Söylediği gibi davranan, davrandığı gibi konuşan devrimci tipidir bizim dönemin insanları.

Bu gidiş durdurulamazsa, gezegenimiz daha şiddetli fırtınalara, su baskınlarına, kuraklıklara, gıda ve su azlığına, yüz milyonlarca göçmene, savaşlara ve kitlesel ölümlere, belki de insan ve tüm canlı türlerinin büyük bir bölümünün içinde olduğu altıncı kitlesel yok oluşa sahne olacak...

Elbette ki olaylar bağlamında, özellikle sıkışık zamanlarda hızlı karar alma, direnç, azim, kararlılık, cesaret, devrimci dayanışma ruhu, kahramanların duruşlarını da yansıtıyor. Onların kişiliğine, kimliğine dair çok şey anlatıyor.

Üç şeyden uzaklaşan üç şeye ulaşır: Şerden uzaklaşan izzete, kibirden uzaklaşan saygınlığa, cimrilikten uzaklaşan da şerefe...

İlk medeniyetlerin yükseldiği Doğu coğrafyasında süreklilik kazanan savaşlara, toprak fetihlerine insan göçleri de eşlik etti...

Çukurova gerçeğindeki sertlik vardır Yılmaz Güney sinemasının estetiğinde de...

...1990 sonrası Türk sinemasından söz ettiğimizde epey tanıdık ve baskın bir estetik imge olarak yükselen taşra olgusu zihin filmografimizi kuşatıyor.

Her yeni din, başka bir dini ve o dini devletin tüm temellerini sarsan ve kendi devletini kurmaya dönük bir devrimci harekettir.

Yazar, tarihe resmi görüş açısında değil de halkın penceresinden, daha doğrusu sınıfsal açıdan bakıp...

Sanayisini kaybeden kentler, ... kente ruh veren sosyal, kültürel donatılardan mahrum hale geldi. ... ruhunu kaybeden şehirler çürümeye yüz tuttu.