Haberler

Bu topraklar susmayacak!

»Arılı'da HES mücadelesi nasıl başladı? Halkın tepkisi ilk günden sonuna kadar ne yönde gelişti?

Fındıklı Dereleri Koruma Platformu 22 Mart 2007 tarihinde Fındıklı'da tüm partiler, dernekler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve muhtarlar tarafından Dünya Su Günü'nde yapılan toplantı sonunda oluşturulan bir mücadele örgütüdur. Tamamen yöre halkının gönüllülük çerçevesinde onuru ve yüreğiyle doğasına, suyuna, havasına, florasına, faunasına, sosyal ve kültürel özelliklerine ve yaşam alanlarına sahip çıkmasıyla ortaya çıktı.

»Mücadeleniz nasıl başladı, sorunlar yaşadınız mı?

Denizle aramıza duvar örüldü. Ormanlarımıza, yaylalarımıza, topraklarımıza kadastro yoluyla el konuldu, direnemedik. Suyumuza, ekmeğimize, onurumuza, yaşamımıza ve geleceğimize müdahale söz konusu olunca direnişe geçtik. Suyun başını tutmaya başladık. Eli çantalı sermaye uşakları vadilerde çoğalmaya başlayınca bilim, hukuk, halk bütünleştik. Paneller, köy toplantıları, CD'ler, belgeseller ve HES yapılan alanlara düzenlediğimiz birçok gezi ile halkı bilgilendirdik. Bunun sonucu on bin nufuslu ilçemizde 4 bin kişi ile 80 sonrası ilk mitingle alanlara indik. Meydanlarda yürüdük ve bütünleştik.

»HES'lere karşı yürüttüğünüz mücadele kazanımla sonuçlandı. Bu durum bölge halkında nasıl bir etki yarattı?

Arılı ve Çağlayan dereleri arasında kurulan Fındıklı'da iki dere üzerinde 24 tane HES projesi türedi. Bunun yanında bitki için, böcek için, yosun için, su için, maden için vadilerimize daldılar. Gerektiği zaman jandarma olup sorguladık. Gerektiğinde eşkiya olduk. Değişik tipler olduk, 3-5 çapulcu olduk, dışardan gelenler olduk. Vatan haini olduk, ama ne olduğumuzu, ne için mücadele ettiğimizi tüm dünyaya duyurduk.

»Mücadeleniz boyunca pek çok baskıyla karşılaştınız. Sizin ya da etrafınızdaki arkadaşlarınızın zaman zaman çekindiği, mücadeleden vazgeçme aşamasına geldiği oldu mu?

Beş yıldır gece gündüz bekçilik yaparak bir kazma vurdukmadık. Turizm diye geldiler. Taşocağı diye geldiler. Yol yapacağız diye geldiler. Ama gelenler uygun biçimde gerisin geriye gönderildiler. Bir yandan da biliminsanları ile bilimsel çalışmalar yapıldı. Yüzden çok mahkemede yürütmeler durduruldu. Su kullanım anlaşmaları iptal edildi. Yörede belgeseller çekildi. Yazılı ve görsel yayınlarla, mitinglerle, basın açıklamalarıyla, vadi boyunca pankart ve dovizlerle, satılık ne vadi ne halk ne de suyumuz var dedik.

Son olarak suyun kullanım hakını ele geçiren şirketler derenin iki yanında 5 metre yüksekliğinde kalın duvarlarla su ile ilişkimizi koparmaya çalıştılar. Bütün demokratik kitle örgütleri, partiler ve muhtarlarla birlikte tüm hukuki girişimlerde bulunduğumuz halde bir çözüm bulamadık. Bir yandan da katliamlar devam ediyordu. Proje yok, ÇED yok, bilgilendirme toplantıları yapılmadan saldırı devam ediyordu. Sonunda halk olaya el koymak zorunda kaldı. Vadide çadır kurup nöbete başladık. Çalışmaları durdurduk. Yetkililer duymaya başlamıştı. Pazarlıklar yapılmaya başlandı. Suyun, yaşamın pazarlığı olmazdı ama hukuka ve bilime karşı olmadığımızı göstermek için ilkelerimiz doğrultusunda görüşmeler yapıldı. Çalişmalar durdurulunca çadırları geçici olarak kaldırdık.

Bu mücadele süresince karşımızda semaya işbirlikçilerini gördük, mafyayı gördük, devletin güvenlik güçlerini gördük, özel güvenlik güçlerini gördük ama devlet adına kimseyi görmedik. Tehditler gördük. Para ile halkı, muhtarları satın almak istediler ama mücadelemizden bir adım geri atmadık.

»Arılı'daki kazanım HES mücadelesine örnek oldu. HES yapılması planlanan diğer bölgelerde direnen yurttaşlarla iletişim kurdunuz mu? Onlara ne yönde destek olmayı düşünüyorsunuz?

Tek başına kurtuluş olamazdı. Önce komşu ilçelerle, illerle hatta bütün ülkenin vadilerindeki halklarla bütünleştik. Nerede bir mücadele, nerede bir su varsa, bilim, hukuk ve halkımızla birlikte mücadele ağını ördük. Sadece Fındıklı dereleri değil bütün derelerin özgür akması gerektiğine inanıyoruz.

Kentlerde Fındıklı Derelerinin yürütme kurulları oluşturuldu. Kentlerle, kitle örgütleri ile, diğer vadilerle ilişkilerimizi güçlendirdik. Ortak eylemlerimiz oldu. Artvin'den Sinop'a, Mersin'den Munzur'a, Muğla'dan Hasankef'e, Tortum'dan Solaklı'ya her bölgede aynı sorunları yaşayanlarla mücadele bağını kurduk. Derelerin Kardeşliği'ni oluşturduk. Damlaları birleşip akarsuları oluşturduk ve önümüze çıkan bütün engelleri aşıp çığ gibi büyüdük, büyüyoruz.

Bunları yaparken hiçbir siyasi bir yapı içine girmedik. Hiç bir fonla desteklenmedik, pazarlıklar yapmadık. Tüm direnen vadilere bilek ve yürek desteğimizden başka verecek bir gücümüz yoktu.

»HES mücadelesinde ineğini satıp dava açan yurttaş Kazım örneği var. Mücadeleniz sırasında buna benzer fedakârlık örnekleriyle karşılaştınız mı?

Bu mücadeleler yurttaş Mustafa'ları, Kazım Delal'ları, Metin Lokumcu'ları ortaya çıkarttı. AKP hükümeti Metin Lokumcu'yu katlederek halkı sindirmeye çalıştı. Ama Metin Lokumcu hala yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Yaşamak için, özgürlük için, derelerin özgürce akması için, sermayeye ve işbirlikçisi AKP'ye ders vermek için herkesin yurttaş Mustafa, Kazım, Metin Lokumcu olması gerekiyor. Cihanları, Kazım Koyuncuları çıkaran bu topraklar kolay kolay susmayacak. Bazen kanlı aksa da dereler sonsuza kadar özgür ve temiz akacaktır.

2 Ocak 2012 - BirGün

Bu İçerik 4284 Kez Görüntülendi

Spot Haberler

Görüntülenen : 20 - Toplam : 48
Gidene de Gelmek Var

Gidene de Gelmek Var

İzo Usta Kitapçılarda

İzo Usta Kitapçılarda

Şavşat Gecesi

Şavşat Gecesi

Görüntülenen : 20 - Toplam : 48

Tüm Haberler