Şavşat ve Kültür-Sanat Şiirler

İsimsiz Öğretmen Destanı

Adnan Tokdemir

İsimsiz Öğretmen (ya da Sahara)  Destanı

Daha on yedisindeydi Ali
Ya da Hüsnü, Osman, Veli…
Bu son kış olacaktı,
Son sömestresi Öğretmen Okulu’nun…
Yaza öğretmen çıkacaktı.

Evini özlemişti Ali
Ya da Ayşe, Selma, Seyfi…
Bu son kış olacaktı,
Son demiydi okulla evi ayıran dağların…
Yaza öğretmen olacaktı.

Altı arkadaştılar. Ali
Ya da Enver, Semsi, Hayri…
Bu son kış olacaktı.
Sonuydu yollarını kesen tipinin…
Yaza, yaza öğretmen olacaktı.

Soğuktu. Tipi testere gibi…
Göz gözü görmüyordu.
Can pazarıydı…

Umutluydu Ali
Ya da İsmail, Talat, Cumali…
Bu son kış olacaktı,
Bu dağlar onu durduramayacaktı….

Rüzgar dondurucuydu,
Tipi zalim…
Beline kadar kara gömülmüştü Ali.
Elleri yoktu sanki,
Bacakları dermansız;
Karlara düştü Ali.
Ya da Hasan, Hüsmen, Veli…

Anasını gördü unlu elleriyle
Hamur yoğuruyordu
Keteyi sever diye oğlu…
- Saçları neden ağarmıştı ki…

Doğruldu Ali ve rüzgarın
Zalim tokadı patladı yüzünde.
Elleri yoktu sanki,
Bacakları da onun değildi;
Yürümüyordu ayakları…
- Kara üzüm gözlü Ayşe mi o!...

Beşinci sınıftaydı hani…
Ellerini uzatmış:
‘’Öğretmenim, öğretmenim
Bak, diplomamı aldım.’’

Dizlerinde takat yok Ali’nin
Arkadaşlarını göremiyor.
Bir ara Seyfi’yi görür gibi,
Boyu iyice kısalmış.
-Gülmek geliyor içinden-

Yoksa kara mı gömülmüş.
Ve soğuk, buz kesen tipi
Donduruyor tebessümünü
Morarmış dudaklarında…

Yüzler kayboluyor yakınındaki,
Kar gittikçe yükseliyor.
Soğuk… İçi titriyor!...
Can çekilmekte göz kapaklarından…
- Bir sarı ışık vuruyor yüzüne
Kaplan gibi bir teğmenin yıldızından:
‘’Öğretmenim, öğretmenim
Bak, Vatan’da nöbetteyim.’’

Yaşlar akamadan donuyor
Gözlerinde Ali’nin…

Anasını özlüyor, sıcak göğsünü
Ve babasının saçlarına dokunuşunu…
- Sıcak sobanın yanında
Neden üşüdüğüne takılıyor aklı.

Bir uğultu ve silah sesleri…
Gelecekte yaşıyor sanki Ali.
Güneydoğu’da bir okulun alevlerinde
Yanan, Sevgi Öğretmen’in elleri
Ve hain kurşunlarla yere serilen
Eğitim neferleri:
‘’Öğretmenim, öğretmenim
Kurtar bizi.’’
Vücudu donarken Ali’nin
Yüreği yanıyor;
Işığı sönen
Öğretmen öğrencilerine ağlıyor…

Artık rüzgarı duymuyor Ali
Ya da Selma, Fatma, Merdali…
-Kız kardeşinin sıcak bakışı
Bura cennetin kapısı…
-Zifiri karanlığında tipinin
Parlayan ışığı
Ay yıldızın…

Bu destanıdır Ali’nin
Ya da Emre, Elif, Halil’in…
Bir öğretmen düştüğünde toptağa
Bin öğretmen yetişecek Vatan’a…
Yetiştirdiği öğretmenleri Ali’nin
Ya da Hüsnü, Ayşe, Veli’nin…
Aydınlığı vuracak dağlara,
Işığı rehber olacak yarınlara…

Son nefesinde Ali’nin
Kulaklarında sesi Karınca Memed’in:
‘’Öğretmenim, bugün senin düğünün
Kutlu olsun Öğretmenler Günün.’’

Adnan TOKDEMİR
24 Kasım 2007 İZMİR

Bu İçerik 192 Kez Görüntülendi

Kültür Şiirler Üye Listesi