İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Vakfı ve İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden akademisyenler, “Bartın’a termik santral kurulmasının tarım ve turizme katkı sağlayacağı” yönünde iki ayrı ÇED raporu hazırladılar. Yeni raporların, Bartın’da termik santral kurulması amacıyla hazırlanan ve 2008’de iptal edilen eski rapordan tek farkı ise entegre santral yerine Bartın ve Amasra’da iki ayrı santral için alınmaları.
Peyzaj Mimarları Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Artar, “Bu raporları, Haziran ve Temmuz 2010’da adlarının önünde prof. unvanı olan hocalar parasıyla hazırladılar. Çevre ve Orman Bakanlığı da kabul etti. Teknik üniversite bizi hayal kırıklığına uğrattı. Raporlarda termik santrallerın kurulmasının Bartın’da turizme ve tarıma katkı sağlayacağı belirtiliyor. Ortada çok büyük zaafiyet var” iddiasında bulundu.

BELEDİYE BAŞKANI KÖYLÜLERLE BİRLİKTE
Amasra Belediye Başkanı Emin Timur da, “Bir iki senedir bu firmaya karşı yoğun mücadele veriyoruz. Termik santral yapmak isteyen HEMA ve Batı Karadeniz A.Ş. aynı holdinge aittir. Köylülerle birlikte bu santrallerın yapılmaması için yoğun şekilde çalışıyoruz” dedi. HEMA Termik Santral Sahası İnceleme Raporu ve HEMA Elektrik Üretim A.Ş Amasra Termik Santrali Yer Seçim Raporu’nu hazırlayan akademisyenler ise Prof. İzzet Öztürk, Prof Kadir Alp, Yard. Doç. Mahmut Altınbaş, Doç. Dr. Tolga Yalçın, Doç. Dr. Cenk Yaltırak’dan oluşuyor.

BARTIN ÇEVRE PLATFORMU TEPKİLİ
Bartınlılar ise Gömü ve Tarlaağzı Köylerine yapılması istenen bu santrallere karşı ayağa kalktı. Bartın Çevre Platformu’nun 126 bileşeni 24-25 Kasım’da yurttaşlarla yapılacak ÇED toplantılarını engellemek için harekete geçti. Seri şekilde basın açıklaması yapacaklarını bildirdiler. Daha önce iş getirecekler ümidiyle santrallara olumlu bakan Bartınlılar, 2005’den beri bölgeye yerleşen işletmenin “bir kaşık kömür” dahi çıkarmaması nedeniyle firmaya tepkili. Hattat Holding’e ait HEMA Endüstri A.Ş, kömür çıkarmak için Bartın’a gelmiş ancak 2007’de proje termik santrala döndürülmüştü. Bartın Çevre Platformu gönüllüleri ise firmanın o günden bugüne kömür çıkaramadığını, Çin’den kömür kuyularında çalıştırılmak üzere 100-150 civarı ucuz işçi getirttiklerini ve Almanya’dan ithal ettikleri 60’lı, 70’li yılların teknolojisine sahip makinelerle çalıştıklarını dile getirdi.

TARİHİ KAVŞAK SUYU DA ETKİLENDİ
Öte yandan; Bartın’da 1940’lı yıllardan beri insanların sokak çeşmelerinden kullandığı kavşak suyunun da kirlendiği iddia edildi. Çünkü kavşak suyu dışındaki diğer kaynak parayla satılırken çeşmelerden su içilmiyor. Mustafa Artar, “Kavşak suyu, Bartın’da her siyasi düşünceden insanın üzerinde birleştiği ortak nokta. Kaybedilmesine kimsenin tahammülü yok. Bartın Belediyesi’nin yaptırdığı ölçümlerde sudan alına örneklerde kimyasal kirlilik tespit edildi. Bartın İl Çevre ve Orman  Müdürlüğü’nün özel bir şirkete hazırlattığı raporda ise kirlenmeye rastlanmadı. Yurttaş tedirgin ama çaresizlikten içiyor” dedi.

11 km2'lik alana çamur akıyor

Bartın Çevre Platformu üyeleri Ergin Bozkurt ve Bulut Dönmez buraya Yatağan kapasitesinde bir santral yapılmak istendiğini ifade etti. Üyeler, “Bartın ve Amasra, Sanayi, Ticaret, Çevre ve Orman, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayıyla, kıyıları 2023 vizyonunda, turizm yatırım teşvik alanı, iç kesim organik tarım bölgesi ve Karabük tarafı ağır sanayi alanı olarak belirlendi. Amasra Sinop arası da balık yumurtlama alanı ve müdahale edilmemesi gereken yerler. Yeni ÇED raporlarıyla bunlara müdahale edilmek isteniyor. Bartın'ın bir kısmı Küre Dağları Milli Parkı sınırlarına giriyor. Termikten çıkacak, kül, cürüf ve atıklar kesinlikle denize dökülecek. Deniz suyunun sıcaklığını, balıkların üreme ve yapısını değiştirecek. Yağan yağmurda biriken kül tepeleri nedeniyle 11 km2’lik alana çamur akıyor. Yatağan’la aynı kapasitede bir santral kurmak istiyorlar” dedi.