Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Suya akardı yıldızlar

Tamer Dursun

"...Suya akardı yıldızlar..."

Neresi paklar beni yada neresi saklar dedi...! İçinden ışıklarda durduğunda . Soluna baktı station renonun arka koltuğunda sümüklü fırlama bir motora bakıyor bir ona bakıyordu. "Ne iş lan hıyar" der gibi bir bakış fırlattıktan sonra. O bakış ona ağzı kulaklarıda bir smliy olarak geri döndü. Aynı hızlada kapandı ve müren balığı edasındaki sümük tekrar içeri. Dünyanın en kısa süresi yeşilin yanmasıyla arkadaki arabanın kornasının çalması arasındaki süre olduğu tekrar belli olmuştu.

Şehirden çıktıktan sonra binalar seyrekleşip ağaçlar ve tarlalar tatlı bir serinlik vermeye başlamıstı. Ne kadar kocaman bir karanlıktı gece ve ne kadar uzun ve siyah geldi asvalt. Gayri ihtiyari uzunları yaktı.

Bir sürü arkadaşı vardı ama biri hepsinden daha öndeydi, kolleksiyon yapardı bıçaklardan ama bir tanesi farklıydı, Çok yer gezerdi ama gittiği yerlerden biri faklıydı, Denizi çok severdi ama bu gittiği yerdeki dalga sesi bir baskaydı. Tebessüm etti yüzünün kızardığını hissetti ter bastı ne sevdalar yaşamıştı bu hepsinden güzeldi. yüzünde bir gülücük belirdi. sol eliyle motorun deposunu oksadı adeta. "Sağol" dedi.

Kapakların ordan sola dönüp tepeye vardığında çekti sağa motoru stop etti. burası mola yeriydi. Ne zaman yolu düşse burda mutlak durur ufuktaki çizgiyi seyre dalardı. Karaburun köyünün ışıkları vururdu karadenize. ay olmayan gecelerde koyu lacivert olurdu gökyüzü ve sanki bu gökyüzünden simsiyah suya akardı yıldızlar. Tefekkürün alası burda yapılrdı. yaslandı cruserinin sisibarına attı ayaklarını gidonun üstüne. Bir sigara çekti canı. "bırakmıştı". Cırcır böceklerinin şarkılarıyla daldı, Suyun siyahıyla, gecenin mavisine.

Puhu kuşunun ötmesiyle ürpertiyle karısık üşüdüğünü hissetti. Tekrar yerleşti seleye. Esaretimde sen kurtuluşumda sen dedi motoruna bastı marşa yırttı geceyi. Sallandı yokuştan aşağı sahile doğru. Balıkçı barınağının ordan geçip kayaların oraya vardığında indi motordan yürüdü Kara gecede, karadenizin, kara suyuna doğru. çömeldi. Nihavent gecede hicaz şarkılar geliyordu uzaktan dalga seslerinde kaybolurcasına.

Memleketinin bütün denizlerini bilirdi. ama bu deniz baskaydı adı karaydı bir kere. Yılışık yosmalığında vurmazdı dalgasını kıyıya en erkekçesinden döverdi sahili Kükrerdi adeta. Akdenizin egenin şılap şulup seslerine inat. Hırçındı sanki sevdiğini bir türlü alamamış Türk yiğidi gibi. Asiydi yaban atı gibi sığmazdı kabına. Ilık lodosun yalan sıcağına inat soğuk poyrazlarda bulurdu kendini en gerçeğinden

Doğruldu çöktüğü yerden. Açtı ellerini iki yana derin bir nefes aldı iyot kokusuyla karısık yosun kokularını doldurdu ciğerine. Öylece tuttu nefesini. Dalga sesini dinledi, dinledi, dinledi.

Yar geldi aklına. hep aklındaydıda orda olmadığının farkına vardı derin bir iç geçirdi ah ulan dedi burda olaydı. Sarılaydı, başı omuzuma düşeydi, tel tel vuraydı saçları yüzüme, her üşümede biraz daha sokulaydı. Bir şarkı tutursaydık. aksam oldu hüzünlendim ben yine diye. Ve çırpınırken eşlik etseydi karadeniz. Atlasak motora agora meyhanesi arasak sahilde. rüzgardan vazgeçmesek asla

Sabaha karşı balıkçı teknelerinin homurtusuna motorunun homurtusu karıstı dönme vaktıydı bastı gaza "yar'ın başında yari düşünmekten" geliyordu

Tamer DURSUN

Bu İçerik 254 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi