Mesaj-Tahtası Turgay Demirci
Tüm Mesajlar
Turgay Demirci
Görüntülenen : 10 - Toplam : 34

Merhaba Sevgili Köylülerim
Turgay Demirci - 2 Haziran 2006 - Genel Mesajlar
Merhaba sevgili köylülerim,
Satırlarıma başlamadan önce tüm tandık dost akraba herkesi saygıyla selamlıyorum. Bu gün günlerden cuma yine memleket kokan yine özlem kokan bir gün daha. İlerleyen her saniye bu özlemlerle her ne kadarda kavrulsamda, Canım yansada o güzelliğe kavuşmak vardır inşallah nasipte diye bu özlemin tadını çıkarmaya çalıştığım günlerden birisi bu gün. Öyle bir dağıtmışki kaderlerimiz bizi, öyle dağınık yerleşmişizki gurbet hasret diyarlarına kimi kimden soracağımı bilemez haldeyim. Hani insanın bocaladığı anlar vardırya o anlardan birisini yaşamaktayım. Canım çok sıkıldığında hep yaptığım şeyi yaptım ve şavşat.com da sörf yapıp ruhumu yüreğimi serinletmeye çalışırken iki kelime yazayım dedim. Sitedeki mesaj tahtasına yazılan yazıları defalarca okumama rağmen doyamadığımı tekrar etmek istiyorum. Yazılan her kelime içeriği ne olursa olsun memleketim koktuğu için geçmişim koktuğu için benim için her satırı çok mühim. Ellerinden öperim Ali ağabey merak edilenler başlıklı yazınız gerçekten sitedeki devamlılığımızı bir kez daha gözden geçirmemiz konusunda güzel bir uyarı ve çok nazik bir davet anlamındaydı benim için. Ben siteyi ziyeret eden herkesin bu sayfaya yazacak iki kelimesi olduğuna canı gönülden inanıyorum.
Ali Ağabey’in Merak edilenler listesinin beni ilgilendiren satırlarına cevaplarım ise.
1-Şuanda yürütmekte olduğumuz vakıflardaki görevlerimiz haricinde 18 ciltlik bir eser için 2 yıldır harıl harıl çalışmaktayız. Nasip olursa 3-4 aya kadar bu kitap biticek ve işte o zaman vakit, nakit imkanlar nisbetinde bir şiir kaseti ve kitap düşünüyorum. Şunu biliyorumki gerek Ercan Ağabey gerek sizlerin yazıları, düşünce ve hesleri yanında benim yazacağım makaleler balın üstüne turşu suyu içmek gibi olucaksada, Ticari amaçlı değil sadece kütüphanemde ilerde çocuklarıma bırakabileceğim güzel bir anı olarak bu çalışmanın alt yapısını hazırlamayı düşünüyorum.
2-Erdinç ağabeyin siteden haberi var tabiki ama vakti kısıtlı olduğundan giremiyor. istanbulda yangın bitmiyorki. Malum istanbulda yangın bitse kliplerde Karagümrük yanıyor. Allahtan çok yakınız aynı sokakta oturuyoruz ve yanlızlık canıma tak ettiği an koşabileceğim bir kişi var diyebiliyorum.
3- Köyü çok özledim anne babamıda Allah nasip ederse bu yaz 15-20 gün köye gitmek istiyorum. Bu özlemlere inat bunu yapmalıyım diye uyuyorum bazı geceler.
4- Sizleri özleyenlerin varlığını hissettirmek konusunda küçüğünüz olarak siteminize özür dileyerek karşılık vermek istiyorum ve bilmenizi istiyorumki Ali ağabeyimizin bizlerdeki yeri her zaman çok farklı ve çok ayrıdır. Nedendir bilmiyorum ama bu siteye yazarken içim cızz ediyor yaa. Acayip bir hasret kaplıyor yüreğimi. Bazen benmi abartıyorum diyorum eğri oturup düz düşünüyorum çokta haksız olduğumu zannetmiyorum. Ne bileyim siyah yeşilini bilmeyenler için memleketim... Her kavuşmamız ayrı ayrı hatıralarla dolu ve her ayrılışımız hüzünlerle...
Şimdi adeta gurbette değil sürgündeyiz... Dağlarına, derelerine, yağmur yüklü bulutlarına, ağaçlarına, kuşlarına, evlerine, insanlarına yazdığım şiirler ve sadece çocuğuma anlatacağım anılarım kaldı... Bu yüzdendir ki memleketim benim kavuşamadığım yarimdir. Ve bu yüzdendir ki ben memleketime aşığım...
İsim isim sayamadığım ama siteye gönül veren. Bu sayfaları bir değer olarak görüp ziyeret edip bizimle aynı duyguları paylaşan herkese en derin saygı sevgi ve selemlarımı sunuyorum.
Turgay DEMİRCİ
natazirev@hotmail.com
Satırlarıma başlamadan önce tüm tandık dost akraba herkesi saygıyla selamlıyorum. Bu gün günlerden cuma yine memleket kokan yine özlem kokan bir gün daha. İlerleyen her saniye bu özlemlerle her ne kadarda kavrulsamda, Canım yansada o güzelliğe kavuşmak vardır inşallah nasipte diye bu özlemin tadını çıkarmaya çalıştığım günlerden birisi bu gün. Öyle bir dağıtmışki kaderlerimiz bizi, öyle dağınık yerleşmişizki gurbet hasret diyarlarına kimi kimden soracağımı bilemez haldeyim. Hani insanın bocaladığı anlar vardırya o anlardan birisini yaşamaktayım. Canım çok sıkıldığında hep yaptığım şeyi yaptım ve şavşat.com da sörf yapıp ruhumu yüreğimi serinletmeye çalışırken iki kelime yazayım dedim. Sitedeki mesaj tahtasına yazılan yazıları defalarca okumama rağmen doyamadığımı tekrar etmek istiyorum. Yazılan her kelime içeriği ne olursa olsun memleketim koktuğu için geçmişim koktuğu için benim için her satırı çok mühim. Ellerinden öperim Ali ağabey merak edilenler başlıklı yazınız gerçekten sitedeki devamlılığımızı bir kez daha gözden geçirmemiz konusunda güzel bir uyarı ve çok nazik bir davet anlamındaydı benim için. Ben siteyi ziyeret eden herkesin bu sayfaya yazacak iki kelimesi olduğuna canı gönülden inanıyorum.
Ali Ağabey’in Merak edilenler listesinin beni ilgilendiren satırlarına cevaplarım ise.
1-Şuanda yürütmekte olduğumuz vakıflardaki görevlerimiz haricinde 18 ciltlik bir eser için 2 yıldır harıl harıl çalışmaktayız. Nasip olursa 3-4 aya kadar bu kitap biticek ve işte o zaman vakit, nakit imkanlar nisbetinde bir şiir kaseti ve kitap düşünüyorum. Şunu biliyorumki gerek Ercan Ağabey gerek sizlerin yazıları, düşünce ve hesleri yanında benim yazacağım makaleler balın üstüne turşu suyu içmek gibi olucaksada, Ticari amaçlı değil sadece kütüphanemde ilerde çocuklarıma bırakabileceğim güzel bir anı olarak bu çalışmanın alt yapısını hazırlamayı düşünüyorum.
2-Erdinç ağabeyin siteden haberi var tabiki ama vakti kısıtlı olduğundan giremiyor. istanbulda yangın bitmiyorki. Malum istanbulda yangın bitse kliplerde Karagümrük yanıyor. Allahtan çok yakınız aynı sokakta oturuyoruz ve yanlızlık canıma tak ettiği an koşabileceğim bir kişi var diyebiliyorum.
3- Köyü çok özledim anne babamıda Allah nasip ederse bu yaz 15-20 gün köye gitmek istiyorum. Bu özlemlere inat bunu yapmalıyım diye uyuyorum bazı geceler.
4- Sizleri özleyenlerin varlığını hissettirmek konusunda küçüğünüz olarak siteminize özür dileyerek karşılık vermek istiyorum ve bilmenizi istiyorumki Ali ağabeyimizin bizlerdeki yeri her zaman çok farklı ve çok ayrıdır. Nedendir bilmiyorum ama bu siteye yazarken içim cızz ediyor yaa. Acayip bir hasret kaplıyor yüreğimi. Bazen benmi abartıyorum diyorum eğri oturup düz düşünüyorum çokta haksız olduğumu zannetmiyorum. Ne bileyim siyah yeşilini bilmeyenler için memleketim... Her kavuşmamız ayrı ayrı hatıralarla dolu ve her ayrılışımız hüzünlerle...
Şimdi adeta gurbette değil sürgündeyiz... Dağlarına, derelerine, yağmur yüklü bulutlarına, ağaçlarına, kuşlarına, evlerine, insanlarına yazdığım şiirler ve sadece çocuğuma anlatacağım anılarım kaldı... Bu yüzdendir ki memleketim benim kavuşamadığım yarimdir. Ve bu yüzdendir ki ben memleketime aşığım...
İsim isim sayamadığım ama siteye gönül veren. Bu sayfaları bir değer olarak görüp ziyeret edip bizimle aynı duyguları paylaşan herkese en derin saygı sevgi ve selemlarımı sunuyorum.
Turgay DEMİRCİ
natazirev@hotmail.com

Hay Babam
Turgay Demirci - 15 Mayıs 2006 - Genel Mesajlar
Hay babam maşallah . Site ne kadar güzellaşmiş bela. Vallahi kalemi ve kelami kuvvetli olan herkes ayrı bir saygım ve sevgim vardır. Sitemlerim boşa gitmemiş ve her satırını heyecanla okuduğum, her kelimesinde ayrı bir mana ve ayrı bir hasret bulduğum Ercan ağabey ve Ali ağabeyden kelimeler inci gibi dökülmüş mesaj tahtasına. Elinize yüreğinize sağlık sevgili ağabeylerim. Şimdi akşam oldu oturdum bilgisayarın başına oyani döniyerım biyani doniyerim ama sanal alemde bence tek duran, Şavşat.com’dan başka ziyaret edilecek yer olmadığından mesajları tekrar tekrar okuyup çıkıyorum. Hazır siteye girmişken dün geride bıraktığımız anneler gününü geçte olsa kutluyayım diyorum. Şimdi benım Vantali anam çeşidıma sögar. Allah hayırlı uzun ömürler versin. Kıbrısta askerim, oraya gideli yaklaşık 4 ay olmuş ve korkunç bir tertipçilik var. Alt devre olduğumuz için telefon etmeye bile yanaşamıyoruz telefon kulubesine. Hala bir yaklaş, telefonun başındaki usta er bütün nefretiyle bağırır, Torun daha enduğun geminın motori sovumadi na işin var burada dedimi iş biterdi. Neyse 4 ay sonra ilk çarşı iznime çıktım. Ama insanluğtan çıkmıştım. Ayaklarım yara bere. Ruhum darma dağın. Na edem nera gedem derkan. Bir telefon kulubesi gördüm ve ilk aklıma gelen şey Annemi aramak oldu. Hani ona nazlanacam ya. Hani ondan destek alacam ya. Kısacası bende unutmişim annemin beni şımartmayacağını ve heyecanla sarıldım telefona. Daha ilk kelimemde tutamadım kendimi ve başladım titrek sesle konuşmaya. Ana ayağım ela, buram bela, yok bu askerluğ bitmez falan filan derken, Tam annemden destek beklediğim cümleleri bekliyordum ki. (Uy oğul sana nasıl kıydilar gibi feryat etmesını bekliyordımki) Annem cümleyi kısa ve öz topladi. Get itoğlit bir tek askerluğ yapan sanmisin dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Ahizeyi kulbeye doğru fırlattım ve o an hiçbir acım sızım kalmadığını hissettim ve bende avazım çığana dek orda bağırdım.(Sandan ana olamaz, sani birdaha arayanında soranında…) 5 dakika sonra nefretim bitmişti. Duygusallığı bir kenara bırakıp mantıklı düşünmeye başladım. Annemin o davranışı sayesinde ne ağrım sızım nede ruhumdaki o duygusallıktan eser kalmıştı. Askerliğim bitip terhis olduğumda. Minibüsten inip anneme sarıldığım an bana ilk söylediği şey şu oldu. Ne yani ben sana canım cicim etsaydım askerluğun daha çabuğmi bitacağ zaniyerdın dedi. İşte o gün annemin sadece annem değil ne kadar büyük bir pisikolog edasıyla bana yaklaştığını ve zaten duygusal olan ruh halime, bu her annenin yapamayacağı hareketle nasıl bir denge getirdiğini düşünerek annemle bir kez daha gurur duydum. O bütün gürnatelin Vantali bacısi, O ailemizin ve köyümüzün neş’e kaynağı, O iki kelimeyle satırlara sığdırılmayacak kadar çok yünlü bir insan, O benim dünyalar tatlısı ANNEMM.! Bütün ANNELERİMİZİN ANNELER GÜNÜNÜ KUTLUYOR, HEPSİNİN AYRI AYRI ELLERİNDEN ÖPÜYOR. EBEDİ HAYATA UĞURLADIĞIMIZ ANNELERİMİZİNDE MEKANI CENNET OLSUN DİYORUM (AMİN)

Turgay Demirci - 12 Mayıs 2006 - Genel Mesajlar
Uzun aradan sonra tekrar merhaba;
Siteye yazmayalı uzun zaman oldu ve köyümüz sayfalarına girdiğimde gördümki yeni isimler eklenmiş ve çok mutlu oldum. Kimden başlasam bilmiyorum. Ama ilk Önce Yakın zamanda dünyaevine giren Meral kardeşimizi tebrik ediyor, Allah mesut bahtiyar etsin diyor, en büyük mutlulukların sizinle olmasını diliyorum. Evet yarında Olcay kardeşimizin düğünü olucak nasip olursa. Olcay kardeşimide tebrik ediyor, O gülen yüzün hiç solmasın diyor ve Allah’tan bir ömür mutluluklar diliyorum. Sitemizde Ali ağabeyin yazısını görmek çok sevindirdi beni. Bahadır kardeşimizin her gün sitede olduğunu duymak. Bir gün inşallah karşılaşıp tanışma fırsatı buluruz Bahadır kardeşim. Tolga bile Ercan dayı’ya nerdesin diye soruyor. Evet Ercan abim nerdesin nerelerdesin uzun zaman oldu bizleri güzel düşünce ve hislerinden mahrum bıraktın. Bak yazılarının olmadığı mesaj tahtası oldukça manasız duruyor haberin olsun. Adaşım Turgay abimde yok uzun zamandır ortalarda, Korkutta boşladı siteyi, Hele Tekin abiyi hiç sormayalım kaç zaman oldu abim siteye yazmayalı. Bence Atif amcanın oğlunun bize anlatacağı çok şey vardır sitemlerin dozunun arttırmasını istemiyorsan abim hemen yazmaya başla derim özletme artık. Hüseyin kardeşim sen nerelerdesin bir çıktın ortaya dedikki site müdavimini buldu sende yok oldun birden sende boş geçme artık. Haa unuttum sanma Haluk abi asıl cezalı sensin bak kaç zaman oldu hatta bir gün arayıp abi yazmıyosun diye sitem bile etmiştim bekletme bizleri sendende güzel yazılar bekliyoruz sayın abim. Tacettin ağabey’e gelince, aslında sizin mesaj yazdığınız mesaj tahtasında bizlerin bir şeyler yazması balın üzerine turşu suyu içmek olur. Sizin engin görüş ve tecrübelerinizden her zaman faydalanmak istediğimizi bilmenizi isterim. Sanırım sıra bana geldi dostlar ben nemi yapıyorum ?
Ne tuzunu ayarlayabiliyorum hayatın, ne şekerini. Dindirmek isterken mazime, çocukluğuma dönük gözyaşımı, ellerimden doğradığım soğanlar kaçıyor sanki gözlerime. Bir yanda Kayahan Gurbette akşam çok zor diyor, diğer yanda rahmetli Yıldırım Gürses in sesi Gurbet o kadar acı ki bestesini yüreğimde çalıyor
Ya gürnatel de köyümde olmalı, yüreğim gibi sihay yeşili seyre dalmalıyım ya da Gürnatel de yeşillikler arasında kendimi unutmalıyım. Beton yığınlarında hapis değil, gökyüzü altında özgür olmalıyım. Baktığımda yıkılmalı gökyüzü üstüme, kovalamaca oynamalıyım şekil şekil bulutlarla. Yada malları ögüma katıp. Natazirev, ocamurta güzergahınını takip edip, Korangalllardan Navurmanın sırtlarından ikindi güneşiyle birlikte Buçatlardan aşağı salınmalıyım hasret akşamlarına. Ve akşamları yıldızlarla sohbet etmeliyim sessizce. Şiirler yazmalıyım. Öyküler geçmeli zihnimden yüreğimi yaralaya yaralaya , kimse görmeden ağlamalıyım. Öten böceklerin sesini bastıran türküler söylemeliyim. Ve bütün acılarım unutulabilir olmalı, yürüdüğümde arkamda kalabilmeli. Köyüme sevdam her ne kadarda platonik aşklara dönüşsede, Pusulu ama en güzel hatıralarımın yaşandığı yer olarak kazındı yüreğime. Yanımızda hasret ve karşımızdada umutlarla yürüyebilmeliyiz bu yolda. Rumuzdaki köyümüze yaktığımız ağıtlar silinmemeli, silinmemeli bu hüzün, müjdeler vermeli bize artık bu yaklaşan bir birimizi nasipse köyümüzde göreceğimiz baharların ve yaz’ın. Yüreğimizdeki yüzölçümü hesap makinalarıyla dahi hesaplanması imkansız olan şirin ve bizce manevi değeri paha biçilmez olan geçmişinizin yüzakı topraklarımızda yaz’ın buluşmak görüşmek ve eski günlerimizi yad etmek, bir kez daha iç çekip hasretlere geri dönmek için Gürnatelde yazın görüşmek dileğiyle dostlar. Büyüklerimin ellerinden öpüyor tüm eş dost tanış biliş herkese selam gönderiyorum. Kalın sağlıcakla.....
TURGAY DEMİRCİ
Siteye yazmayalı uzun zaman oldu ve köyümüz sayfalarına girdiğimde gördümki yeni isimler eklenmiş ve çok mutlu oldum. Kimden başlasam bilmiyorum. Ama ilk Önce Yakın zamanda dünyaevine giren Meral kardeşimizi tebrik ediyor, Allah mesut bahtiyar etsin diyor, en büyük mutlulukların sizinle olmasını diliyorum. Evet yarında Olcay kardeşimizin düğünü olucak nasip olursa. Olcay kardeşimide tebrik ediyor, O gülen yüzün hiç solmasın diyor ve Allah’tan bir ömür mutluluklar diliyorum. Sitemizde Ali ağabeyin yazısını görmek çok sevindirdi beni. Bahadır kardeşimizin her gün sitede olduğunu duymak. Bir gün inşallah karşılaşıp tanışma fırsatı buluruz Bahadır kardeşim. Tolga bile Ercan dayı’ya nerdesin diye soruyor. Evet Ercan abim nerdesin nerelerdesin uzun zaman oldu bizleri güzel düşünce ve hislerinden mahrum bıraktın. Bak yazılarının olmadığı mesaj tahtası oldukça manasız duruyor haberin olsun. Adaşım Turgay abimde yok uzun zamandır ortalarda, Korkutta boşladı siteyi, Hele Tekin abiyi hiç sormayalım kaç zaman oldu abim siteye yazmayalı. Bence Atif amcanın oğlunun bize anlatacağı çok şey vardır sitemlerin dozunun arttırmasını istemiyorsan abim hemen yazmaya başla derim özletme artık. Hüseyin kardeşim sen nerelerdesin bir çıktın ortaya dedikki site müdavimini buldu sende yok oldun birden sende boş geçme artık. Haa unuttum sanma Haluk abi asıl cezalı sensin bak kaç zaman oldu hatta bir gün arayıp abi yazmıyosun diye sitem bile etmiştim bekletme bizleri sendende güzel yazılar bekliyoruz sayın abim. Tacettin ağabey’e gelince, aslında sizin mesaj yazdığınız mesaj tahtasında bizlerin bir şeyler yazması balın üzerine turşu suyu içmek olur. Sizin engin görüş ve tecrübelerinizden her zaman faydalanmak istediğimizi bilmenizi isterim. Sanırım sıra bana geldi dostlar ben nemi yapıyorum ?
Ne tuzunu ayarlayabiliyorum hayatın, ne şekerini. Dindirmek isterken mazime, çocukluğuma dönük gözyaşımı, ellerimden doğradığım soğanlar kaçıyor sanki gözlerime. Bir yanda Kayahan Gurbette akşam çok zor diyor, diğer yanda rahmetli Yıldırım Gürses in sesi Gurbet o kadar acı ki bestesini yüreğimde çalıyor
Ya gürnatel de köyümde olmalı, yüreğim gibi sihay yeşili seyre dalmalıyım ya da Gürnatel de yeşillikler arasında kendimi unutmalıyım. Beton yığınlarında hapis değil, gökyüzü altında özgür olmalıyım. Baktığımda yıkılmalı gökyüzü üstüme, kovalamaca oynamalıyım şekil şekil bulutlarla. Yada malları ögüma katıp. Natazirev, ocamurta güzergahınını takip edip, Korangalllardan Navurmanın sırtlarından ikindi güneşiyle birlikte Buçatlardan aşağı salınmalıyım hasret akşamlarına. Ve akşamları yıldızlarla sohbet etmeliyim sessizce. Şiirler yazmalıyım. Öyküler geçmeli zihnimden yüreğimi yaralaya yaralaya , kimse görmeden ağlamalıyım. Öten böceklerin sesini bastıran türküler söylemeliyim. Ve bütün acılarım unutulabilir olmalı, yürüdüğümde arkamda kalabilmeli. Köyüme sevdam her ne kadarda platonik aşklara dönüşsede, Pusulu ama en güzel hatıralarımın yaşandığı yer olarak kazındı yüreğime. Yanımızda hasret ve karşımızdada umutlarla yürüyebilmeliyiz bu yolda. Rumuzdaki köyümüze yaktığımız ağıtlar silinmemeli, silinmemeli bu hüzün, müjdeler vermeli bize artık bu yaklaşan bir birimizi nasipse köyümüzde göreceğimiz baharların ve yaz’ın. Yüreğimizdeki yüzölçümü hesap makinalarıyla dahi hesaplanması imkansız olan şirin ve bizce manevi değeri paha biçilmez olan geçmişinizin yüzakı topraklarımızda yaz’ın buluşmak görüşmek ve eski günlerimizi yad etmek, bir kez daha iç çekip hasretlere geri dönmek için Gürnatelde yazın görüşmek dileğiyle dostlar. Büyüklerimin ellerinden öpüyor tüm eş dost tanış biliş herkese selam gönderiyorum. Kalın sağlıcakla.....
TURGAY DEMİRCİ

Tum Dostlara
Turgay Demirci - 8 Nisan 2006 - Genel Mesajlar
Tüm dostlara merhaba,
Bilindiği üzere 03.04.2006 günü bana hayatta gülmeyi öğreten güzel insan Mürsel dayımı bu sefer hakkın rahmetine hüzünle uğurladık. Bu süreç içerisinde acımızı paylaşan, uzaktan yakından bizleri Antalyada yanlız bırakmayan, ve telefonla sabrı niyaz dilemek suretiyle acımızı hafifleten ve paylaşan bütün dostlara teşekkür ediyorum. Bu arada hakkın rahmetine kavuştuğu haberini daha şimdi aldığım Sultan Yıldırım ablamıza Allahtan Rahmet diliyor evletlarına sabır diliyorum.
Yine köyümüzden Esbender amcayıda rahmetle anıyor tüm ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Allah ölenlerimize rahmet geride kalanlarınıza sağlık, sıhhat ve afiyetler nasip etsin dostlar.
Kalın sağlıcakla.
Bilindiği üzere 03.04.2006 günü bana hayatta gülmeyi öğreten güzel insan Mürsel dayımı bu sefer hakkın rahmetine hüzünle uğurladık. Bu süreç içerisinde acımızı paylaşan, uzaktan yakından bizleri Antalyada yanlız bırakmayan, ve telefonla sabrı niyaz dilemek suretiyle acımızı hafifleten ve paylaşan bütün dostlara teşekkür ediyorum. Bu arada hakkın rahmetine kavuştuğu haberini daha şimdi aldığım Sultan Yıldırım ablamıza Allahtan Rahmet diliyor evletlarına sabır diliyorum.
Yine köyümüzden Esbender amcayıda rahmetle anıyor tüm ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Allah ölenlerimize rahmet geride kalanlarınıza sağlık, sıhhat ve afiyetler nasip etsin dostlar.
Kalın sağlıcakla.

Huzunlendim Yine
Turgay Demirci - 11 Mart 2006 - Genel Mesajlar
Hüzünlendim yine, hayallerde köyüme gittim
Zalim gurbet sen bize,sen bize bak neler ettin
Ömrümüzü yedin yedin her geçen gün tükettin
Sevdam köyümedir gurbet neyime……….!!!!!!!!
Köyümün güzel insanları tekrar merhaba herkese. Gece saat 23. oldumu şöyle oturup köyümün sayfalarında dolaşmak. Yazılan güzel yazılarınızla eskiye gitmek çocukluğumu yeniden yaşamak yokmu bitiriyor beni. Daha çok özlüyorum ve daha çok eziliyorum dostlarımla akrabaylarımla bu kadar kopuk yaşamanın altında. Bu gece deni çok duygulandıran ve çok mutlu eden şeylerin başında gelen değerli Tacettin YILDIRIM hocamızın köyümüzün sayfalarına bıraktığı özlem dolu sıcacık mesajı oldu. Bu arada sitede yayınlanmak üzere köyümüzün çok saygı değer iki büyüğü Rahmetli Gülpaşa dedemiz ve Bilal dedemizi sitemiz albümüne ekleyerek ölümsüzleştirdik. Sıkı durun ve bekleyin sırada daha güzel resimlerim var hepsini inşallah bir bir siz dostlarımla paylaşacağım. Az önce Ercan abimle konuştum ben burdanda sitemimi etmeden yapamayacağım. Gerçekten yüreklerimizde büyük bir şevk ve huzur bırakan özlem dolu gerçekten her kelimesi düşündüren mesaj va makalelerinden bizi mahrum etmezse çok sevinirim. Bu arada sitemizi boş geçmeyen sevgili Tekin Ağabeyim seni asla unutmam siteyi hiç yanlız bırakmadığın için hakkını yiyemeyiz sayın abim. Artık köyümüz sayfalarının müdavimlerindensin ve bizi çok mutlu ediyor bu.senide güzel yazılarınla bekliyoruz tekrar tekrar. Haluk abiden haberi olan varsa lütfen köyümüz sayfalarında onun eksikliğinide hissettiğimizi söylesin. Aldığım duyumlara göre siteye giren çok köylülerimiz var ama ya kayıtlı değil yada sadece mesajları okuyup resmlere bakıp geçiyor. Ben herkesin katılımını bekliyorum. Nasır abimde arada sayfalarımızı ziyaret etsede iki satır yazısından mahrum etmesin bizi.güzel yazılarını bekliyorum Nasır abi. Korkut kardeşimde yok ortalıklarda. Artık sitem etmeye başlayacğım haberiniz olsun.Köyümüzsayfalarında adı geçen geçmeyen, emeği olan yada olmayan herkese destek ve yazılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Özellikle anı ve fıkra bölümleri boş sıfır çekiyor burdada değerli büyüklerimiz ve abilerimize çok iş düşüyor. Bence daha geç kalmadan hazır klavyenin başucundayken herkes bir kenarından yazmaya başlasın diyor. tekrar saygı ve selamlarımı sunuyorum. Esen kalın.
Turgay DEMİRCİ
Zalim gurbet sen bize,sen bize bak neler ettin
Ömrümüzü yedin yedin her geçen gün tükettin
Sevdam köyümedir gurbet neyime……….!!!!!!!!
Köyümün güzel insanları tekrar merhaba herkese. Gece saat 23. oldumu şöyle oturup köyümün sayfalarında dolaşmak. Yazılan güzel yazılarınızla eskiye gitmek çocukluğumu yeniden yaşamak yokmu bitiriyor beni. Daha çok özlüyorum ve daha çok eziliyorum dostlarımla akrabaylarımla bu kadar kopuk yaşamanın altında. Bu gece deni çok duygulandıran ve çok mutlu eden şeylerin başında gelen değerli Tacettin YILDIRIM hocamızın köyümüzün sayfalarına bıraktığı özlem dolu sıcacık mesajı oldu. Bu arada sitede yayınlanmak üzere köyümüzün çok saygı değer iki büyüğü Rahmetli Gülpaşa dedemiz ve Bilal dedemizi sitemiz albümüne ekleyerek ölümsüzleştirdik. Sıkı durun ve bekleyin sırada daha güzel resimlerim var hepsini inşallah bir bir siz dostlarımla paylaşacağım. Az önce Ercan abimle konuştum ben burdanda sitemimi etmeden yapamayacağım. Gerçekten yüreklerimizde büyük bir şevk ve huzur bırakan özlem dolu gerçekten her kelimesi düşündüren mesaj va makalelerinden bizi mahrum etmezse çok sevinirim. Bu arada sitemizi boş geçmeyen sevgili Tekin Ağabeyim seni asla unutmam siteyi hiç yanlız bırakmadığın için hakkını yiyemeyiz sayın abim. Artık köyümüz sayfalarının müdavimlerindensin ve bizi çok mutlu ediyor bu.senide güzel yazılarınla bekliyoruz tekrar tekrar. Haluk abiden haberi olan varsa lütfen köyümüz sayfalarında onun eksikliğinide hissettiğimizi söylesin. Aldığım duyumlara göre siteye giren çok köylülerimiz var ama ya kayıtlı değil yada sadece mesajları okuyup resmlere bakıp geçiyor. Ben herkesin katılımını bekliyorum. Nasır abimde arada sayfalarımızı ziyaret etsede iki satır yazısından mahrum etmesin bizi.güzel yazılarını bekliyorum Nasır abi. Korkut kardeşimde yok ortalıklarda. Artık sitem etmeye başlayacğım haberiniz olsun.Köyümüzsayfalarında adı geçen geçmeyen, emeği olan yada olmayan herkese destek ve yazılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Özellikle anı ve fıkra bölümleri boş sıfır çekiyor burdada değerli büyüklerimiz ve abilerimize çok iş düşüyor. Bence daha geç kalmadan hazır klavyenin başucundayken herkes bir kenarından yazmaya başlasın diyor. tekrar saygı ve selamlarımı sunuyorum. Esen kalın.
Turgay DEMİRCİ

Bir Hasret
Turgay Demirci - 7 Mart 2006 - Genel Mesajlar
BİR HASRET MEKTUBU...
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.
Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.
Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş yada başka bir ilde. Bir yanımız vizeli, diğer yanımız uzak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, damağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.
Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.
Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.
Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........
Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu kör olası gurbet elde, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.
İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası... Köyüme aşkım... insanlarına sevgim... Gürnatel’ime bütün serzenişlerim...
Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük zevkim. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.
Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.
Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş yada başka bir ilde. Bir yanımız vizeli, diğer yanımız uzak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, damağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.
Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.
Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.
Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........
Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu kör olası gurbet elde, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.
İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası... Köyüme aşkım... insanlarına sevgim... Gürnatel’ime bütün serzenişlerim...
Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük zevkim. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

Yureginde
Turgay Demirci - 6 Mart 2006 - Genel Mesajlar
YÜREĞİNDE SIZI HİSSEDENLERE…
Geçmişe bir hayal baktığım.... Köyüm... Mahallem aklıma düştü yine... Çocukluk yıllarım... Hey gidi günler hey!... Kayanın ucundan çay’a balıklama atladığımız yaz günleri.. Sürütmesi kiraz ağacından yapılmış tek bacaklı sıka ile bir nefeste yanıktan köşavrata kadar kırıçta indiyimiz günler... Mahalle aralarında top koşuşturduğumuz kuşlukla ikindi arasına sıkışmış tadına doyulmaz anlar.... arkadaşlarımla kayaların arasına sıkıştırdığımız cigaralar ... Ne güzel anlardı...
Geçmişin izleri yüzüme yansıdı gecenin bir yarısı yine.... Çok hoş anlardı.... Hatırlıyorum da köyümü... İnsanların cıvıl cıvıl oluşunu birlikte horon teptiğimiz harmanlar....Çocukluğumuzdaki ağustos gecelerinin hazzına doyum olmayan geç saatlere kadar süren çocuk oyunları...Anamın "ölüsüni sattuğum nerelere kayboldun yine" seslenişini....Büyüklerin harıl harıl çalıştığı imeceyi... Hasret yüreğim geçmişe... Yobaz deseler de... Bakışım maziye... Acılarımızın paylaştıkça azaldığı anlar...
Ya ardından gelen gurbete ne demeli... Çalışmaya sevdayı öğreten olgu...
Ya ruhuma.... Sorma!... Yürek yangını .. Kalbimin dili yok anlatsın...Acıları dert edinme sevdası gurbet...Hasretin pratik adı...
Var olan bir boşluğu başka bir boşlukla doldurmaya kalkışmak neyi nasıl yapmaktır bence dostlar. Ekseriyatın tercihi bu cihette ise hata doğruda değildir, olamaz. yokluğun varlığından mutlu olmaya çalışan,varı yok müflislerden başkası değildir. Evvela teşhis gerekir neştere muhtaç hayatlara.Yapılacak olan şey zannederim şarjı tükenme raddesine gelmiş maneviyat noktasında uğraş vermektir.Bilmediğini bilip,bildiğini sandığı şeylere sımsıkı tutunmaktır. Belirsizlik ve kararsızlıklarımız olmasa ne hoş bir tat halinde huzur verirdi bu fani dünya. Acaba biz mi anlamıyoruz insanların o derin hislerini yoksa onlar mı ikili oynuyorlar ki her defasında korkuyoruz. Adım atmaktan çekiniyoruz her bir basamakta. Tebessüm ediyoruz içimizde bin bir soru işareti birer kanca misali kalbimize asılırken. Sözü fazla uzatmadan toparlıyorum....
"Sukut etmeliyiz sahte sitemlere. Bakışlarımız birer cevap olmalı her defasında ama anlayana".... saygılarımla..
Turgay DEMİRCİ
Geçmişe bir hayal baktığım.... Köyüm... Mahallem aklıma düştü yine... Çocukluk yıllarım... Hey gidi günler hey!... Kayanın ucundan çay’a balıklama atladığımız yaz günleri.. Sürütmesi kiraz ağacından yapılmış tek bacaklı sıka ile bir nefeste yanıktan köşavrata kadar kırıçta indiyimiz günler... Mahalle aralarında top koşuşturduğumuz kuşlukla ikindi arasına sıkışmış tadına doyulmaz anlar.... arkadaşlarımla kayaların arasına sıkıştırdığımız cigaralar ... Ne güzel anlardı...
Geçmişin izleri yüzüme yansıdı gecenin bir yarısı yine.... Çok hoş anlardı.... Hatırlıyorum da köyümü... İnsanların cıvıl cıvıl oluşunu birlikte horon teptiğimiz harmanlar....Çocukluğumuzdaki ağustos gecelerinin hazzına doyum olmayan geç saatlere kadar süren çocuk oyunları...Anamın "ölüsüni sattuğum nerelere kayboldun yine" seslenişini....Büyüklerin harıl harıl çalıştığı imeceyi... Hasret yüreğim geçmişe... Yobaz deseler de... Bakışım maziye... Acılarımızın paylaştıkça azaldığı anlar...
Ya ardından gelen gurbete ne demeli... Çalışmaya sevdayı öğreten olgu...
Ya ruhuma.... Sorma!... Yürek yangını .. Kalbimin dili yok anlatsın...Acıları dert edinme sevdası gurbet...Hasretin pratik adı...
Var olan bir boşluğu başka bir boşlukla doldurmaya kalkışmak neyi nasıl yapmaktır bence dostlar. Ekseriyatın tercihi bu cihette ise hata doğruda değildir, olamaz. yokluğun varlığından mutlu olmaya çalışan,varı yok müflislerden başkası değildir. Evvela teşhis gerekir neştere muhtaç hayatlara.Yapılacak olan şey zannederim şarjı tükenme raddesine gelmiş maneviyat noktasında uğraş vermektir.Bilmediğini bilip,bildiğini sandığı şeylere sımsıkı tutunmaktır. Belirsizlik ve kararsızlıklarımız olmasa ne hoş bir tat halinde huzur verirdi bu fani dünya. Acaba biz mi anlamıyoruz insanların o derin hislerini yoksa onlar mı ikili oynuyorlar ki her defasında korkuyoruz. Adım atmaktan çekiniyoruz her bir basamakta. Tebessüm ediyoruz içimizde bin bir soru işareti birer kanca misali kalbimize asılırken. Sözü fazla uzatmadan toparlıyorum....
"Sukut etmeliyiz sahte sitemlere. Bakışlarımız birer cevap olmalı her defasında ama anlayana".... saygılarımla..
Turgay DEMİRCİ

Her Zaman
Turgay Demirci - 1 Mart 2006 - Genel Mesajlar
Her zaman beyefendiliği ile köyümüzü gururu, kişiliğiyle ise biz gençlerin örnek aldığı ve artık o güzel nesilden yok denecek kadar az sayıda kaldı diye feryat ettiğimiz sevgili amcamız; yukarı susuz köyünden Nizamettin YILDIRIM amcamızın vefatı tüm köylülerim gibi benide derinden üzdü. Allah’tan sevgili amcamıza rahmet. Geride bıraktığı eşi Azime halamız ve evlatlarına sabırlar diliyorum. Ruhun şad olsun Nizamettin amca! Cennet mekanın olsun...

Bayram Arifesinden
Turgay Demirci - 14 Aralık 2005 - Genel Mesajlar
Bayram arifesinden herkese merhaba!
Şimdi kara kara düşünüyorum az öncede Haluk abimin o güzel yazısını okuduktan sonra iyice derin derin düşünmeye başladım desem yalan olmaz. Ne bileyim hüzünlendim, yanlız hissettim kendimi bir an! yada öksüz... Kurban bayramı geldi hatta kurban bayramı arifesini yaşıyoruz bu gün ama gelin görünki yüreğimde sadece eskiden çocukluğumdan kalma bir sızı ve Yüce Mevlaya ödenecek borçtan öte hiç bir şey hissetmiyorum. Zaman bizleri nereye götürüyor bilmem ama ben gelecekten oldukça endişeli oldukça ümitsizim. Çünki çocukluğumuzda yaşadığımız bayramlar geri gelmeyeceği gibi yeni neslin bu hazza, bu maneviyata şehirleşme kültürüyle birlikte sahip çıkabileceğini yada şartların bu maneviyatı yaşamaya hiçte elverişli olmadığını düşünüyorum. Hakkımızda hayırlısı olsun diyor Yüce Allah’tan hakkımızda herşeyin hayırlısını diliyor ve tekrar Kurban bayramınızı kutluyorum.! Haa bak bunu unutuyordum az daha Ercan abi büyük ihtimal Erdinç abiyle birlikte kesiyoruz kurbanımızı nasip olursa. İnanın şuan en çok istediğim şey ne biliyormusunuz. Tek dileğim önce mevla herkese sağlık mutluluk ve huzur nasip etsin. Ama Bayram sabahı için bir dileğim varki bunun olmayacağını bilsemde Allahtan hep isteyeceğim. Siz kıymetli büyüklerim ve değerli dost vede akrabalarımla Kurban bayramı sabahı omuz omuza aynı safı tutarak tekbirler getirerek, yolu mezarlıktan geçen ve kol kola girilerek evin bahçesinde ödenen kurban borcundan sonra kurban etiyle yapılan sabah kahvaltısı ve Rahmetli Humayin ablanın havlıcanından içmeyi çok isterdim. Dilerim saymakla bitmeyecek bunca güzellik ve mutluluklara sahne olan bizim bayramlarımızın daha güzelleriyle nice bayramlara hep birlikte erişmemiz dileğiyle. Başta Köydeki büyüklerim..!!
Ercan abim
Haluk abim
sitede ismi geçen isim isim zikredemediğim tüm dostlar ilginize çok teşekkür ediyor Allah’a emanet olun diyorum..
09.01.2006
Turgay DEMİRCİ

Merhaba Dostlar
Turgay Demirci - 14 Aralık 2005 - Genel Mesajlar
Merhaba; dostlar epey zaman oldu bakıyorum sitede değişen pek bir şey yok. Hala sus pus bir sitede hayatta kalmaya devam ediyoruz. Neyseki Ercan abim sağolsun üşenmemiş yazmış ve tekrar tekrar okuyoruz. Korkut ta bu aralar site içerisinde faal köylülerimden birisi buda çok memnun ediyor beni. Eline yüreğine sağlık korkut kardeşim. Evet sanırım zamanı geldi şurda bayrama 2-3 gün kaldı. Hepimiz için manası çok yüce olan bu bayramın bütün köylülerim ve islam alemine hayırlı ve mübarek olmasını diliyor büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin yanaklarından öpüyorum. Nice bayramlara sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde erişmemiz dileğiyle.
Neden diye başlayan bir sürü soru işareti vardırya hepimizin kafasında, işte şuan benim kafamı kurcalayan bir kaç neden ? li sorular....
Neden ?
Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobusümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?
Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye’yi bulmaya çalışırız?
Millet olarak Dünya’da kaybolma kompleksimiz mi vardır?
Neden insanlar birbirlerine sarılınca sağa-sola sallanırlar?
Neden öğrenciler ilköğretimin beşinci sınıfına kadar öğretmene "öğretmenim" diye seslenirken altıncı sınıfta bir anda "hocam" diye seslenmeye başlarlar?
Neden sınavlarda "4 yanlış bir doğruyu götürür" şeklinde bir uygulama ile öğrenciler cezalandırılırlarda "4 doğru bil, bir doğru da bizden" şeklinde bir kampanya başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?
Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıkınca kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan mıdır yoksa ondan tırstığımız için midir?
Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapiya "10 dakika sonra dönücem" yazar, ne zaman gittiğini nasıl anlarız?
Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiye’deki bütün insanların izlediğini sanırlar ? Örn: Şu anda 70 milyon kişi bizi izliyor...
Neden gözlerinden öperim denir? İnsan vücudunda öpülecek daha uygunsuz bir yer var mıdır? Kimse kimseyi gözünden öpmüş müdür?
Düğünlerde neden "Dom Dom Kurşunu" ile göbek atılmaktadır. "Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi" gibi sözler eşliğinde kendinden geçen başka milletler var mıdır?
Neden bazı kızlarımız şirin bir hayvancağız gördüklerinde"inanmıyorum!"derler, İnanılmayacak olan nedir?
Cumartesi ve Pazartesi’nin neden kendi isimleri yoktur?
Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde "en kısa mesafe" neden "indi-bindi"olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mı binilir? Bir terslik yok mudur?
Bir programı kurarken neden "kabul ediyorum" ya da "kabul etmiyorum" seçenekleri vardır? O kadar parayı bayılıp bir bilgisayar programı satın aldıktan sonra "kabul etmiyorum" seçeneğini işaretleyen bir takım saf kişiler mevcut mudur?
Bulmacalarda boru sesinin karşılığı neden hep "ti"dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç "ti" diye ses çıkaran boru görmüşler midir?
İpana 7 reklamındakı kıza "Ne zamandan beri İpana 7 kullanıyorsun?"diye soran doktor, İpana 7’nin yeni bir ürün olduğunu ve reklamdan sadece birkaç gün önce piyasaya çıktığını bilmemekte midir?
Neden futbol takımı olan Ajax "Ayaks" diye okunur da temizlik ürünü Ajax "Ajaks" diye okunur?
Neden ilanlarda "doktordan temiz araba" diye yazılır? Hipokrat yemininde "arabamı temiz kullanacağıma" şeklinde bir madde mi vardır?
Görüntülenen : 10 - Toplam : 34