Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

KAĞIT PARA YÜZ LİRA

İsmet Aci

KAĞIT PARA YÜZ LİRA

Babamın paralarını saymak en çok hoşlanarak yaptığım işti.Bu huyumu bildiğinden miydi bilmiyorum, bir yerden gelir gelmez gel oğlum şu bozuklukları adam beni kandırmış mı? Bir anlayalım.

Kilimin üzerine bütün paraları döker önce sarı yirmi beş kuruşları, sonra bakır renginde ki beş ve on kuruşları bir birinden ayırır saymaya başlardım.Dayanılmaz bir eğlenceydi.Önce adetlerini öğrenirdim. Sonra değişik gruplar yapar hesaplarını çıkarırdım. Bu paraları saymak sayarken oynamaktan olacak sınıfta para problemini benim kadar doğru ve hızlı yapan olamazdı.Ne zaman para ile ilgili bir problem sorulsa öğretmenim beni susturur, dur bakayım birazda arkadaşların düşünsün diye ikaz ederdi.Fazla dayanamazdım. Fısıltı ile de olsa cevabı verirdim.

Bir gün babam eve geldi. Bak dedi. Sana bir para göstereceğim kaç lira olduğunu bileceksin. Yazılı tarafını kapattı. Resimli tarafını gösterdi.O güne kadar gördüklerime benzemiyordu. Bunun kaç kuruş yada lira olduğunu bilirsen sana vereceğim deyince de işin rengi değişti. Babam paralarını bana saydırırdı ama hepsini de geri alırdı. Sayma zevkini tatmin etmiştim ama harcanma zevkinden mahrumdum. Senin olacak dediği için birden heyecanlandım. Yabancı para diyemedim. Üzerinde Mustafa Kemal’in resmi vardı. Atatürk herkese her millete yol gösterdiği gibi bana da yol gösterip kulağıma fısıldayıp kaç kuruş olduğunu söylese diye geçti içimden. Çocukluktan mıdır, nedir resimlerin bir gün konuşacağını hayal eder dururdum. Bu da öyle bir hayal geldi geçti. Gerçekten Mustafa kemal resimlerden parmağını uzatsa, hani demiş ya Ordular ilk hedefiniz Akdeniz diye. Dese ki çocuklar benim size söylediklerimden yarın imtihan edeceğim. Sorunuzda şu.. Anneniz babanız öğretmenleriniz sizleri yetiştirmek için neler yaptı birer birer anlatın. En iyi anlatana şimdi ki en büyük parayı hani üzerinde resmim olan kağıt parayı vereceğim. Belki de babamdan elindeki parayı bilerek almak daha kolay olurdu. Çünkü sınıfta kalmaya aday olurduk. Atatürk’üm hiç bir şey yapmadılar desem kızarsınız : Çok çalıştılar desem hani nerde dersiniz. İyisi mi siz kendiniz görün notunuzu onlara verin. Babam bu kadar derin düşünme. Bulamazsısın. Benim o anda o parayı düşündün düğümü sandı. Bense Ata’mın söylediklerini düşünmekteydim.

Düşünüp bulamayınca babamı yanıltmak gibi düşünceye sapmak istedim. Babacığım dedim, bu gösterdiğin para yirmi beş kuruştan büyük mü küçük mü. Babam biraz düşündü. Büyük dedi. Kuruş mu, lira mı dedim. Lira dedi. Demek ki bu benim bildiğim para değildi. Biraz düşüneyim dedim. Babam çok düşünürsen bende verdiğim sözü düşünürüm, bulsan bile bunu sana vermem. Bana bu kadar yaklaşan bir para yavaşta olsa uçup gitmek için kanat çırpmaya başlamıştı.Olsun dedim verme. Babam bana para vermezdi fakat her istediğimi alırdı. En küçük alış verişte yanımda olurdu. Babamın aldıklarımıza para ödemesi beni son derece eğlendirirdi. Önce sıkı bir pazarlık yapıp fiyatı istediği seviyeye getirmek için her hünerini sergilerdi. En çok kullandığı söz de bu malı bana şu fiyattan verdiler almadım. Çoğunlukla bu sözün satıcıyı yanıltmak için kullanıldığını ben bilirdim. Fakat babam o kadar ciddi söylerdi ki, satıcı olamaz der önünde ki fiyat listesine tekrar tekrar bakardı.Satıcının en zayıf anında pazarlık biterdi.Giydiği gömleğin içinde ki iç gömlek denen fanilanın sol tarafında bir cep vardı. Parası bu cebin içinde ağzı büzülerek kapatılmış bir bez kesenin içinde saklı olurdu. Önce keseyi çıkarır ağzını açar sonra paraları sayar satıcıda verirdi. Son kalan küsuratı vermemek için son şansını kullanarak bunu da almasan Allah günah mı yazar diye sorardı.

Babamda ki paranın kaç lira olduğunu bilemedim. Hakkımı da kaybettim. Kitapların içinde ki paraları hatırladım o yoktu. Zaman öyle hızlanmıştı ki artık ulaşmak imkansızdı. Babam bu parayı bilmemekte haklısın çünkü, bu daha yeni basılmış piyasaya çıkmış. Bunun adı: Kağıt para yüz lira.
02/02/1990

Bu İçerik 249 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi