Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Doktor Fatma

Müfit Aksakal

Doktor Fatma bizim köylüdür.Annesi ve babası yıldırım çarpması sonucu ölmüşler. Fatma öksüz ve yetim kalmış. Fatma’nın annesi ve babası öldüğü zaman üçüncü sınıfta okuyormuş. Çok zeki, akıllı, temiz ve düzenli bir kızmış. Fatma’nın kimsesi olmadığı için devlet ona sahip çıkmış. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunca her türlü gereksinimi karşılanmış. Fatma çok çalışkanmış. Okumuş doktor olmuş. Öksüz ve yetim kaldığını,yoksul ve kimsesiz olduğunu hiç unutmamış.Fakir fukara hastaların tedavileri için gereken yardımları yapmış. Yetim bir çocuğun okul giderlerini üniversiteyi bitirinceye kadar karşılamış.

Doktor Fatma, üçüncü sınıfta okurken ben de birinci sınıfta okuyordum. Onu hayal meyal anımsıyorum. Uzun boylu zayıf bir kızdı.

Geçen yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını coşkuyla kutlamış,tören alanındaki sandalyeleri okula ve köy odasına taşıyordukçKırmızı renkli bir otomobil klakson çala çala geldi.Köy meydanının ortasında durdu. Otomobilden iki kadın bir erkek indi. Kadınlardan biri elli elli beş yaşında ,diğeri yirmi yirmi beş yaşında gösteriyordu. Her iki kadın da uzun boyluydu. Yirmi beş otuz yaşında gösteren erkek ise hayli uzun boyluydu. Kıvırcık siyah saçları,geniş omuzları ve kömür gibi gözleri vardı. Genç bayan ise mavi gözlü, beyaz tenli, uzun saçlı ve güleryüzlüydü. Gelenleri kimse tanıyamadı. Köyümüz halkından olan erkek ve kadınların birçoğu köy meydanındaki sandalyelerde hala oturuyorlardı.

Arabadan inen yaşlı bayan ve iki genç insan oturanların yanına geldi.Yaşlı bayan:

-İyi günler!Ben Fatma!Yetim Fatma,şimdi doktorum.Doktor Fatma da diyebilirsiniz.

Bunlar da çocuklarım Cengiz ve Ülker.Ülker ziraat mühendisi,Cengiz veterinerdir.Siz beni hala tanıyamadınız herhalde.Bu köylüyüm ben.Hani yıldırım çarpması sonucu ölmüştü.Uzun Ali derdinizya onun kızıyım. Uzun Ali’nin kızı sözünü duyar duymazkadın,erkek hep birlikte ayağa fırladık.

Doktor Fatma,hepimizin elini sıktı Halimizi,hatırımızı sordu.Yaşlıların elini öptü .Kadınlarla kucaklaştı.Veteriner olan oğlu Cengiz ile ziraat mühendisi olan kızı Ülker de hiç kibirlenmediler.Büyüklerin ellerinden,küçüklerin gözlerinden öptüler.Kendi yaşıtlarıyla da kucaklaşıp tokalaştılar. Doktor Fatma ve çocukları tanışmadan sonra sandalyelere oturdular.Emsal nine ayran,peynir ve köy ekmeği getirip konuklara ikram etti.Üçü de ayranı iştahla içtiler.Peynir ile ekmeği de iştahla yediler.Doktor Fatma:

-Sağ olasın Emsal nine1Ayranı ve köy ekmeğini çok özlemiştim..Hepsini iştahla yedim,dedi.Sonra da oğlu Cengiz’e göz işareti yaptı.Veteriner Cengiz kalkıp otomobilin yanına gitti.Bagajı açtı.İçinden paketleri alarak geldi.Mühendis Ülker de paketleri tek tek açtı.Orada bulunanlara şeker,çikolata,lokum ikam etti. Çocuklara oyuncaklar verdi.

Köyün en yaşlısı olan Veli dayı:

-Kızım Fatma,dedi.Annen ve baban sağ olsalardı da bu gününü görseler ne kadar sevinirlerdi kim bilir?Bizleri çok sevindirdin.Sen de çocukların da sağ olun var olun.Bu dünyada ne muradınız varsa inşallah hepsine kavuşursunuz.

Doktor Fatma:

-Asıl ben çok sevindim,dayı,dedi.Yıllardır köyümden ve sizlerden uzakta kaldım. Sizleri ve köyümü çok özlemiştim. Yıllardır buraların özlemini çekiyordum.Ancak bir türlü gelme olanağı bulamıyordum. Geçen yıl gelecektim,eşim trafik kazasında öldü gelemedim.Kısmet bu güneymiş.Sağlık olursa bundan sonra her yıl çocuklarımla birlikte geleceğim.Ben insanları,kızım ,tarla ve bitkileri,oğlum da hayvanları muayene edeceğiz.Bundan sonra hayvanlar hastalıktan,insanlar ilaçsızlıktan,meyve ve sebzeler,ekinler zararlı böcekler nedeniyle yok olup gitmeyecekler.

Ben emekli oldum. Yılın büyük bir bölümünde gelip burada sizlerle birlikte yaşayacağım. Çocuklarım da yıllık izinlerini köyümüzde geçirecekler. Yarın üç koldan köyü gezeceğiz. Hem insanlar,hem hayvanlar hem sebzeler hem de meyve ağaçları için bolca ilaç getirdik.Muayenelere yarın başlayacağız,dedi.

Ertesi gün Doktor Fatma,dinleme cihazını boynuna astı.Evleri tek tek dolaştı.Evde olan bütün insanları muayene etti. Hastalara,yaşlılara,çocuklara daha özenle baktı.Hasta olanlara ilaç verdi.Nasıl kullanacaklarını anlattı.Sebze ve meyvelerin iyice yıkanarak yenilmesi gerektiğini söyledi.Büyük küçük demeden herkesin yemekten önce ve tuvaletten sonra ellerin sabunlu suyla yıkanması gerektiğini belitti.

Veteriner olan genç de köyün bütün hayvanlarını muayene etti.İki ineğin memelerinde çıban olduğunu saptadı.İneğin sahibine ilaç verdi. Nasıl kullanacağını anlattı.Çıban iyileşinceye kadar ineğin sütünün içilmemesini söyledi.Başıboş gezen bir köpeğin de kuduz olduğunu anladı.İlgili yerlere haber verdi. İlçeden gelen görevliler köpeği yakalayıp götürdüler.Bütün kedi ve köpeklere de kuduz aşısı yaptı.
Ziraat mühendisi olan Ülker,sebze ve meyve bahçeleri ile ekili tarlaları gezdi.Gördüğü zararlı böcek ve otlara karşı ilaç yaptı.Köyün gençleri Ülker’in verdiği bir aletle yapılan ilacı sebze ve meyve bahçeleri ile ekilen tarlalara püskürttüler.

Doktor Fatma ve çocukları köyümüzde bir ay kalıp gittiler. Vedalaşırken hem Doktor Fatma hem de köyümüzün insanları gözyaşlarını tutamadılar.

O yıl meyve ve sebze bol oldu.Ekinler her zamankinden erken olgunlaştılar.İçleri daha da dolgunlaştı. Daha önceki yıllarda bir ton buğday aldığımız tarladan o yıl iki ton buğday aldık.

Babam:
-Bu bir ton fazla buğdayı bize Doktor Fatma’nın ziraat mühendisi olan kızı Ülker kazandırdı. Demekki biz bilinçli bir çiftçilik yapmıyoruz.Bütün köylerde ziraat mühendisi olsa demek ki köylülerin ürettiğiher ürün yüzde yüz artacak. Sen de oku ziraat mühendisi ol yavrum, dedi.

Babama söz verdim.Okuyup ziraat mühendisi olacağım. Hem aileme,hem köyüme hem de yurduma,ulusuma yararlı bir insan olacağım.Çünkü ben yurdumu ve yurdumun tüm insanlarını çok seviyorum.

Müfit AKSAKAL
(Üzülme Öğretmenim,Mir Yay.İstanbul 1998)

Bu İçerik 316 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi