Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Sahi Sen Niye Gittin

İsmet Aci

Sana ne söyleyebilirim ki gittin gideli dönüp geri baktın mı hiç ? Biliyorum herkes gitmek için geldi. Bende gitmek için geldim ama sen benden önce gittin. Biliyor musun çocukluğumuzda kara kargalar vardı, kiraz ağaçlarında dans eden. Şimdi onlarda yok. Sen gidince inatla birkaç yıl gitmediler. Her kış bir ikisi, yazları yüzlercesi geldi seninle birlikte koştuğumuz kırlara. Yine öttüler. Hep babam uğrusuzluktur karganın ötüşü diye seslerini duydukça başına döner inşallah deyip tepkisini gösterdi. Sonra soyları azaldıkça azaldı. Yalnızlığa düştükleri belli idi. Kendilerine seslerinden başka benzerliği olmayan bir başka türle geldiler birkaç yaz. Şimdi kargalarda yok biliyor musun? Sen gittin diye gittiler. Sahi senden öncekiler gidip dönerlerdi sen niye dönmedin. Hiç bilmediğim bir kelimeyi duydum dün konuşan bir iki kişiden gurbet diyorlardı. Karınları doymayanlar gider diyorlardı. Senin bu ata dede yurdunda karnın doymadı mı ki gittin? Hani hatırlarsın ormanlarımız vardı kestikçe orman memurları ya rüşvet alır görmezdi, yada mahkemeye verip ceza aldırırdı. Şimdi onlarda yok düşünebiliyor musun?
Gitme dediğim son baharda sırf bana inat senden önce gidenlere nispet bindin o uğursuz arabaya. Elsallayanların bir daha gelmeyeceğine dair bilgileri yoktu. Onun için göz yaşları erken kurudu. Hani evin yukarısında bir tepe vardı altında da küçücük düzlük. Topumuzu orda oynadık. Orada piknik yapardık. Zaten pikniğin ne olduğunu da bilmiyorduk. Gidip de dönen birinden duymuştuk. Biz diyordu orda hep pikniğe gideriz. Bilgisini kendine sormadan pikniği kendimize uydurmuştuk. Yirmi üç Nisanlarda yumurta pişip gittiğimizin de piknik olduğunu öğrenince sen yoktun. Bahar bayramı diye kırlara çıktık. çiçek topladık. Küçüktük. Çiçeklerde güzeldi. Yıllar sonra sen gidince ben anladım ki Bir Mayıslar da çiçek toplamak değilmiş bir mayısın esas anlamı. Başka bayrammış. Göz yaşı sele dönen o bir mayısta sen yoktun. Zaten hiç olmadın ki gidişinden sonra. Sana mektuplar yazdım. Defalarca okuduğum ama senin bir kere okumanı istediğim. Postaladım bir yerlere . Sen o mektupların dizi dizi olup yollandığı yolun sonunu kendine adres etmediğinden seni postacılarda bulamadı.Gidişler hüzünlüdür ama ben hüznümü geleceğin güne sakladığımdan mıdır nedir hiç hüzünlenmedim.
Yanıltın beni. Sahi sen niye gittin. Bak senden sonra bir kızılca kıyamet kopar gibi, oldu. Her sabah hani bacadan çıkan dumanları kendimize seçer yarış yapardık. Kimim seçtiği duman daha yukarılara giderse O, o günün birincisi olurdu. Şimdi yok anlıyor musun? bacadan çıkan dumanlarda gitti seninle. Hani gidenler gittiği yeri çok met ederler sonra yalnız kalınca kaderine ağlarlar ya işte öyle ağladım sana sen gittin diye.
Uzun, up uzun yolculuktu hepimizin çıktığı bir gece sabah karşı yürümek için. Yol yerinde durduğu halde bu yol nereye gider diye sorduğumuzda sen çok mesafe kat etmiştin. Yetişemedik sana sen hep koşmak istedin. Koştun ve sen gittin. Niye olduğunu bilmediğim gibi senin kim olduğunu da bilmekte zorlandım. Ve dediğim gibi gidişinle başladı kalanların dertlenmeleri. Çünkü sen üzerimizden sessizce kayıp yere düşen yumuşacık bir yorgana benzeyen mutluluğumuzdan ve sen gittin. Sahi mutluğumuz sen niye gittin.
İsmet ACİ

Bu İçerik 450 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi