Şavşat ve Kültür-Sanat Şiirler

Bir Hayat

Seyfettin Temur


Kısa bir zaman
diliminde bile
çok şey doldurur
İnsan hayatı içine
yaşayanın inanması bile
zor şeylere tanıklık ederler
Bazen tanıklık etmekle kalmaz
tarihin o hayat dilimindeki
akışına, oluşumuna katılırlar

Kim inanabilir,
Bir köyde başlayıp ;
tedavi edilerek
kesilmekten kurtulan bir bacakla
üstünde yükselen,
okuma, yazma bilmezken
başlayan bir maceranın
dünyanın en önemli
şahsiyetleriyle tanıklığa
ve en saygın ödüllerine
adaylığa kadar gideceğine .

Düşüşüne bilirmiydiniz
çocuksunuzdur evlenip
yabancısı olduğunuz
bir kente gideceğinizi.
Beyaz gelinliğinizle
bir evde sedire ilişmiş,
gözleriniz kapıda
kocanızı beklemeyi

ilk günde bile kocanızı
geç vakit gelir evinize
daha yarım saat geçer geçmez,
kapı çalınır,pervasızca
yeni bir yaşama
adım atmanın tedirginliğini
iliklerinizde hissederken ,
telli duvak gelinlikle
beklerken,kapıda duran
iki şahıs korkuya keser
bütün bedeninizi
korkuyla titrerken.
Kocanızı alıp götürürler

Biri yakalanmıştır,
Onun için götürmüşlerdir.
Başka bir şey bilmeden
Arkasından baka kala
Saatlerce ucuna ilişip
büzüştüğünüzde sedirde
mini minnacık kalan
bedeninizle oturur
beklersiniz.
Henüz alışamamışsınızdır
bu yeni hayata.
Hala çocuksunuzdur
aslında

gece kapı yıkılır gibi çalındığında.
üzerine bir şey alamadan
fırlarsınız yataktan.
Uykumu uykulu gözlerle
kapıyı aralamanızla,
namluların göğsünüze dayanır .
Ne olduğunu anlamanıza
fırsat kalmadan,
kapıyı tekmeleyenler
paldır küldür dolarlar
içeriye.

Tüfekleriyle iterek
duvara dayarlar sizi
Sürekli bağırıp sorular sorarlar.
Dehşet içindesiniz
Söylenenleri anlıyamasınız
Korkudan konuşmayı
unutmuşsunuzdur.
Fal taşı gibi açılan gözlerinizle,
evin içinde koşturan,
hoyrat hareketlerle etrafı dağıtarak
odalara girip çıkanları
izliyorsunuzdur.

Alıp götürülsünüz elleriniz bağlı
Gözleri bağlı sorgu odalarına
Sonra, bir külçe gibi atılırsınız
Karanlık ve de soğuk hücrelere,
hücre öylesine küçüktür ki,
küçücük bedeniniz bile
iki büklüm olmasına karşın
sığamaz...
İşkencecilerin ayak seslerinin
hücrenin kapısına dayaması
uzun sürmez.

Kapıyı hışınla açan
iri kıyım iki işkenceci,
hoyrat elleriyle kaldırır
sizi yerden,
Ellerinizin arkadan
bağlamakla kalmayıp,
gözlerinizle kara beze bağlarlar.
Yumruklar,darbeler,tekmeler,
Falaka,askılar elektrik vermeler.....
Çırılçıplak soyup soğukta
Arazide bekletmeler
sıcak kazanlarından
su buharı vermeler


O günlerde
o hücrelere giren
on binlerce insanın
yaşadığı daha neler neler...
Bayılmak bile kurtarmaz.
Hortumla soğuk su tutup
ayılttıklarında çırıl çıplak sinizdir.
Neden göz altına alındığınızı,
neden işkence gördüğünüzü
bile bilmiyorsunuzdur.

Bir hayat düşününki,
30 lu yaşlarındadır
ilk yaş gününü ceza evinde kutlar.
O yaşlarda dünya tanır,
o yaşlarda sembol olur...
Bir gün bir politikacı
çıka gelir ceza evine
Nobel barış ödülü için
bu yılki adayı sizsiniz.
Bu konuda sizin düşüncelerinizi
almaya geldik derler
Şaşırır.

Ama düşüncelerini açıkladığında
şaşırma sırası politikacıdır.
Bu ödülü kabul edemeyeceğidir. "
benim açımdan çok anlamlı
hak edecek bir pratiğe
sahip değilim.
Bir şeyi hak etmek gerekiyor
ben hayatımda hak etmediğim
bir övgüyü bile içimde
tepkiyle karşılarım.
Benzer şekilde başka
saygın ödüllerde vardır almadığı,

Bir hayat düşününki,
işkencenin ve en zor koşulların
bile yıpratamadığı;
ama dostlarının
dava arkadaşlarının
küçük iktidar hırsıyla yıpranan.
Bir hayat düşününki,
devletin yok etmek istediğini
kendi elleriyle nasıl büyüttüğünü
kanıtı olsun.

O hayattan kimler geldi
kimler geçti.
Daha da kimler geçecek
bu yolculuktan
sadece o hayatta bunun gibi
gözler önüne serilen
nice öyküler var
Günümüz
Türkiye"sinde

eğilip bükülmeden
emekçi sınıfının
biliminin ışığına
yol göstermekten
hiç vaz geçmeyen
Emekçi halkların
mücadelesini veren
bu uğurda inancını
hiç yitirmeden
yaşanan
bir insan hayatının
öyküsüdür.

Seyfettin TEMUR

Bu İçerik 239 Kez Görüntülendi

Kültür Şiirler Üye Listesi