Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Başörtüsünün Mucidi

Turgay Kurtuluş

GECMİŞ ZAMAN OLUR Kİ,

Başörtüsü, beş bin yıl kadar önce Sümer tapınaklarında kutsallaştırılmıştı, şimdi ise bütünüyle siyasallaştırıldı ve gittikçe daha da büyüyen bir siyasi sorun haline getiriliyor.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemderoğlu, başörtülü öğrencilere yaptığı muhtelif eziyetlerden sonra, öğrenci olmayanları da -şayet başları örtülüyse- üniversite binalarından içeri sokmuyor. Bu konudaki son haber, Türk Star’ın salon talebinin, yarışmaya sponsor olan kuruluşun yöneticileri arasında başörtülüler bulunduğu için, rektör tarafından reddedilmesiyle ilgiliydi.

Bugün, başta Alemdaroğlu olmak üzere birçok kişiye sinir krizleri geçirten başörtüsü, kadınların başına ilk defa Sümerler zamanında kutsal bir ayrıcalık olarak kondurulmuş oysa. *O dönemler kutsal tapınaklarda fahişelik yapan rahibeler, o dönemin tanrıları adına, bir toplum hizmeti olarak seks yaptıkları için kutsal sayılmış ve kutsal olmayan diğer kadınlardan ayrılmaları için de başları örtülmüş. Hiç şaşırmayın, o zamanlar küçük kızlarını fahişelik yapması için tapınağa teslim eden babaların, toplum içinde ayrı bir itibar kazandığını yazar, kitaplar.

Sonraları, İÖ 1500 yıllarında ise bir Asur kralının hazırladığı kanun maddesiyle; evli ve dul kadınların da başlarını örtmesi mecbur edilmiş. Ama genç kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin örtünmesi yasakmış o dönemde, örtünürlerse ceza alırlarmış.

Böylece kanun, meşru seks yapan evli ve dul kadınları da, mabet fahişeleri mertebesine yükseltmiş.

Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ, ‘Kur’an İncil ve Tevrat’ın Sumer’deki Kökeni” adlı kitabında, baş örtüsü geleneğinin daha sonra Yahudilere geçtiğini söylüyor.

Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çivi yazılı belge üzerinde 33 yıl çalışan Muazzez İlmiye Çığ, ‘Yahudi kadınları evlenince saçlarını traş ettirip bir peruk veya başörtüsü ile başlarını örtmüşler. Hristiyanlıkta da rahibeler aynı şekilde başlarını örtüyorlar. İlginç olanı Tevrat’ın son yazıldığı zamana kadar Yahudiler arasında Tanrı namına fuhuş yapan kadın ve erkekler varmış” diyor. Ayrıca o zamanlar da Yahudi fahişeler yüzlerine peçe örterlermiş.

Örtünme İslam’a ise, ‘erkekten kaçma’ biçimi olarak yansımış. Ama erkek olmayan yerlerde de Kur’an okunurken veya dua ederken kadınların başını örtmesi Sümer geleneğinin bir devamı olarak nitelendiriliyor.

Muazzez İlmiye, ‘Kur’an’da bazı hocaların uydurduğu gibi, başlarını örtmeyen kadınların cehennemde saçlarından asılacakları şeklinde bir ayet olmadığı gibi, örtünenlerin de cennete gideceği yazılmıyor” diyor.

Kur’an’da örtünmeyle ilgili ayetlerden Ahzab Suresi, ayet 59’da ‘Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında) örtülerini üzerlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur” diyor.

Burada bence can alıcı nokta, ‘onların tanınmaması ve incitilmemesi” dileği.

Muazzez İlmiye Çığ’ın, aslında yıllar önce Kaynak Yayınları’ndan çıkmış olan ‘Kur’an İncil ve Tevrat’ın Sumer’deki Kökeni”, çok ilginç bir çalışma.

Sumer inanış ve efsanelerinden, tek tanrılı dinlere gelen etkiler ile Tevrat ve Kur’an’da bulunan konuları birlikte araştıran yazar, Sumer dini ve edebiyatından, Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığa kadar, bu dinlerin kutsal kitaplarına ulaşan etkileri ve konuları, belgeleriyle, karşılaştırmalı olarak hazırlamış.

Yazara göre Sumerliler, bu dinlerin çıkışından yüzlerce binlerce yıl önce siyasal yaşamlarını yitirseler de, icat ettikleri ve geliştirdikleri yazılarıyla Ortadoğu kavimlerini etkileri altına aldıkları gibi, bu etki Batı dünyasına kadar uzanıp gitmiş.

Çığ’ın kitabı, bu konulara ilgili duyanlar için çok ilginç ve şaşırtıcı bir çalışma.

Beni en çok başörtüsünün icad edilme nedeni etkiledi.

Nereden, nereye, değil mi?
YazaN:Pakize Barısta
Derleyen Turgay Kurtulus

Bu İçerik 555 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Ahmet Mollaahmetoğlu

BAŞÖRTÜSÜ İLAVE

Ahmet Mollaahmetoğlu - 31 Mart 2006
Şu ayeti kerime de herhalde size daha açık bigi verir. Nur-31. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Sizleri Allah(C.C.)’a emanet ediyorum.
Turgay Kurtuluş

bencede basörtü

Turgay Kurtuluş - 30 Mart 2006
Sevgili kardeslerim,ben bu yazıları gonderirken bir cok elestiri alıcagımı biliyordum ama yinede yazma gereksimi duydum... Dinimi iyi biliyorum fakat burda dinimi veya basortusunu kotulemek degil di maksadım.Zaten bu yazıyı bir baska yazar arkadasımızdan alıntıdır sadece arkeloji konusunda bilgilerine dayanarak bu bilgileri ortaya atan kisiden aldım.Eger bu konularda benim dusuncemi soracak olursanız basörtusunun Müslümanlıgın simgesi oldugu ve hic bir zaman yasaklanması istemedigimi bildirmek isterim.Bir de yazmamdaki baska bir sebep dünyanın bir cok yerinde musluman olmayan fakat basörtüsü takan bir cok millet vardırÖzelikle köy kısımlarında daha cok kullanıyorlar.Belkide müslümanlar kullanmaya basladıktan sonra kullanmaktan vazgecilmiştir.Mesela asansör bir türk bulusudur ama o tarihte Türkler kullanmaktan vazgecip Cinliler kullanmaya ve yaymaya baslamıstır.Boylece tarih kitaplarına Bulus olarak Cinliler yazılmıstır.Bundan sonraki yazılarımda alıntı yapmayarak affınıza sıgınıyorum...
Ahmet Mollaahmetoğlu

Başörtüsü

Ahmet Mollaahmetoğlu - 29 Mart 2006
Aslında arkadışımız İslamı ve fıkhı bilmeyen bir kişi.Niye başörtüsünü bu kadar hafife alıyor ve böyle bir yazı yazmayı gerekli görüyor.Eğer müslümanım diyorsa Hadis’i şerifleri okusun,alimlerin yazılarını okusun.Bazı şiarlar,kişisel ibadetlerin üzerindedir.Ezan ve başörtüsü de bunlardandır.Kelamullah’da ezan geçmez ama İslamın şiarıdır.Başörtüsü hem kitabımızda;hem de hadis’i şeriflerde vardır.Zaten başörttüsü yasağı,evvelden hatırladığımız Ezan’ın Türkçeleştirilmesinde oynanan ve bozulan bir oyunun başkabir İslamın şiarı olan hanımların tesettürüne karşı uygulanmasıdır.Umid ederim ki bu oyunun parçası olmayacak kadar bilinç sahibi olursunuz.
Ayşenur Şahan

İlginç hem de çoookk..

Ayşenur Şahan - 29 Mart 2006
Yazıyı okurken aklımdan çok şeyler geldi geçti.Arkolog olan bir yazarın kitabından alıntılarla yazdığınız yazıdan önce bence (eğer iman ediyorsanız) bilgileri yani örtünmeyle ilgili bilgileri asıl kaynaklarından bulup okumalı ondan sonra düşünerek yazmalıydınız.Çünkü alıntı yaptığınız yazar, mitolojik efsaneleri yazan bir kişi.Yani çok tanrılı inanıştan bahdesen, gılgameş destanı gibi tiyatro eserlerinin senaristi. Hiç bir din fahişeliği kutsallaştırmamıştır.Yahudilikte de, hiristiyanlıkta da fahişelik asla kabul görmeyen bir durum,özellikle İslamda zinanın nasıl karşılandığını kaynaklarından bir zahmet okuyun. Örnek verdiğiniz Ahzab 59.da “ EY PEYGAMBER,HANIMLARINA,KIZLARINA VE MÜ’MİN KADINLARA SÖYLE,DIŞ ELBİSELERINDEN(CİLBABLARINDAN)ÜZERLERİNİ SIKICA ÖRTSÜNLER!BU ONLARIN TANINMALARINA VE EZİYET EDİLMEMELERİNE EN ELVERİŞLİ OLANDIR.BUNUNLA BERABER ALLAH ÇOK BAĞIŞLAYICIDIR,MERHAMET EDİCİDİR.”diyor. Burada “tanınmaları ve eziyet edilmemeleri” tabiri geçiyor.Biliyorsunuz gecenin en koyu karanlığı sahaba en yakın olan zamanıdır.İslam geldiğinde dünya en koyu karanlığı yaşıyordu.Bu zulüm her alanda olduğu gibi kadına bakışta en acımazsız biçimde sürmekteydi.Hür olanlar bu zulümden daha az etkileniyordu.Buradaki tanınmak kelimesi “bunlar hür ve mümin olan hanımlardır” anlamındadır. Lütfen efendim doğru kaynakları araştıralım.

Yaşam Üye Listesi