Çevreciler, Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’nı protesto etmek için TBMM önünde yaptığı eylemle hükümeti uyardı.

TBMM önünde yapılan eyleme ülkenin dört bir yanından gelen onlarca çevre derneği katılırken “Anadolu’muzu Vermeyeceğiz” ana pankartı arkasında birleşen çevreciler tasarıya karşı ortak duruş mesajı verdi. Hep bir ağızdan “Göksu’yu vermeyeceğiz”, “Tuz Gölü’nü vermeyeceğiz”, “Munzur’u vermeyeceğiz” gibi pankart ve dövizler taşıyan kitle yöresel kıyafetleriyle adeta bir renk cümbüşü yarattı.

Darbuka ve davullar eşliğinde seslerini meclis duvarlarından aşırmaya çalışan çevreciler adına Sarıkeçililer Derneği Başkanı, Pervin Çoban Savran açıklama yaptı. Savran, “Buradayız çünkü yaşadığımız vadilerimizden, köylerimizden, şehirlerimizden sesimizi buralara ulaştıramadık” dedi.

BİR AVUÇ TALANCIYA HİZMET

‘Tabiatı Koruma Kanunu’ adı altında Anadolu’nun ölüm fermanının imzalandığını söyleyen Savran, “inceledik ve gördük ki bu yasanın kendi tabiatı bozuk” ifadelerine yer verdi. Tasarıda yer alan 20 kişilik bir heyetin ‘SİT alanları ve milli parklar korunsun mu, korunmasın mı?’ diye karar verme hakkının bulunmadığını belirten Savran, “koruma alanlarını HES’lere açan sizler değil misiniz?” diye sordu. Savran, doğayı korumakla yükümlü olan yetkililerin bir avuç talancı olduğunu ve ne isterse onu yaptığını, bu nedenle yasanın bir hükmü olmayacağını vurguladı.

YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR

Savran konuşmasını şöyle bitirdi: “Eğer yasalar doğamızı korumayacaksa, halk olarak bizler koruyacağız. Toprağımızı, suyumuzu, zengin çeşitlilige sahip Anadolu’muzu yok edecek ‘Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’ Anadolu’nun ölüm fermanıdır. Yöneticiler binlerce yıldır özgür akan ve aktığı her yere can veren doğamızı, sularımızı satma yanlışından geri dönmelidir.”

Açıklamanın ardından darbuka ve davulları ile seslerini yükselten eylemciler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne geçerek “2000’den beri hayata geçirilmeye çalışılan HES projeleri” konulu panele katıldı.