Şavşat Duvar Gazetesi Şavşat Gündemi

Geçmişe Yolculuk - Hüzün

Ahmet Sutci

Evde bir telaştır gidiyor. Kolay değil, Bu heyecanı yaşamak için bir yıl bekliyoruz.. Yaz ayının gelmesiyle ve gün yaklaştıkça uykusuz heyecan dolu günlerimiz artıyor. Bu durum Artvin sevdalıları için tarifi imkansız bir zevktir.

Uzun yolculuğun başlaması ile heyecanımız zirve yapıyor. Hep beraber bir rüyayı yaşamaya başlıyoruz. O yoları geçince bunun rüya değil artık gerçek olduğuna inanıyorsunuz. Artık aracı kullanan ben değilim, yol kayıyor altımızdan. Bu zevki aracımız bile yaşıyor sanki.

Ne zaman Samsun’da denizi görürseniz ayrı bir heyecan başlar içinizde. Artık Karadenizi yaşamaya başlarsınız. Yeşil ayrı bir yeşil, mavi ayrı bir mavi olur. Gözleriniz ufuklarda kaybolmaya başlar. Geçmişinize, ta çocukluğunuza kadar inersiniz. Yıllarca gidip geldiğimiz tek şeritli virajlı yollar kalmamıştır artık. Zaman alıp götürmüştür buralardan da alacağını. Uzun otobüs yolculukları geçer gözlerinizin önünden. Kim derdi ki bir gün Bolaman virajlarını özleyeceksiniz. Karadenize yolculuk yapanlar iyi bilir. O virajlar sembolü olmuştur yıllarca Karadeniz seyahatlerinin.

Önce bordo mavi kokular eşliğinde 61 plakalı araçlar görmeye başlarsınız. 53, derken 08 plakalı araçlar. Mesafe kısaldıkça gözlerinizin daldığı ufuklar giderek küçülür. Rdanuçtan, Hopadan içeri girdiniz mi Artvin’ i yaşamaya başlar ve Artvin kokuları almaya başlarsınız. Cankurtaranda ayrı bir hüzün yaşıyoruz biz. 1999 yılında içimizden bir parçayı alan o yerden geçerken boğazımızda bir şeylerin düğümlendiğini, yutkunamadığımızı hissediyoruz. İşte yol boyu gözlerimizin daldığı, bizleri buralara çeken ufuklar burası olsa gerek. Yıllar film şeridi gibi geçiyor gözlerimizin önünden. Sanki o günleri hiç yaşamamışız. Borçka barajı ile değişimin parçalarından birine daha tanık oluyoruz. Kim derdi ki gün gelir nice hüzünleri, sevdaları içine alıp götüren çoruh bile dizginlenecek. çoruh ta zamana yenik düşmüştür artık.

Ve ARTVİN.

Artvin tabelasıyla beraber Köprübaşındaki o koşuşturmalar geliyor gözlerimizin önüne. Bir sembol olmuştur orası da Artvinlilere. Zaman oradan da bir şeyler alıp götürmüştür. Bizleri sessiz sakin bir Köprübaşı karşılıyor. Eski heyecanınızı farklı yaşıyorsunuz yine. Yolculuğumuzun belki de şimdilik değişmeyen nadir adreslerinden biri karşılıyor bizi. Soğuksuda duruyoruz. İnadına direniyor zamana ve mısır yemenin tadını hatırlıyoruz tekrar.Tabi olabilirse.... Artık şavşat’ı yaşıyorsunuz buradan öteye.

ŞAVŞAT

Bir sessizlik karşılıyor bizleri. çocukluğumuzun kalabalık ve yüzü gülen insanlarını arıyor gözlerimiz. Sadece çocukluğumuzu değil o gülen insanları da büyük şehirlerin dar sokakların da yitirmişiz. Yönümüzü vakit kaybetmeden köy yoluna çeviriyoruz. Köylerden geçerken gözleri uzaklarda, umutla birilerini bekleyen buğulu gözler görüyorsunuz. Onlar için bir araba daha boş çıkmıştır. Hayaller, umutlar gelecek diğer araca çevrilmiştir.

Nislataya çıkıldı mı Cuvarep’i yaşamaya başlıyoruz. İçimde farklı bir fırtına kopuyor. Köye girmeden bizi hayallerimiz, özlemlerimiz karşılıyor. Mezarlıkta durup dua ediyoruz ve adeta hasret gideriyoruz. Hani o kaybettiğimiz özlemlerimiz burada karşılıyor bizi. Durmadan yüzlerce kilometre bizi buralara sürükleyen bu özlem değilmiydi zaten. Köye giriyoruz ve başka bir yere mi geldik diye düşünüyoruz biran. Kimsecikler görünmüyor ortalıkta. önceden arabanın önüne gelirdi herkes acaba kim geldi bugün diye...

Geziyoruz, dolaşıyoruz büyüklerimizi ziyaret ediyoruz. sırtlardan köyü izliyor kosahora çıkıyoruz, okulun perişan haliyle öğrenciliğimiz geliyor gözlerimizin önüne. Meşalar, piknikler, koperatif derken zaman geçiyor, duygularımız değişiyor iş, aş düşünmeye başlıyoruz. şehir gürültüsü insanların değişikliği, bir yıl daha beklemenin uzunluğu...

Bu karmaşık duygular içinde bitiriyoruz tatilimizi. Köyden ayrılıyoruz. Gözlerimiz yine uzaklara, ufuklara dalmaya başlıyor. Yine aynı noktalarda yine boğazımıza bir şeyler düğümleniyor. özlemlerimizi geride bırakıyoruz. Bir yıl sonra tekrar yaşamak isteği ile.

Zaman geçiyor ve geçerken umutlarımızdan, yüreğimizden bir şeyler alıp götürüyor. Düşünüyoruz bir yıl sonra geldiğimizde acaba hangi özlemlerimizi yerinde bulamayacağız.

Hayallerinizin, yaşam sevincinizin hiç bitmemesi dileği ile….

***

Ne ilginçtir ki hasret çekmek insanın temel taşlarından olmuştur. Belki de hayatımızı renkli kılan unsurlardır, birşeylere hasret duymak,sevda çekmek. Sevgiliye, geçmişe, geleceğe ümitlerimize özlem duyarız. Heleki günümüz şartlarında hepimiz memleketimize özlem duyarız. Yurt içinde isek yöremize, yurt dışında isek vatanımıza hasret çekeriz. Birçoğumuzun yüreğinde kocaman bir yumruk olmuştur memleket özlemi.

İşte tam bu noktada Karadenizli olmanın haklı ayrıcalığını yaşarız. Güzel ülkemizin en nadide yerlerinde doğmuşuz hepimiz. Kilometrelerce uzaklarda yaşasak da bazen bir tulum sesi bazen akordiyon sesi kadar yakın oluruz bu topraklara.

Gün içinde Lüks Artvin yazan bir ötobüs gördük mü hasret yolculuğumuz başlamıştır artık. Engel olamazsınız buna, gözleriniz dalar gider ufuklara. Puslu bir hava alır götürü bizleri sahara yaylalarına. Atabarı ile demlenir yüreğimiz. Etrafımızda Gürcüce bir ses duydukmu Satave olur hasret durağımız. Meydancığı yaşarız gürül gürül.Kalbimiz daha bir hızlı çarpmaya başlar. Soğuksuda mısır oluruz gelip geçen yoculara.

Bu öyle bir hasret ve sevgidir ki, sevgiliye hasret duyar ulaşırsınız ama buna doyamazsınız. Her an yaşarız bu hasret dolu yolculukları. Kimimiz için Leyla olmuştur bu topraklar kimimiz için Mecnun. Bazen Ferhat olur dağları delip ulaşmak isteriz.

Nice hasret dolu yolculuklarda karşılaşmak dileklerimle.

Ahmet SÜTÇÜ

Bu İçerik 4816 Kez Görüntülendi

Yorumlar

Nevin Gökçe Tekbıyık

Dikkat hayal avcıları var!

Nevin Gökçe Tekbıyık - 6 Eylül 2008
okuduğum yüzlerce kitapta bu hikaye yazar ve çok etkilenmiştim bunu birçok insanla paylaşmanız harika, hayaliniz varsa çalışacaksınız hayaliniz yoksa niçin yaşayacaksınız ? bedenimiz zihnimizi takip eder o zaman olumlu düşünmeli. sevgiler

Şavşat Gündemi Üye Listesi