Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam
Gençlerimize Ne Oluyor?
Çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz zamanımızda.? Bu soruya vereceğimiz yanıt gençliği anlamamıza ışık tutar kanaatini taşımaktayım. Bu sorunun yanıtına geçmeden önce ülkemizdeki genel duruma bakmamız doğru olur. Ülkemiz son 30-35 yılda baş döndürücü bir hızda değişime uğradı. Anadolu’nun birçok köyü 1990’lı yıllarda elektrikle tanıştı. Bu yıllardan sonra da müthiş bir tüketim çılgınlığı başladı toplumda. Belki de bütün toplumlarda böyleydi bu durum. Bu, toplumlara dayatılmış bir olguydu sanırım. İşte biz çocuklarımızı böyle bir ortamda yetiştirdik. Ne istedilerse yerine getirildi. Hayır sözcüğünü unutmuştu toplum adeta. Ebeveyinler her türlü yokluk ve yoksulluk görmüşlerdi. Belki bu durumun verdiği psikoloji ile böyle davranmışlardı . Yani bizim kuşak yoksulluğun esiri olmuştu. Kendi yaşadığı yokluğu çocuklarına yaşatmak istemedi insanlarımız. Kendilerinin uğradığı haksızlıklara çocukları uğramasın istedi bizim kuşak.
Belki haklıydı böyle düşündüğünde toplumumuz. Ama ölçüyü tutturamadık diye düşünüyorum. Kendimiz kalitesiz giyindik, çocuklara markalı giysiler aldık. Kendimiz her türlü sosyal aktiviteden kaçındık onları eğlenceye gönderdik. Yaşamın her türlü zorluğuna göğüs gerdik ama çocuklarımızı bunlardan uzak tuttuk. Bizler çalıştık onlara harcadık. Hiçbir isteklerine hayır demedik.Bu şekilde yetişen nesil ise tatminsiz oluyor.Hiçbir şeyden mutlu olamıyorlar. Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar. Her şeyi kolaylıkla elde ettiklerinden kolaylıkla harcıyorlar. Değerlerimize sahip çıkmamaları bundandır. Bizlerin özenle üzerine titrediklerimiz onlara basit geliyor. Bencil yetişti gençlerimiz.Sadece kendilerini ve kendi zevklerini düşünüyorlar. Toplumun değer yargıları umurlarında bile değil. Tabii ki gençlerin tamamı böyle değil ama ciddi bir oranı böyle ne yazık ki. Toplumsal olaylara kayıtsız kalmaları da bundandır. Şavşat’ı ve diğer doğu kasabalarını bilmem ama batı şehir ve kasabalarında çok boşanmalar oluyor şimdiki kuşakta.Bakıyorsunuz iki-üç yıl bir tanışma,bir flört dönemi yaşanıyor.Bunun sonucunda evlilik gerçekleşiyor. Tabii tüm ev eşyaları alınıyor.Daire alınıyor.Biraz hali vakti yerinde olanlar arabasını da alıyor gençlerin. Bir de bakmışsınız aradan iki yıl bile geçmeden boşanıyorlar. Bizler eskiden evlenince düğün borçlarını ödemekle başlardık hayata. Arkasından evimize gerekli olan eşyaları almaya başlardık. Bir ütü alır bir-iki ay onunla mutlu olurduk. Daha sonra her eşya alışımızda aynı heyecan ve mutluluğumuz devam ederdi. Onların taksitlerini bitirmek, yeni eşyalar almak, Çocuk sahibi olmak, onları büyütmek , onlara gelecek hazırlamak derken aile pekişir. kavgaya gürültüye zamanımız kalmazdı.Şimdi öyle mi? Her şey hazır.
Gençler neyin heyecanını yaşayacak? Ne alıp mutluluğunu yaşayacak? Hayatın hangi alanıyla mücadeleye girişecek.Dolayısıyla birbirleri ile mücadele edip başka maceralar peşinde koşacaklar. Ayrılıklar,yeniden evlenmeler,arada çocuklar varsa onları birbirlerine göstermeyip intikam almalar.Daha neler neler.Tabi bunlar bize ters gelen davranışlar.Eskiden de boşanmalar olurdu.Ama çok ciddi nedenlerden kaynaklanırdı.Öyle şimdiki gibi basit tartışmalardan değil. İşte kuşaklar arası çatışma dedikleri bu olsa gerek.
Burada büyüklere çok iş düşüyor. Hiç olmasa torunları yetiştirirken dikkatli davranmalı onların yetişmesinde hatalı tutumlardan kaçınmalıyız.Hayır demesini bilmeliyiz yerine göre.İyi bir nesil yetiştirmek ve toplumun geleceğini teminat altına almak deliği ile esen kalınız.
23 Ağustos 2009
Ayhan DEDE
Bu İçerik 916 Kez Görüntülendi