Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam

Müslümanların ‘iblisleştirilmesi” ve Petrol Savaşları

Şavşat.com

Müslümanların ‘iblisleştirilmesi” ve Petrol Savaşları
-Michel Chossudovsky 06 Ocak 2007 -

Tarih boyunca,’din savaşı” kavramı, fetihlerin arkasında yatan ekonomik ve stratejik çıkarları görülmezleştirmeye yaramıştır. ‘Din savaşları”nın gerçek amacı her zaman ticaret yollarının ve doğal kaynakların ele geçirilmesi olmuştur.

11. yy.dan 14.yy.a dek süren Haçlı Seferleri tarihçiler tarafından bazen ‘Avrupa Hıristiyanlarının, Kutsal Toprakları dinsiz Türklerden almak için tekrar tekrar yaptıkları askeri/dini akınlar” diye tanımlanırlar. Oysa Haçlı Seferlerinin gerçek amacının dinle pek bir ilişkisi yoktu. Haçlı Seferleri, doğu ticaret yollarını kontrol eden tüccar Müslüman toplumların egemenliğine karşı girişilen harekatlardı.

Bu ‘Haklı Savaşlara”, bir propaganda ve endoktrinasyon kaynağı olan Katolik Kilisesinin desteği ile girişiliyordu, ve gene kilise desteği ile binlerce köylü ve şehir serserisi askere alınıyordu.

Amerika'nın Orta Asya ve Ortadoğu'daki Haçlı Seferleri

Kamuoyunun desteği için ‘Haklı savaş” kavramı çok önemlidir. Bir savaş ahlak ve din nedenleriyle sürdürülüyorsa, onun ‘haklı” olduğu iddia edilebilir.

Amerika'nın Orta Asya'daki ve Ortadoğu'daki savaşları da Haçlı Seferlerinden farklı değil. ‘Terörizme karşı savaş,” Amerikalıları ve ‘medeni dünyayı” koruduğunu iddia ediyor. Bir din savaşı, bir medeniyetler çatışması olduğunu ileri sürüyor. Oysa gerçek amacı yörenin önemli petrol zenginliğini şirketlerin kontrolü altına almak, ve bu arada IMF ve artık Paul Wolfowitz'in başkanlığında olan Dünya Bankası'nın da yardımıyla, devlet kurumlarını özelleştirerek ülkelerin ekonomik varlıklarını yabancı sermayeye aktarmak.

’Haklı Savaş” kavramı, bu savaşların insani amaçla sürdürüldüklerini iddia ediyor. Askeri harekatın gerçek nedenlerini kamufle ederek, işgalcilere ahlaki, ilkeli bir görünüm sağlıyor. Bugünkü şekliyle, vatanı tehdit eden ‘kötü ülkelere” ya da ‘İslamcı teröristlerin” üstüne gidilmesini öngörüyor. Bush yönetiminin Afganistan ve Irak işgalinde, savaş için ‘haklı nedenler” olduğu iddiası önemli bir rol oynadı. ‘Haklı Savaş” kavramı, kendini koruma hakkına bağlı olarak ‘ön vuruş” kavramıyla birlikte ABD askeri akademilerinde de öğretilen bir savaş doktrini oldu. Aynı zamanda, askerleri düşmanın kötülüğüne inandırmakta, medyayı yönlendirerek halkın desteğini sağlamakta da kullanılıyor.

Petrol için savaş. Düşmanın ‘iblisleştirilmesi.”

Savaş bir insanlık sorunu yaratır. Tarih boyunca, düşman tekrar tekrar ‘şeytan” olarak tanımlanmıştır. Haçlı Seferleri sırasında savaş, ‘dinsiz Türklerin” kötülenmesiyle açıklanmıştı. O zamanlar olduğu gibi şimdi de ‘İslamcı Terörizm” kavramı, petrol yataklarının ele geçirilmesinde kullanılıyor. ‘İslamo-faşizm” sözü, Müslüman ülkelerin değerlerini, kurumlarını ve sosyal dokularını aşağılamaya yarıyor, ve bu ülkelere tek seçenek olarak ‘batı demokrasisi” ve ‘serbest piyasa” kavramlarını sunuyor.

ABD önderliğinde Ortadoğu ve Orta Asya'da sürdürülen savaşlar, dünyanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının %60’ını ele geçirme amacından ibaret. İngiliz/Amerikalı petrol devleri yörenin petrol ve doğalgaz boru hatlarını kontrollerinde tutmak istiyorlar

Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Yemen, Libya, Nijerya, Cezayir, Kazakistan, Azerbaycan, Malezya, Endonezya, Bruney, dünyanın toplam petrol rezervlerinin yüzde 66.2 ile 75.9 arasında bir miktarına sahip olan ülkeler. Buna karşın, ABD, dünyanın petrol rezervlerinin %2’sine sahip. Batı ülkeleri (Kanada, ABD, Norveç, İngiltere, Danimarka, ve Avustralya) dünya petrollerinin yaklaşık %4’ünü elinde tutuyor (Buna, Petrol ve Gaz Dergisinin yaptığı gibi Kanada'nın petrol kumları da eklenirse, o zaman % 16.5 a çıkıyor).

Irak'ın ABD'den beş kat fazla petrolü var. Müslüman ülkeler, batı ülkelerinden 16 kat fazla petrole sahip. Müslüman olmayan petrol zengini ülkeler ise Venezüella, Rusya, Meksika, Çin ve Brezilya.

’İblisleştirme,” şu anda, dünyanın petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bir düşmana karşı uygulanıyor. ‘Şer ekseni”, ‘haydut ülkeler”, ‘başarısız ülkeler”, ‘İslamcı teröristler” gibi tanımlar ise ABD'nin ‘teröre karşı savaşı'nın” ideolojik dayanakları. Bu dayanaklar, petrol savaşlarında belli bir işe yarıyorlar çünkü Petrol savaşı, petrole sahip olanların iblisleştirilmesini gerektiriyor. Düşman, sivil halkın bile toplu olarak öldürülmesini haklı gösterebilecek şekilde ‘kötü” olarak tanımlanıyor. Ortadoğu ve Orta Asya yöreleri ağır bir şekilde askerileştiriliyor. Petrol yöreleri işaretleniyor. NATO gemileri Doğu Akdeniz'de konuşlandırılıyor. Terörizme karşı savaş kapsamında, ABD filosu, İran körfezine yerleştiriliyor.

Asıl amaç, askeri harekat, üstü kapalı eylemler ve savaş propagandasıyla dokunun bozulması, ulusların çözülmesi, yörenin açık bir ekonomik alana çevrilmesi ve yöredeki doğal kaynakların ve petrol ve gaz boru hatlarının ‘serbest piyasa” denetiminde talan edilebilmesi.

’İblisleştirme” aynı zamanda süregiden savaşlar için bir kamuoyu oluşturma yöntemi. Psikolojik savaş, Pentagon ve ABD'nin istihbarat sistemi ve savaş makinesi tarafından kullanılıyor. Amacı devlet başkanlarını öldürmekle sınırlı olmayıp, halklara uzanıyor. Batı'da yaşayan Müslümanları da hedef alıyor. Bir yandan ülkenin kaynaklarına el koyulurken, bir yandan da ulus devletler bölünüyor, iç savaşlar başlatılıyor, ve bunlara tepki olarak ta yeni milli bilinçler oluşuyor, etnik dayanışma başlıyor ve işgalcilere kafa tutuluyor.

Eğer petrol, Hindu ya da Budistlerin çoğunlukta olduğu yörelerde olsaydı, şimdi onlar kötüleniyor, iblisleştiriliyor olacaklardı.

Amerikan kaynaklı iç savaşlar, Nijerya, Sudan, Kolombiya, Somali, Yemen, Angola ve Çeçenistan’da da yaşandı. Sudan'ın Darfur bölgesinde ve Somali'de zengin petrol kaynakları olduğu biliniyor. Somali'de, dört Anglo/Amerikan petrol şirketi önemli ayrıcalıklar kazandı.

Küreselleşme ve Dünya'nın Enerji Kaynaklarının Fethi

Müslümanların toplu halde kötülenmesi ve iblisleştirilmesi, dünya çapında uygulanan ve ideolojik düzeyde, dünyanın enerji kaynaklarının fethini destekleyen bir olgu olup, Yeni Dünya Düzeni'nin geniş ekonomik ve politik mekanizmasının bir parçasıdır.

Bu İçerik 537 Kez Görüntülendi

Yaşam Üye Listesi