Mesaj-Tahtası Ali Demirci
Tüm Mesajlar
Özlemişim
Kazağıni, yelegini,
Şeytanıni, melegini,
Özlemişim, özlemişim.
Harmanıni, meregini,
Mutfağıni, teregini,
Fuzulusi, geregini,
Özlemişim, özlemişim.
Zangasıni, sıkasıni,
Naylonuni, mikasıni,
Kurbanıni, tikasıni,
Özlemişim, özlemişim.
Piclarıni, töregini,
Katmerini, böregini,
Ketesini, çöregini,
Özlemişim, özlemişim.
Termaşıni, mirasıni,
Çaçasıni, şirasıni,
Genesini, pirasıni,
Özlemişim, özlemişim.
(Devam edecek)
Herkese Merhaba
Anlatem Dinla
Herkese selam ve sevgilerimi sunuyorum. Canım kardeşim Taner’in, Mucettin Beye sorduğu, köyde ne var, ne yok, anlat dediği şiirine, Mucettin Beyin de affına sığınarak ben cevap vermek istedim. Çünkü bu yaz kısada olsa bende köye gittim. Şimdi Tanerciğime "anlatem dinle" diyorum. Umarım haberlerden tatmin olursun.
Anlatem Dinla
Gördüğüm, yeduğum hep benim oldi, Köyümdan haberlar anlatem dinle. Köçanlar, kaçanlar epeyca boldi, Sır olmaz bunları, anlatem dinle.
Sınır, Karakaya, Curmul, Kışla’dan, Mazmangil boyamiş Ucamurta’dan, Zendaba istiyor, geçalım çaydan, Çoh fena sıhıştuh, anlatem dinle.
Gezdim Serçimeler, Düzyol, Napuzar, Çokları çekiyor, epey ahuzar, Bitmedi, epey var, köyda işgüzar, Balat’tan, Çiselt’tan anlatem dinle.
Sahara’ya gettuh, halaylar çektuh, Yarışmaya girmaduh, uzahtan geçtuh, Köpek boğuşuni, fena beganduh, Festivaldan haberler anlatem dinle.
Çiselt, Yahmeturi, kimsa ekmiyer, Hozik ottan başka, bir şey bitmiyer, Mallar bile, oralara getmiyer, Harmandüzi, Kışla’dan anlatem dinle.
Bayburt’tan, Bursa’dan misafir gettuh, Koni komşi birlaşıp, hasbuhal ettuh, Kinzodamal, Göla’dan epey anlattuh, Buçat, Köşavrat’tan anlatem dinle.
Kim demiş köylarda, heç meyva yohtur? Kızılcuh, colalar, meshallar çohtur, Lazut, kartopiya karnımız tohtur, Kırkattan, azrazdan anlatem dinle.
Erdinç’le beraber, Naçar’a gettuh, Bir çeynam sakızi, zorinan bulduh, Sögla’dan, Kırans’tan fotraflar çektuh, Yatah’tan, Çiplah’tan anlatem dinle.
Nadelev’da bizlar, koco oynarduh, Naurma, Buçat’ta mal otarurduh, Baramoul, Satar’dan odun kesarduh, Abana, Zelat’tan anlatem dinle.
Yazın kasarahta, çayır biçarduh, Kokakola yerina ayran içarduh, Düzdağda nahırdan, öküz saçarduh, Hanlar’dan, Yayla’dan anlatem dinle.
Natarzirev, Yanuhlar hozan duriyer, Veltanındibi’nda ağaç kuriyer, Köyda işlar biraz, yavaş yüriyer, Okuldan, camidan anlatem dinle.
Turgay Ahaşen’a, hac deyip getti, Erdinç evlarında, ustaluh etti, Eray’ım mahsunca, boynuni bükti Tekin de gelmişti, anlatem dinle.
İsmet motoruyla, çahıl taşiyer, Sabri Hoca köyda, rahat yaşiyer, Öner’in işi çoh, baştan aşiyer, Yılmaz düğün yapti, anlatem dinle.
Ercan’ı, Korkut’u arar gözlerim, Nasir’e, Yücel’e vardır sözlerim, İnanın, Vallahi sizi özlerim, Büyükten, küçükten anlatem dinle,
Velhasıl komşular iyilar, hoşlar, Köydaki ağaçlar, kayalar, taşlar, Göktaki kaçkaça, serçelar, kuşlar, Hepisi de iyilar, anlatem dinle.
Mucettin Hocayı, dügünda gördum, Bursa’da komşilar, nasıllar? sordum, Şair Ali geçmişi, yad edip durdum, Taner’im, bunları anlatem dinle.
Bütün arkadaşlara, okuyanlara, okumayanlara, herkese sonsuz hasret, selam ve sevgilerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla.
Yığın Sallaniyer
Değerli arkadaşlar, sizlere bundan sonra birazda gece koh bekleme maceralarımdan anlatmak istiyorum.Sarmadıysa okumayabilirsiniz.
Yıl 1980, 12 Eylül İhtilali olmuş, her tarafta sessizlik hakim. Biz geceleri lazut tarlalarını ayı, domuz ve porsuklardan korumak için koh beklemek zorundayız. Eee koh beklemek için de silah, dinamit vb. şeyler gerekir.O sıralar köylerde ne kadar silah varsa toplamışlar, kimsede bir şey kalmamıştı. Silahımız yok diye mısırları yedirecek halimizde yok. Tabanca ile yol yapanlardan çaldığımız dinamitleri istemedikleri için onları teslim etmemiştik.Fiko Hocaynan dinamitleri alarak Ucamurta’nın altındaki yoldan Söglaya geçtik. Karameşalar, Unuphora’ya bakıp Korangallardan Fiko Hoca gilin tarlanın üstüne geldik. Hasan dada gilin tarlada otlar biçilmiş, yığın yapılmış. Tarlaya doğru biraz yaklaştık, tam dinlemeye geçmiştikki Fiko Hoca’nın tarlasından mısırın poçoçuni carr diye açtığını duyduk. Ayaklarımız titremeye, saçlarımız tam dikilmeye başladı. Korkudan soğuk, soğuk terlamaya başladık. Tüfeklerimizde yok, ne yapabilirdikki? Fiko Hoca’nın aklına süper bir fikir gelmişti. Dinamiti benim sigarayla ateşleyip sesin geldiği yere nişan alıp, birazda geriye çekilip güçlü kollarımızla fırlatacaktık. Geri çekilişimizde ayı gelene kadar yığına çıkacak mesafeyi ayarlayıp, o korkuyla bismillah dedikmi bilemiyorum, dinamiti fırlatıp yığına koşmaya başladık. Fiko Hoca daha çok korkmuş olcakki yolda beni geçip yığının tam tepe yerine o çıktı. Ben yığının yarısında pür dikkat dinamitin patlamasını bekliyoruz. Fitilde kısaydı ama bize çok uzun zaman gelmişti patlayana kadar geçen süre. Dinamit patladı, bekliyoruz ayı üstümüze gelecek mi? Bu arada yığın öyle sallanıyorki dedim ayı geldi yığına çıkıyor herhalde, uzun süre, hemde dozu giderek artmaya başlayan yığının sallanmasına bir anlam vermeye çalışıyorum. Ay ışığında Fiko Hocaya baktımki bacaklar artık gövdeyi taşımada zorlandığından mı, korkudan mı nedir, yığın fena ırğalaniyer. Ben kendimi tutamadım gülmeye başladım. Fiko Hoca , ola na oliyer, niya güliyersin, dedikçe cevap bulamıyor iyice gülmem geliyor. Dedim ayının haline gülüyorum. Kim bilir nasıl korkmuştur. 5 dakika geçti, ayı gelmedi. Islık çalıp halayladıktan sonra elektriklerimizide yakarak ürkek adımlarla tarlaya sesin geldiğitarafa doğru gitmeye başladık. Ayının yediği yere varınca şoğurtli mısırları kontrol etmeye başladık. Fiko Hoca’nın detaylı analizleri sonucunda, bir mısırın ayrılmış poçoçi arasında ayının arka değirman dişini kanlı vaziyette bulduk. Fiko Hoca cebinden çıkarıp, adres defterinden yırttığı sayfaya, büyük kahramanlığımızın delili alarak köy halkına teşhir amacıyla yerleştirdi. Halen düşünürüm ayının dişi nasıl olduda kırıldı.Yorumum ise; Biz dinamiti fırlatınca ayının yakınlarında mevcut bir taşın yanına düştü. Ayıda şaşırıp sonucu beklemeye başladı. Dinamit patlayınca taşı fırlattı, Allah’ta rast getirince ayının arka dişi kırıldı. Köyde de epey bir zaman namımız yürüdü haa.
Başka bir anıda buluşmak dileğiyle, hoşça kalın.
Sevgili Korkut
18.08.2006 tarihinde yazmış olduğun mesajınI, benim canım kardeşim Ercan’a yazmışsın.Okuyunca bana olduğunu anladım.Çünkü Ercan kardeşim yakınlarda Türkiye’ye gelmedi.
Ben Ardahan’dan geçerken sabahın 6’sı idi. Sizinle görüşmeyi çok arzu etmeme rağmen, o saatte rahatsız etmek istemedim. Ama küçük kızım Ardahan Öğretmen Lisesi’ni kazandı. Orada okuyacak. İnşallah 22 Eylül’de orada bulunursanız görüşür, bol, bol konuşuruz. Yalnız cep telefonunu bildir. Benim telefonum: 0538 591 18 02 dir. Sevgi ve selamlarımı iletir, gözlerinden öperim.
Merhaba Arkadaşlar
Turgay kardeşimin dediği gibi insan köye gitmekle hasretini tam olarak dindiremiyor. Çünkü orda çocukluk arkadaşlarımın çoğu yok, çünkü siz yoksunuz, çünkü benim zamanımda olan güzel insanların bazıları hiç dönülmeyecek diyara gitmişler. Kapılarına gittim, öyle ıssız ki, içim tarifsiz duygularla doldu.Nolur bundan sonraki tatilerimizi kararlaştırıp belli tarihlerde gidelim, şenliksiz ev kalmasın, hasretler biraz olsun dinsin. Yanuklardan Naçar’a çıktım, çisa ve sakız toplamak için Erdinç’le beraber.Sakız bulduk, çisa bulamadık, naçarın omanı var olsun seneye buluruz.Kayalar, oCAMURTA, Söglanın fotoğraflarını çektim.Düzyolun altında ve üstündeki ağaçların bayağı büyüdüğünü gördüm. Caporoshanadaki değirmenin yerinde durup, tahıl ügütmaya giderken hızektan çuvalı, torbayı düşürerek oraya varacakları beklediğini hissettim. Köyde mal azlığından dolayı çevredeki otların kartaşmış, emekli olduktan sonra oraya gidip besicilik yapacak insanların mallarını beklediğini düşündüm. Kadastro dolayısıyle yapılan yanlış sınır uygulaması sonucunda Helim ağa ile Şeso dayının dilazarasına tanık olduk.Çok sevdiğim Korkut ve diğer arkadaşlarla buluşamamanın hüznünü yaşadık. Ercan ,taner. haluk, Zafer, Hanza, Emin abi, Tacettin bey, Ahmet hoca Nasir, Yücel, Kamil Öztürk Vediğer kardeşlerimi aradı gözlerim ama nafile, sadece özlemle yad ettim seneye İnşallah dedim. Turgay kardeşim evleri kameraya çekecekti ne yaptı acaba , bizim evi de yeni boyamıştım nasıl çıktı merak ediyorum. Velhasıl tatil yaptık ama sizlerin olmayışı hasretimizi dindirmedi. Dönerken Ardahan üzeri, Göle, Oltu,hasankale den Erzurum’a geldik. Orada Bahadır kardeşimle kısa da olsa tanışma fırsatı bulduk. Tam Nurettin abime benziyor, sesi bile aynı.Kaynanamın Aziziyede muayenesinden sonra Bayburt’a geldik. Sağolsunlar ziyaretimize Haluk, kardeşlerim Güner ve Fazilet geldiler. Onları da yolcu ettikten sonra şimdi sizlerin siteye yazacağı mesajları özlemle beklemeye başladık.Herkese hasret dolu selamlarımı sunuyor yazılarınızı bekliyorum. Allah’a emanet olunuz. Vesselam.
Merhaba Arkadaşlar
Epey zamandır sitemizde yeni mesajlar göremiyoruz. Bu günlerde biz, karneler, notların yazılması derken hayli yoğunuz. Bir kaç gün sonra sitedeki mesaimize inşallah başlayacağız.
Artık tatilde geldi.Köye gidecek arkadaşlardan yolu Erzurum’dan geçen, veya bizleri arzu eden herkesi Bayburt’a bekliyorum. Yaz, kış farketmez.
Herkese selamlar, sevgiler.
Taziye Bizlerde Cok
Bizlerde çok küçük yaşlarımızdan başlayarak emeği olan, Durmuş Amcanın eşi, Sevgili Yücel Demirci, Ayfer, Özler, Hülya Hanımların anneleri, değerli Pakize Ablamızı Hakkın rahmetine uğurlamanın üzüntüsünü yaşamaktayım. Merhumeye Cenabı Haktan rahmet diliyor, geride kalan sevgili eşi ve çocuklarına Yüce Mevladan sabrı cemil niyaz ediyor, herkesin başı sağ olsun diyorum.
Sevgili Kardesim
Okuldan eve dönen Küçük Temel’e akşam babası sorar:Oğlum bugün okulda ne sordular?Temel:Dairenin çevresini, babacığım. Allah Allah, hala bulamadılar mı, benim zamanımda da soruyorlardı demiş. Halen yine hayvan hırsızlığı oluyor mu? Eskiden, benim delikanlılığımda da oluyordu. Ne ise canım kardeşim, senin 7-8 yaşlarını ancak hatırlıyorum. Ne zaman okudunuz, ne zaman astsubay oldunuz? Zaman su gibi akıp gidiyor.Ne mutlu iki türlü değerlendirebilene. Sevgi dolu selamlarımı sunar, hayırlı,görevler diler, gözlerinden öperim.
Canım Turgayım;
Öncelikle hasret dolu selamlarımı sunar, uhuvvetle kucaklar gözlerinden öper, ailece iki cihan saadeti dilerim. Bu sitenin hazırlanmasında ön ayak olduğun için sana çok teşekkür ederim.İnsan yalnızlığını, hasretini, mutluluğunu sanki burada buluyor.Benim için böyle.Siteye önceden yazan arkadaşlarımızın yazılarını özlediğim, isimlerini görünce bile hasretimi dindirdiğim için o daveti yapmıştım. Yazıların gerçekten çok güzel. Usta romancılar gibi betimlemelerin, ifadelerin var. İnşaallah eserini yakında tamamlarsın. Vakiti, nakiti düşünme. O aşamaya geldiğinde haberdar eyle, infakta bulunabiliriz. Köye gidecek olmana seviniyorum.Köyden geri dönüşte Bayburt’a da uğrarsan daha çok seviniriz.
Diğer arkadaşları da kısa zamanda sitede görmek umuduyla Allahtan herkese hayırı işler, mutluluklar, sıhhat ve afiyetler diliyorum. Vesselam...
Merak Edilenler
-Korkut’un yazısını kesmesine neden olan acil olayın sonucu,
-Sevicer’in internetten, siteden neden uzak kalışı,
-İlk sayfada ki "İlköğtretim ve Türban "yazısına kimsenin cevap yazmayışı,
-Taner, Emin ağabi, Tacettin bey, Nasir, Yücel, Ahmet Demirci, Sabri Bey, Turgay Yıldırım, Hüseyin Demirci ve daha adı sayılacak bir çok kişinin nerlerde oldukları ya da uzak kalışları,
-Turgay Demirci’nin niçin o güzel betimlemelerine rağmen kitap yazmayışı,
-Ercan Demirci’ye ulaşılabilecek telefonunun olup olmadığı,
-Erdinç’in bu siteden haberdarlığı,
-Fıkra bölümüne çok az fıkra yazılışı,
-Foto galerinin biraz daha zenginleşebileceği,
-Bu yıl köye kimlerin gideceği,
-Bizleri de özleyenlerin varlığı........