Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

En önemli organımız: Kalp - II

Ayşenur Şahan

Prof.Sönmez kalb kirizi anında anında yapılması gerekenleri şöyle özetledi:"Kriz geçiren kişi yalnız başınaysa önce panik yapmamalı, eğer kullandığı kalp ilacı varsa onu içmeli, bir koltuğa uzanmalı ve ayaklarını yüksek bir yere koymalı, 15 dakika sonra ağrı geçmediyse dil altı ilacından yeniden almalı. Eğer ağrı dinmiyorsa bir ambulans çağırıp, dış kapıyı açarak kanepeye uzanıp sakince beklemeli."

Ailede kalp hastalığı hikayesi olanların alabileceği tedbirler hakkında da bilgi veren Sönmez, "Kalp hastalığı için değiştirilen ve değiştirilmeyen faktörler vardır. Aile, cinsiyet, yaş gibi faktörler değiştirilemez. Ama kidirmiş, normal. Ama aradan bir iki gün geçmeden büyük bir şi yeme alışkanlığını değiştirebilir, sigarayı bırakabilir. Özellikle tansiyonu olanlar diyetlerine çok dikkat etmeli" uyarısında bulundu.

Memorial Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, genç yaşta geçirilen enfarktüslerin çok daha riskli olduğunu belirterek, "Ama ileri yaşlarda da başka organ problemi olabiliyor. Mesela ileri yaşta felç riski yüksek ve kalp adalesi daha zayıf. Ani ölüm gençlerde daha fazla. Kalp krizlerinin yoğun olduğu dönem 45-55 yaş arası. Bu yaş döneminde çok dikkatli olmak gerekiyor. Ama tabii ülkemizde artık 8 yaşında bile enfarktüs geçiren var" dedi.

AŞK KALBE FAYDALI

Kalbin en büyük düşmanının adrenalin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sönmez, "Adrenalin korku, heyecan ve üzüntü gibi durumlarda yükselir. Onun için adrenalin yükselmesine sebep olan her şey kalbe zararlıdır. Adrenalin salgılanması kalbe çok zararlı" diye konuştu. Kalp sağlığı için endorfinin (keyif veren hormon) yararlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sönmez, spor yapmak, yürümek gibi insanı mutlu eden eylemlerin endorfini yükselttiğini söyledi.

Aşkın da insanı mutlu ettiği için endorfini yükselten bir duygu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sönmez, "Aşk kalbe faydalıdır. ABD'li bilim adamları kalbin mutluluğu için seksi önerir. Oysa bu doğru değil. Kalbe faydalı olan seks değil, sevmektir. Aşk, mutluluk hormonunu çalıştırdığı için kalbe faydalıdır. Yoksa sexte işe yaramaz" şeklinde konuştu. Erkeklerin daha fazla kalp krizi geçirdiğini belirten Prof. Dr. Sönmez, "Bu hormonal bir durum. Kadınların kalp damarlarını östrojen; yani dişilik hormonu korur. Ama tabii menopozdan sonra kalp krizi riski kadınlarda da artıyor. Üstelik daha kötü bir şekilde damarlar sertleşiyor. Bu yüzden kadınların menopozu geciktirilmeli. Östrojen hormonu kullanarak menopozu geciktirmek mümkün" dedi.

ABD'de yapılan bir araştırmanın yılda 250 bin kadının kalpten 25 bin kadının ise rahim kanserinden hayatını kaybettiğini ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Sönmez, kadınlar için kalp hastalıklarının rahim kanserinden daha tehlikeli olduğunu, bu nedenle östrojen hormonunun kullanılması gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Bingür Sönmez, aspirinin kalp hastaları için yıllardır tartışılmayan bir ilaç olduğunu hatırlatarak, "Aspirin altın standarttır. Kalp hastalıklarında risk grubunda olanlar 30 yaşından sonra, olmayanlar ise 40 yaşından sonra her gün çocuk aspirini içmeli. Ameliyat geçiren, felç olan, enfarktüs geçiren hastalar ise büyük aspirin içmeli. Her ilaçta olduğu gibi aspirinin de yan etkisi vardır. Ama aspirin içince beyin kanaması ya da mide kanaması geçirenlerin oranı kalp krizinden ölenlerin yanında çok küçük" diye konuştu.

Kalbi koruyucu yoga çalışması başlattıklarını dile getiren Prof. Dr. Sönmez, bununla kişiyi stres ve kötü alışkanlıklardan uzaklaştırarak rahatlatmayı amaçladıklarını ifade etti. Prof. Dr. Sönmez, birkaç çalışmadan sonra yoganın insanlarda alışkanlık yaptığını belirterek, "Şahısların huyları değişiyor, daha yumuşak, daha uyumlu insanlar haline geliyorlar. Hastanemizde ücretsiz olarak, kalp hastası olsun olmasın herkese haftada 2 gün yoga ve meditasyon kursu veriyoruz. Bunu biraz daha genişletmek istiyoruz. Tamamlayıcı tıp departmanı oluşturmak gayretindeyiz" şeklinde konuştu.

DUA KALBİ KORUYOR

Tıpkı yoga gibi ibadet ve duanın da kalbi rahatlattığını anlatan Prof. Dr. Sönmez, "Bunu Amerikalı bilim adamları söylüyor. Biz de yoga dersi veren Amerikalı hocamızla görüştük, namaz kılmanın bir meditasyon olduğunu söyledi. Tabii burada namaz kılarken kişinin kendini gerçek manada kıldığı namaza vermesi lazım. Aynı şeyi dua için de söyledi. Namaz kılmak, dua etmek kalp sağlığı için çok önemli" dedi.

Kalp hastalarına yapılan cerrahi müdahalelerden de bahseden Prof. Dr. Sönmez, "Her koroner damar hastasını ameliyat etmiyoruz. Öncelikle hasta bir kardiyologa gidiyor ve burada efor testi yapılıyor. Sonra hastaya anjiyo yapılıyor. Bugün 40 yaşın üstündeki hastalar eğer uygunsa efor testi bile yapmadan direkt koroner anjiyoya gönderilebiliyor. Kardiyolog bu hastaya ne yapılacağına karar veriyor.

Hastaya ya ilaç tedavisi uygulanıyor ya kalbine stent takılıyor ya da hasta ameliyata alınıyor. Ancak daha önce enfarktüs geçirmiş hastaları ameliyat etmiyoruz. Ameliyatta tıkalı damarın önüne köprü olarak yeni bir damar takıyoruz" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Sönmez, takılan yeni damarın tıkanma riskiyle ilgili olarak şunları söyledi:

"Eskiden bacaktan alınan bir damar vardı, onu takıyorduk ve 5 yılın sonunda bu damarın da yüzde 40'ı tıkanıyordu. 10 yılın sonunda ise yüzde 60'ı tıkanıyordu. Kol damarının daha iyi sonuç verdiği tespit edildi. Çünkü 5 yılın sonunda damarın yüzde 95'i açıkken 10 yılın sonunda da yüzde 90'ı açık kalıyordu. Ama bugün meme damarı hepsinden güzel sonuç veriyor. Çünkü meme damarı 10 yılın sonunda yüzde 95-98 açık kalıyor. Kadınlarda, yaşlılarda diyabet ve akciğer sorunu olanlarda biraz sorunumuz var; ama onlara da tek damar kullanıyoruz."

Memorial Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, hastanın ameliyat öncesinde bazı risk faktörleri olabildiğini dile getirerek, bunları diyabet, yüksek tansiyon, yaşlılık, akciğer hastalığı, aşırı şişmanlık şeklinde sıraladı. Kalp ameliyatında ölüm riskinin çok düşük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, "Bypass ameliyatta ölüm riski yüzde 2.5'tir ve bu çok düşük bir risktir" dedi. Ameliyattan sonra hastaların bir kısmının ciddi depresyon geçirdiğini, acaba bir daha ameliyat olur muyum gibi düşüncelerle hayattan izole olduklarını kaydeden Prof. Dr. Sönmez, ameliyat geçiren hastalara 'siz artık normal bir insan gibisiniz' mesajını vermeye çalıştıklarını ifade etti. Prof. Dr. Sönmez, ameliyattan sonra hastanın sağlıklı bir bireyin yaptığı her şeyi yapabileceğini vurgulayarak, "Ama burada dikkati çekeceğimiz önemli bir husus var. Mesela en son 74 yaşında bir hastamız 3 saat 45 dakika yüzdü. Ama bu hastamız zaten yüzen ve gençliğinde Manş Denizi'ni yüzerek geçen biri. Yani bu demek değildir ki her bypasslı 3 saat 45 dakika yüzebilir. Burada iddia ettiğimiz şey şu; insanlar bypass olduktan sonra normal hayatına dönebilir. Ameliyat öncesinde ne yapıyorsa ameliyat sonrasında da yapabilir" şeklinde konuştu. Bütün şavşat com sitesi takipçilerine sağlıklı nice nice yıllara diyerek yazımızı sonlandırıyoruz.

Ayşenur ŞAHAN
18.02.2006

Bu İçerik 443 Kez Görüntülendi

Yaşam Üye Listesi