Şavşat Duvar Gazetesi Kadın

8 Mart 2008: Kadın-Erkek eşitliğinde durum

Şavşat.com

Ercan Karakaş / 7 Mart Köşe Yazısı / BirGün

Sanayileşme ile birlikte 18. yüzyılda oluşmaya başlayan kadın hareketinin, kadına toplumda ikincil konumda bir rol biçilmesine karşı yürüttüğü mücadele günümüzde de sürüyor. Her 8 Mart’ta olduğu gibi kadınlar ve kadın-erkek eşitliğini destekleyen herkes yarın çeşitli etkinliklerde bir araya gelecek.

Bir özgürlük, eşitlik ve dayanışma hareketi olan sol, başından beri kadınların haklı taleplerinin sözcüsü oldu. ‘Eşit işe eşit ücret”, ‘Siyasal katılım hakkı” gibi konularda kadınlarla birlikte mücadele edildi, ediliyor.

Clara Zetkin, Rosa Luxemburg, Alexandra Kollontay gibi sosyalist kadınların öncülüğünde kurulan İkinci Kadın Enternasyonali’nin 1910 Kopenhag toplantısında 8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan etmesi, kadınların eşitlik taleplerinin gündemde kalmasını sağladı.

1977 yılında Birleşmiş Milletler’in 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü ilan etmesi de kadın hareketine güç verdi. Her yıl giderek tüm ülkelerde 8 Mart’ta kadınlar yaşamın her alanında eşitlik taleplerini yükseltmektedir. Yüz yılı aşan mücadele sonucunda elbette kadın-erkek eşitliği alanında belli ilerlemeler sağlandı. Avrupa’da, Amerika’da, dünyanın başka ülkelerinde ve cumhuriyet ile birlikte bizde de gözle görülür gelişmeler yaşandı.

Ancak daha yapılacak çok şey olduğu da bir gerçek. Çünkü özellikle sol değerleri benimseyen bizler için kadınların kağıt üzerindeki, yani yasalar önündeki eşitliği yeterli olamaz. Önemli olan kadınların yaşamın her alanında erkeklerle eşit haklara ve eşit fırsatlara sahip olmalarıdır. Henüz buna erişilmiş değildir. Sorunlar ve eşitsizlikler devam etmektedir.

Örneğin; henüz birçok ülkede ekonomik ve siyasal alanda kadınlar yeteri kadar yer almamaktadır. İşyerlerinde, eşit iş yapmalarına rağmen daha düşük ücretle yetinmek zorunda kalmaktadırlar. Toplumun kilit görevlerinde hâlâ erkekler hâkim konumda. Aile görevleri neredeyse tamamen kadınların üzerinde bulunmaktadır.

Özellikle AB ülkelerinde bu eşitsizlikleri kaldırmak için ciddi tartışmalar yapılmakta, yeni politikalar geliştirilmektedir. Örneğin; kadınların siyasi katılımı konusunda ‘cinsiyet kotası” sayesinde önemli ilerlemeler sağlanmaktadır. Ülkemizde durum pek iç açıcı değil. Kadınların hâlâ yüzde 20’si okuma yazmadan yoksun bulunmakta, yalnızca yüzde 25’i çalışma yaşamında yer bulabilmekte, aynı şekilde okullaşma oranları da hâlâ son derece düşük. Töre cinayetleri, şiddete maruz kalma gibi çağdışı hareketler de sürmektedir. Son açıklanan BM raporuna göre ülkemiz kadınları politik ve kamusal alandaki temsiliyet açısından Avrupa’da sonuncu durumda.

Durum buyken AKP hükümetinin kadın özgürlüğünü türbana indirgemesi, diğer yaşamsal sorunları yok sayması onun dünya görüşüyle ilgili bir meseledir. O nedenle, kadın’erkek eşitliğinin sağlanması ve de erkek egemen toplumun aşılması yolunda projelerin geliştirilmesi sola düşmektedir.

Bu İçerik 4222 Kez Görüntülendi

Kadın Üye Listesi