Şavşat ve Kültür-Sanat Anılar
Posof’a Kaçak Odun Götürme Anısı
Sene 1964-65 olacak. Köyümüzün yaylasi Arsiyan’da o zamanlar moda olmustu aksam karanligi bastiktan sonra öküzle Posof’a odun götürüp satmak. Genclik bu ya bende haveslendim. Birazda ben para kazanayim, birazda ben macera yasayayim diye. Rahmetlik babamin karsi cikmasina karsin anam israrlarima dayanamayip, yarim yamalak odun götürme müsadesi verdi. Sagolsun komsular onlarda bana mese basi denen orman bölgesinde bir agac hazirliyacaklarini söz verdiler. AKSAMI SABIRSIZLIKLA BEKLIYORDUM.
Nihayet aksam karanligi oldu öküzlerimi ( Zeytin ve Kinal’i ) önüme alip dogru Mesebasina. Ormana vardigimda odunum hazirlanmis, fakat ortalikta kimsecikleer yoktu. Acemi olmama ragmen öküzleri boyunduruga bagladim. Odunu-agaci zincire bagladim. Derken ben farkina varmamisim coktan karanlik olmustu. Etrafta acayip sekilde takirtilar, tikrtilar geliyordu. Korkmamak isten bile degildi. Neyse balta omuzda gectim öküzlerin önüne basladim bana odunu hazirlayanlarin ismini bagirmaya. Ormanda bir yankidir gidiyor. Tamamen yasak.!!!
Ormancilaraa yakalanmak varmis ... Ben bilmiyorum zavalli.. Odun kacagi kim, sen kim? Bundan sonrasi tamamen macera. önümü göremez oldum. Zifiri karanlik oldu her taraf. Agaci zincirden, öküzleri boyunduruktan ayirdim. Tuttum Zeytin öküzümün kuyrugundan, attim boyundurugu omuzuma dogru yaylaya.
Benimle Posof’a gidecekler coktan asmislardi Posof tarafina. Ders oldu bana. Ondan sonrada okulu, okumayi daha cok sevmeye basladim.
Okudum, okudum, okudum.
Sevgilerimle
Temel Capkun
Bu İçerik 434 Kez Görüntülendi