Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Yetim Ali

Müfit Aksakal

Ali’nin annesi ve babası yıllarca önce doğalgaz zehirlenmesinden ölmüştü. Ali’yi ninesi bakıp büyütmüştü. Ali, temiz, düzenli, becerikli ve akıllı bir çocuktu. Doğayı, insanları, hayvanları çok severdi. Ninesinin bir dediğini iki etmezdi. Ninesini çok severdi.

Bir gün ninesi Ali’ye:

- Aliciğim, yetim Ali’m, çalışkan oğlum benim! Görüyorsun, artık çalışamıyorum. İyice de yaşlandım. Sen ise büyüyüp yakışıklı bir delikanlı oldun. Yaşın küçüktür ama maşallah baban gibi babayiğit oldun. Buradan git, çalış, para kazan. Beni de yanına al. Ömrümün son yıllarını rahat ve mutlu geçireyim, dedi.

Ali, ninesinin sözünden hiç çıkmazdı. O ne derse onu yapardı. Hemen o gece yoculuk hazırlıklarını yaptı. Sabah erkenden kalktı. Kahvaltısını yaptı. Ninesinin elini öptü. Çantasını aldı.

- Haydi hoşça kal nineciğim! Kal sağlıcakla. Hakkını helal et. Gidip gelmemek, gelip görmemek var. Sağlık olursa bir işe girip çalışacağım. Seni de kısa zamanda yanıma alacağım,dedi.

Nine:

- Güle güle git oğul! Ayağın taşa rastgelmesin. Tuttuğun altın olsun. Hakkım ananın ak sütü gibi helal olsun, dedi.

Ali, ninesinin elini öperek evden ayrıldı. Ormanlık bir alandan geçerken bir avcıya rastladı. Avcı:

- Hayır ola! Sabah sabah nereye gidiyorsun böyle? Boyun uzun ama çok da genç görünüyorsun. Kimsin, kimlerdensin, nerelisin? Bakıyorum omzunda silahın da yok. Bu saatte bu yolda yalnız gitmekten korkmuyor musun? dedi.

Ali:

-Adım Ali. Komşular bana Yetim Ali derler. Veliköylüyüm. Gurbete gidiyorum, iş bulup çalışacağım, dedi.

Avcı:

- İş aramaya gidiyorsan gel benim yanımda çalış. Hem köyüne sevenlerine de yakın olursun. Ben, tavşanları, keklikleri, ceylanları, yaban tavuklarını, yaban keçilerini avlarım.

Sen de onları pazarda satarsın. Kazancımızı paylaşırız, dedi.

Yetim Ali:

- Teşekkür ederim. Ben bütün canlıları seviyorum. Kuşları, ceylanları, tavşanları hatta bütün hayvanları çok seviyorum.Onları öldürerek para kazanmak istemem.Sonra senin avlanma izin zamanları dışında avlanma yapmayacağına nasıl inanayım. Hayır hayır yapamam! Avcılık benim işim değil, istemem. Yine de iş önerdiğin için teşekkür ederim.

Yetim Ali, avcıyla vedalaşarak ayrıldı. Epey bir süre yürüdü.Bir akarsuyun çağlayan sesini duydu. Ormanlık yoldan çıkınca şarıl şarıl akan dereyi gördü.Kuşların üzerinde takla attığı, kurbağaların öttüğü,kelebeklerin uçuştuğu dere kenarındaki yolda hayli yürüdü. Biraz ilerde bir değirmen olduğunu görünce sevindi.Biraz hızlı yürüyerek değirmenin yanına gitti. Yaşlı bir değirmenci un çuvallarını silkeliyordu.

Değirmenciye selam verdi:

-İyi akşamlar değirmenci amca!Kolay gelsin,dedi.

Değirmenci:

-Sağ ol oğul!Kimsin,kimlerdensin?Nerden gelip nereye gidiyorsun?

-Adım Ali.Veliköylüyüm.Gurbete iş aramaya gidiyorum.Evde beni büyüten dünya tatlısı bir ninem var.İş bulup onu yanıma alacağım.

-Sen ,çok akıllı bir çocuğa benziyorsun.Sana şimdilik vereceğim bir iş yok.Ancak kabul edersen sana bu gecelik bir iş verebilirim.Ben bu gece evime gideceğim.Sen değirmeni bekleyeceksin.Ancak dikkatli olman lazım. Çünkü hırsızlar gelip un çuvallarını çalıyorlar.

Yetim Ali,yaşlı değirmencinin önerisini kabul etti.O gece değirmende kaldı.Un çuvallarının ağzını bağlamak için kullanılan iplerden bir tuzak hazırlayıp kapının elceğine bağladı.

Sonra gidip değirmen taşının yanında beklemeye başladı.Sabaha doğru bir ses duydu.Gelen bir hırsızdı.Hırsız kapıyı açar açmaz tuzağa düştü. Ali de tuzağa düşen hırsızın ellerini ve ayaklarını bağladı.

Yaşlı değirmenci sabahleyin gelip bir hırsızın yakalandığını görünce çok sevindi.Ali’nin hazırladı tuzağa ise şaştı kaldı.Hırsızı,güvenlik görevlilerine teslim ettiler. Ali,vedalaşarak değirmencinin yanından ayrılmak istedi.Yaşlı değirmenci ,Ali’ye yalvararak bir hafta daha yardımcı olmasını istedi.Ali,yaşlı değirmencinin isteğine yok diyemedi.Bir hafta daha değirmende nöbet tuttu. O arada Ali’nin ve hazırladığı tuzağın ünü her tarafta duyuldu.Hiçbir hırsız değirmenden un çalmaya gelmedi.

Ali’nin çalışmasından çok memnun olan değirmenci Ali’ye çalışmasının karşılığından daha fazla para verdi. Ali’yi yolcu ederken dedi ki:

-Güle güle git evlat1Yolun açık olsun! Çok dürüst ve akıllısın.Senin iyi bir iş bulacağını ileride iyi yerlerde olacağına inanıyorum.Senin gibi birisine herkes iş verir.Haydi git sağlıcakla.Ayağın taşa rastgelmesin. Gün gelirde yolun buralara tekrar düşerse beni de ziyaret edersen mutlu olurum.

Yetim Ali,on beş saatlık bir yolculuktan sonra İstanbul’a geldi.Bir matbaada iş bulup çalışmaya başladı.Ali hem çalıştı hem de üniversitede okudu.Makine mühendisi oldu.Ali, şimdi matbaa makineleri üreten bir fabrikada müdür.Evlendi.İki de çocuğu var.Ninesi ve ailesiyle çok mutlu ve huzurlu yaşıyor.

 Müfit AKSAKAL

(Üzülme Öğretmenim,Mir Yay. İstanbul 1998)

Bu İçerik 350 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi