Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Yazık

İsmet Aci

Rahmetli hiç saymadı kaç mevsim yaşadığını, yada yaşıyabileceğini. O sadece yaşamaya gelmiş bir usta idi. Güzel bir köyü, sıcak ilişkileri vardı. O. Bir söz ustasıydı. Onu bir duvar dibinde sohbetinin en derin yerinde iken tanıdım.Konuşuyordu.Durmadan konuşuyordu.kelimeler okada sıcaktı ki Şubat ayında lapa lapa kar yağarken onu dinleyenler sıcaktan boncuk boncuk terlerdi. lafla peynir gemisini yürütürken bu olmaz diyemezdin. hani bir söz vardır.Kuzuyu yemek koyuınla şivan etmek diye. aynen öyleydi. Bu ustamızla nasıl oldu bilmem yağmur yağarkewn bir şemsiyenin altında buluştuk. kendince bir bilgi deposuydu. bu dünyada bilmediği yoktu. Ne işle meşgül olduğumu sordu. Öğretmenim dedim. yazık dedi. Bu zamanda öğretmelik. vallahi bu yaşta bana teklif etseler yapmam. Ya öyle mi dedim. Evet dedi.Parası az, külfeti çok. Benim gençliğimde de parası azdı fakat saygınlığı vardı. Ya şimdi. Doğru dedim. Ancak unutma ki tanrı mesleğidir öğretmenlik mesleği. Dudak büktü. Dedim ya bilgi hazinesi ona yok demek olur mu?yağmur devem ettikçe bizim muhabbetimizde devam etti. Söz politikaya geldi. Bak dedim devlet memuruna politika yasak. Onun için fazla girmeyelim. Zaten ne bilirsiniz ki siz okumuşlar kendi insanınıza yabancı olmaktan başka dedi. Bölgenin kurtuluş hikayelerini anlattı. Bildiğinden bilmediği çoktu. Söyleyemedim.Yoırulmuştum. İmdada yağmur sonu parlayan ikindi Güneşi yetişti. Şemsiyeyi kapattı. Göstererek şemsiyeyi yaradı değil mi dedi. Evet dedim. Siz okumuşlar tecrubeyi adam saymasınız. Ya ben olmasaydım. Hayatından mevsimler geçti. Çok uzaklarda duydum vefat etmiş. Üzüldüm. Memleket bir söz ustasını yitirmişti.

Bu İçerik 234 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi