Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

SULAR SOĞUK MU

İsmet Aci

ismet Aci 08.02.2006 Güneş sırtımızı ısıtmaya başladı. Bundan gayri karada ölüm yok. Fakir kürkü yetişti.yaradanım bilmez mi ki kullarım zordadır. Bu etrafa bakınca insanın aklı almıyor. Bir bakıyorsun her taraf kar, bir bakıyorsun yem yeşil. Bu ilahi güç nasıl bir şey.. anlamak zor. Şimdi dereler çağıldamaya başlar. Birde kuzular kendini atımı yeşile. Keyfe diyecek olmaz. He öyle dedi. Cemal bey. Bu yaratana sığınış bir iç huzur veriyor insana. Zaten başka türlüsü de çekilmezdi.camiden çıkanlar bu hafta geçtiğimiz haftalarda oturmadıkları kadar cami önünde oturdular. Gerçekten onları oturmaya aylardır hasret kaldıkları sıcak hava itiyordu. Karşı yamaçta ki ağaçların üzerinden karlar yere düştükçe kendilerince bahar biraz daha yaklaşıyordu.Isının artmasıyla sadece karşıda ki karlar değil, kış boyunca evlerin çatılarından sarkmış boyları bir metreyi bulan buzlarda düşmeye başlamıştı.Tehlikeliydi kazara birinin başına düşse öldürebilirdi Bak Asim emi dedi. Delikanlının biri. Karlar eridikçe ağaçların hastalığı da görünmeye başlıyor. Şimdi dersin ki olsun kurusunlar. Hiçbir şey yapamazsak keser yakarız. Ama bu bir hastalık Allah korosun diyorlar ki bir başladı mı bütün orman yok olurmuş. Ağzını hayra aç.dedi Asim emmi.Ağzı hayra açmak demek bu ormanın kurumaması demekti. Fakat birkaç yıldır gözle görülen bir kuruma söz konusuydu. Önceleri bütün ormanı gezip bir kuru ağaç bulamadıkları halde şimdi nereye baksalar kurumaya başlayan bir kara Çam ağacı görünüyordu.Asim emmi, Orada bulunan gençlere döndü. Hep sizin yüzünüzden. Bir kere Bismillah’ı kaldırdınız. Böyle utanma belasına haftada bir camiye geliyorsunuz gerisi yok. Kıyameti koparacaksınız. Alim Allah.Bizim zamanımız da böyle miydi İçimizden kime hadi bir cemaatle namaz kıldır deseler hemen fırlardık. Ya siz bir fatihayı bile okuyamazsınız. Ağaçta kurur. Rızkta göğe gider. Buna da şükür. Karşı yamaçtaki dökülen karlar baharın gelişine bir işaret olsa da daha sular derelerde beklenilen gürlükte akmaya başlamamıştı. Bak dedi. Köşede sessizce oturan gelecekte öğretmen olacak Selim. Emmi bu iş senin dediğin gibi değil. Bu ağaçlara bulaşıcı bir hastalık bulaşmış. İçlerine kurt girmiş. Ağacın kökünden alıp yaprağına kadar giden su yollarını emerek ağacı kurutuyormuş. Bu yüzden bu kuruma oluyor. Türkiye’nin her yerinde bu var. Bunun da ilacı var. Önemli olan devlete haber verip tedbirini aldırmak, gereken ilaçlamayı yaptırmak.. Yani sen diyorsun ki ağaçlarında insanlar gibi kalbi damarları var, öyle mi? Güldürme beni. Senin yaşın kadar benim hayat tecrübem var. Ben onu bunu bilmem. Sizden biz bir hayır görmeyiz. Mektebe kimi göndersek iki satır yazı okuyup geldi mi bizim tüm bildiklerimizi yok sayıyor.tecrübeyi adam yerine koymuyor. İlle de okulda öğrendikleri. Bilmem siz o okullarda neler öğretiyorlar da böyle oluyorsunuz. Olmaz oğul olmaz. Cami önündeki kalabalık ikindi namazını beklemedi. Gençler ayrıldı. Bir iki yaşlı kaldı. Oradan ayrılan her gencin arkasından bakıp babaları bunlardan bir medet bekliyor deyip inceden bir alay ettiler. Asım emmi köyün yaşlısıydı. Akıl danışılan fikir sorulan. Köylüler arasında meydana gelen anlaşmazlıkları çözen biriydi.Yıllar öylesine yormuştu ki. Yüzüne bakınca geçen yılların her biri bir iz bıraktığını fark ettiriyordu. Ellerindeki nasırlar kalıcı olmuştu. Elinde ki baston tek dostuydu.Bastonunu oğlu getirmişti. pekte makbule geçmişti. Hem gösterişli hem kullanışlıydı. Herkes onu bıraksa da o bastonunu bırakmazdı.Namaz sonrası eve döndü. Ağaçlar demek canlı. onlarında damarları var. Boşuna bizim hoca hep ağaç kesmek günahtır. Kesmeyin diyor. Nasılda bilmedik. Ama hocanın anlatamadığını o çocuk anlattı.Doğru kesince bir başka oluyor yaprakları. Demeli hükmetse. Hükmetse gelsin baksın. Çare bulsun hastalığına aha bu ağaçların. Bir sabah üstü bez jip köye geldi. İçinden yeşil elbiseli iki orman muhafaza memuru indi. Köyde herkes bunları tanırdı. Yanlarında elbiseleri onlara benzemeyen bir adam daha vardı.Muhafaza memuru duyulur bir sesle mühendis bey dedi jipin yanına gelenlere.Gördükleri hiç kimseye bir soru sormadan doğru ormana doğru yürüdüler.Bir kaç ağacın kabuğunu kaldırıp altına bakınca;Yanında ki ormancıya dönüp bunu hiç mi fark etmediniz. Bu orman ölmüş. Hastalık çok yayılmış. Bunu daha önceden haber vermeliydiniz. Köy muhtarı meseleyi kendi kavradığı şekilde bir cümleyle açıkladı:Komşular, yıllardan sonra ilk defa iş bulduk. Bu gördüğünüz ormanlarda bulaşıcı hastalık varmış,bu ağaçlar aşılanacakmış. Yarın her şey hazır olacak isteyen yevmiyeli olarak işe başlasın. Bu Allahtan anlaşılan.Ormancıların yanında gelip giden adam işi iyice anlattı. Önce ağaçların diplerini iyice bir açacaksınız. Sonra bu ilacı dipten yukarı sıkacaksınız. Var sayın ki bunlara bit pire dadanmış siz yok edeceksiniz. Ancak dikkat edin zehirlidir. Ölebilirsiniz.Yıllarca bu mis havanın güzelliğinden yaralanmışsınız, soğuk sularını içmişsiniz. Yazın buralara hiç gelmediğinden yanındaki ormancıya dönerek ‘suları soğuk mu?diye sorup söze devam etti. İyi dikkat edin. İkindi güneşi düzlüğe yayıldı. İş saati sona erecekti. Bir türlü düdük çalmadı. Düdük çalmasa da akşam toplanma yerine yeniden geldiklerinde birkaç kişinin suratı asıktı. Ne var dedi içlerinden biri. Ne olmuş. Anladık yorgunsunuz ama bu kadarda asık suratlılık olmaz ki.Ondan değil dedi. Diğeri. Arkadaşlardan biri zehirlenmişte. Şimdi nasılmış diye bir birine sordular. İnşallah bir şey olmamıştır. Gerçi yoğurt içirmişler fakat yetmemiş doktora götürmüşler. Herkes evine bir başka düşünceyle gitti. Bu zehirlenen ben olabilirdim.Komşularına yürekten üzüldüler bir yandan da kendileri olmadığına şükür ettiler. Sabah uykusuzluğun ardından kapıyı çaldı. Bu sefer neşe gitmişti. Gerçi işin başında dikkat edin zehirlidir demişlerdi ya. Demek ki kader de af etmez bir yazgı varmış ki. Bir komşunun zehirlenmesi engellenememişti. Erken kalkanlar toplanma alanın gittiklerinde gelenler düne göre çok azdı. Beklide zaman çok erken bu yüzden diye düşünürlerken komşu iki köyün minaresinden sela verildi. Cami önü sohbetinin konusu o sonbahar tamamen değişti.

Bu İçerik 252 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi