Şavşat ve Kültür-Sanat Anılar

Çoban olmak...

Atanur Alagöz

Yıllar önce öküz çobanlığı yapıyordum. Yıl 1987 veya 1988 olabilir. Öküz yukarı yayladan biçim nedeniyle kışlalara inmişti. Tek başıma köyün öküzünü otlatıyordum. Babam köye gidip, biçim yapıyor akşam kışlaya geliyordu. Bir gece uykuya dalmışım babam seslendi kalk dedi. Birşeyin olduğu belliydi. Kalktım ne oldu dedim. Sessiz ol, arkamdan beni takip et dedi. Dediğini yaptım, hırsız var dedim. Hava güzeldi ay ışığı vardı. Bütün öküz yayla tarfına bakıyordu. Hırsızlar öküz çalmaya gelmiş diye düşündüm. Yavaş yavaş yürüyerek kışlanın birinin yanına geldik. Babam bak dedi ayı ve iki yavrusu bize doğru geliyor dedi. Öküze yaklaşırsa öküz bunları kovalar gece vakti toparlayamayız dedi. Bu gece gelen hırsız değilmiş dedim. Ayı ve iki yavrusunu izlemeye başladık. Yavrular bize doğru geliyor annesi geri çeviriyor. İki tane olduğu için engellemekte zorlanıyordu. Çok yaklaşmıştılar, öküzler yattıkları yerden kalkmaya başladı. Nevzat amcaların aydin adında öküzü vardı. Dışardan yabancı kimseyi ve canlıyı öküzün içine sokmazdı. Bekçilik yapardı. Aydin öküz durumu anlamış o tarafa gelmişti. Kısık sesle böğürmeye başladı. Tam o sırada iyice telaşlanan ayı yavrusunun birini aldığı gibi arkın içine suya attı. Biraz kargaşadan sonra dereye doğru kaçıp gittiler. Bizde öküzü ayının peşine gitmemesi için engelledik. O akşam hırsız yerine ayı ve yavruları ziyaretimize gelmişti.

Bu İçerik 196 Kez Görüntülendi

Kültür Anılar Üye Listesi