan pek çok olay vadır. Örneğin cocuğunun katkı payını veremeyen bir velimiz,karşılığında okulun çatısının onarımı için çatıya çıkarılmış,oradan düşerek hayatını kaybetmiştir.Yine bir okulda bazı öğrencilerin yakasına kurdela takılı bazı öğrencilerde olmadığı gözlendiğinde nedeni sorulur.İdareciler inkar etsede öğrencilerin verdiği yanıt ilginçtir.”Kurdela takanlar,katkı payı veren öğrencilerdir.”Derler. Acaba böyle bir ayrım hangi çağdaş eğitimlerde vardır.

Yine Ankara’da on yaşındaki bir öğrencinin okul saatleri dışında ayakkabı boyayarak geçimini sağladığı için,okul müdüründen bu öğrenciden katkı payını,almaması istenir.Bakın okul müdürü ne der.Emin Çölaşan’ın Sözcü gazetesindeki köşesinden aynen yazıyorum.

‘Bu parayı bu çocuktan isteyerek aldığımı mı zannediyorsunuz.İnanın,her gün içim kan ağlıyor Öğrencilerimin büyük çoğunluğu böyle.Okulumda tebeşir yok,hademe yok,temizlik yaptıramıyoruz.Önümüz kış kömürümüz yok bir sınıfta 55 öğrenci ders görüyor.İnanın her ay milli piyango bileti alıyorum ve büyük ikramiye çıksın diye dua ediyorum.Bir çıksa bütün parayı bu okul için harcayacağım.”

Meslek hayatımda bu parasal baskının öğrencide yarattığı ruh halini onların gözlerinin içine bakarak izledim.Parayı getiren öğrencinin daha mutlu daha neşeli,olduğu öğretmene karşı bakışı daha sevecen oysa ki parayı veremeyen öğrenci kendini borçlu hissettiğinden her an azarlanacağını beklemektedir.Bu durumda onun derslere karşı ilgisini azaltarak,başarısını olumsuz yönde etkilemektedir.

Bunları anlatırken değerli yönetici ve öğretmen arkadaşlarımı suçlamak istemiyorum.Zaten hiçbir öğretmeninde bu işi isteyerek yaptığına inanmıyorum.Sadece yapmak zorunda bırakılıyorlar.Çoğu idarecilerin kapı kapı dolaşarak,esnaftan veya durumu iyi olan kişilerden bağış alabilmek için utanarak adeta dilencilik yaptığını herkes bilmektedir.Bende idarecilik yaptığım yıllarda aynısını yaptım.Kaynak yaratabilmek için her yolu denemekteyiz. Neden:

Her okulun aylık en az 800-900 YTL lik gideri vardır. Geliri ise sadece katkı paylarıdır.Devlet bütçesinden okulara bir kuruşluk bile kaynak ayrılmaz.Devlet tarafından verilen sadece öğretmen maaşı ile kömür ihtiyacıdır.Çoğu okullarımızda maaşı devlet tarafından ödenen hizmetli yoktur.Her okul hizmetlisini kendisi tutar parasını kendisi verir.Bir okulda iki kişinin çalışacağını düşünürsek,bu bile gerçeği gözler önüne sermektedir.

Ayrıca katkı payları okullar arasında da büyük bir ayrımcılığa yol açmaktadır. O yörede isim yapan okullar, maddi durumu iyi olan veliler tarafından tercih edilerek,istenilen miktardaki katkı payları verilmektedir.Bu miktar 700-800 YTL kadar çıkmaktadır.Bir okulun bankada büyük miktarlarda parası bulunurken,diğer bir okulun parasızlıktan ya elektriği yada telefonu kesilmektedir. O zaman suçlu kim ?

Anayasamızın42.madesine göre, ilköğretim mecburi ve parasızdır.Denmesine rağmen okullara kaynak ayırmayanlar dır .Üstelikte,her yıl MEB’mız ekran karşısına geçerek, velilere katkı paylarını vermemeleri için,uyarıyor,alan idarecilerimizin de cezalandırılacağını belirtiyor.Veliden para alınmazsa işlerin yürümeyeceğini bilmesine rağmen.Çünkü devlet okulları gözden çıkarılmış,özel okullar ve özel dershaneler teşvik edilmektedir.

Sonuç olarak, eğitim-öğretime bakış açımızı değiştirmediğimiz,eğitime büyük oranda pay ayırmadığımız, siyasal değil milli bir eğitim politikası oluşturmadığımız sürece değil çağ atlamak, bir adım bile ilerlememiz mümkün değildir.

Bu İçerik 481 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Sedat Altun

parasız eğitim parasız sağlık

Sedat Altun - 3 Aralık 2007
parasız eğitim parasız sağlık
Sedat Altun

Milli Değil Evrensel

Sedat Altun - 30 Kasım 2007
Bence Eğitimin milli olması değil aksine evrensel ve bilimsel olması gerekir. Tabi birde özel okulların tamamen kapatılması ve bütün okulların kapılarının ücretsiz olarak herkese açılması şart.

Yaşam Üye Listesi